Hiç Yaşanmamış mıydı?

1.5K 241 93
                                    

     Arjin'e sarılmak için elimi uzattığımda daha geniş bir yatak da tek başıma olduğumu fark ettim. Hızlıca doğruldum. Evde miydim? Geceyi Arjin'le kitapevinin üst katında geçirmiştim nasıl olmuştu da burada uyanmıştım? Evim dün giderken bıraktığım gibi darmadağınıktı. Polisler nasıl bıraktıysa aynen öyle duruyordu. Kıyafetlerimi bile değiştirmeden öylece uyumuş muydum? Buraya nasıl geldim? Nasıl olur da hatırlayamıyorum?

Koşarak çantamı aldım yerden, telefonumu çıkardım Arjin'i aradım.

" Aradığınız numara operatörümüze kayıtlı değildir."

    Böyle bir telefon numarası yoktur anlamına mı geliyordu bu? Böyle saçmalık mı olur diye düşünerek kitapevine gitmek için bir çırpıda hazırlandım. Taksi kapıda hazır beni bekliyordu. Yol boyu düşündüm. Arjin beni gece eve getirmiş olmalıydı. Başka bir açıklamaya izin vermiyordu beynim.

    Kitapçının kapısını duvara vuracak kadar açmıştım. Hoşuma giden çan sesi beynimde bir cızırtı gibi inlemişti. Kasaya yöneldim kimse yoktu. Rafların arasında Arjin'i aradım. Delirmişçesine koşuyordum rafların arasında. Göbeğini önüne taktığı önlükle gizlemeye çalışan kıvırcık sakallı, gözlüğü şişman burnuna saplanmış gibi duran gençten biri yanıma yaklaştı.

"Leyla hanım bir sorun mu var"

"Arjin nerde? Sen de kimsin?"

Tavrımdan bıkmış bir halde;

"Leyla hanım. Yardım çağırmamı ister misiniz?"

"Ne zırvlıyorsun sen? Çağır Arjin'i. Çabukkk !"kükreyerek bağırdım.

    Kafedeki beş on kişi başıma toplandı. Sanki hastaymışım gibi bana bakıyorlardı. Onlara hırlamak istedim ama bu bana zaman kaybettirirdi.

    Kafam gökdelenden betona çakılmış gibi darmadağındı. İsminin Ervan olduğunu söyleyen göbekli çocuk;

"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Leyla Hanım ben 5 yıldır burada çalışan tek kasiyerim. Arjin diye biri hiç çalışmadı burada."

" Saçmalamayı kes. Ben iki ayı geçkin zamandır burada Arjin'le buluşuyorum."

"Leyla Hanım lütfen sakin olun. Sizi üzmek istemem ama siz iki aydır buraya geliyorsunuz ve sedirlerde oturup kahve içiyorsunuz. Birkaç saat oturduktan sonra gidiyorsunuz. Çoğu zaman sizinle ben ilgileniyorum."

    Bu yalanları daha fazla dinleyemeyecektim. Koşarak üst kata Arjin'in kaldığı yere çıktım. Sanki dün gecemi orada geçirmemişim gibi tıka basa eski eşyalarla doluydu. Düşe kalka merdivenlerden indim ve Ervan'ın yakasına yapıştım.

"Kim koyudu o eşyaları oraya? Lanet olsun burada neler oluyor? Şaka mı yapıyorsunuz?" derken kulaklarıma çınlama çökmüştü. Gözlerim kenarlardan kararmaya başlamıştı çoktan.

    Ayıldığımda bir hastane odasındaydım. Kolumdaki seruma ayar çeken hemşire gülümseyerek;

"Doktorunuza uyandığınızı haber vereyim." Dedi ve ağır ağır çıktı odadan.

    Kolumdakini çıkarıp atmak ve Arjin'i aramak için sabırsızlanırken doktor odaya girmişti.

"Merhabalar Leyla Hanım. Bir kriz geçirmişsiniz. Klinik psikoloğumuz birazdan burada olacak. Görüşmenizi sağlayacağız. Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz."

"Ne saçmalıyorsunuz doktor bey. Deli filan değilim ben."

    Doktor odadan çıkar çıkmaz boşalmaya başladı gözyaşlarım. Birileri benimle oyun oynuyordu. Ben bunu çözecektim. Çok geçmeden aklıma Marco geldi. Serumdan kurtulduktan sonra koşarak uzaklaştım hastaneden.

YAŞAM ATEŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin