45

8.4K 547 57
                                    

"Pşşt, Ayaz." Ayaz gözlerini zorla açıp Can'a baktı.

"Ben işe gidiyorum, sen uyu istediğin kadar. Anahtarı sana bırakıyorum, eve gideceksin ya. Akşam geç gelmem merak etme. Takıl istediğin gibi. Dolapta yiyecek bir şeyler var. Etrafı karıştırarak aradığını bulabilirsin."

"Tamam." diye mırıldandı uykulu sesiyle ve Can daha yanından uzaklaşmadan tekrardan uykuya daldı.

Çok uyumamıştı, Can'ın gidişinden yaklaşık 2 saat sonra uyanmış, bağdaş kurup yeri izlemişti bir süre.

Eve gitmeye karar verdiğinde bir poşet bulmak amacıyla mutfağa bakındı. Bulduğunda kıyafetlerini içine koydu. Dün gece Can ona temiz kıyafetler vermişti ve Ayaz gece boyunca tişörtü koklamıştı neredeyse.

Evin nerede olduğunu sormayı akıl ettiği için mutluydu, kendi evine çok uzak olmadığı için yürüyordu. Aslında, yürüyerek yarım saat falandı ama ona göre pek de uzak değildi yani.

Evinin önüne geldiğinde dişlerini sıkıp zile bastı. Annesiyle konuşmak istediği yoktu. Sadece İlayda'yla konuşup, birkaç kıyafet alıp gitmek istiyordu ama konuşmak zorundaydı.

Kapı açıldığı an annesinin kendisine sarılmasıyla ağlayacak gibi oldu, ama ağlamayacaktı. İki gündür sürekli ağlıyordu zaten, daha fazla ağlamak istemiyordu.

"Gel oğlum, otur konuşalım." diye yaşlı gözlerle konuşan annesine baktı. İki gündür sürekli ağlayan sadece o değildi demek ki.

"Abi! Hoşgeldin." diyerek salona girdi İlayda. Ayaz hafifçe tebessüm ederek başını salladı.

"Biliyorum bana kızgınsın, hatta benimle konuşmak bile istemiyorsun büyük ihtimalle."

"Evet, istemiyorum."

"Özür dilerim, bunca sene bunu söylemediğim için. Ama yapamazdım Ayaz. Bir anda gelip de 'bu adam senin baban değil.' diyemezdim."

"Ama seneler boyu üzülmeme engel olmadı bu. Sürekli, neden sevilmediğimi düşündüm anne. Sürekli, babam beni sevmediği için kardeşimi kendimden uzaklaştırdım boşu boşuna. Sorunu kendimde aradım, bir sürü şey de buldum. Kendimden nefret ettim. Sırf bir orospu çocuğu beni sevmediği için." Annesinin ağlamasıyla kendisi de ağlamamak için yüzünü sıvazladı ve derin bir nefes aldı.

"Peki neden? Neden ben kendi babamla büyüyemedim anne?" İlayda'nın bile gözleri dolmuştu ama Ayaz ağlamamakta kararlıydı.

"Hamile olduğumu öğrenince bırakıp gitti çünkü. Çocuk sahibi olmaya hazır değilmiş, bunun sorumluluğunu alamazmış, çok gençmiş. Bizi böyle bahanelerle bırakıp gitti."

Ayaz gülmesine engel olamamıştı. "İki babam da orospu çocuğu çıktı desene. Ne güzel ya!" Bir anda ayaklanıp odasına ilerledi. Burada daha fazla kalmak istemiyordu. Şu an annesinin de neler yaşadığını ve üzüldüğünü bilse de, sırf o üzülmesin diye oturup onu teselli edecek hali yoktu.

Daha içinde kıyafet bulunan küçük valizine gerekli olan diğer şeyleri de koyup kapattı. İlayda'nın kapıdan kendisini izlediğini fark etmemişti.

"Abi, ne yapacaksın?"

"Bilmiyorum. Bir süre Can'da kalacağım, sonrasını... bilmiyorum işte."

"Bir şeye ihtiyacın olunca bana söyle tamam mı?" deyip Ayaz'a sarıldı. "Daha yeni, abime kavuşabilmişken gitmesi..." diye mırıldandı.

"Sürekli görüşürüz, bu evde olmasam da hâlâ abinim sonuçta. Yani... o da tam olarak değil ama."

"Aynı yerden çıktık sonuçta. Boşver." diyerek güldü İlayda. Ayaz da gülmüştü.

Kapıya doğru ilerlerken annesi oturduğu yerden konuştu.

"Yarın ya da çarşamba günü okula gitmeye başla. İlayda'yla da vakit geçirirsiniz. Ben Can'la konuşacağım. Yanımda olamıyorsun, en azından gözüm arkada kalmasın."

"Neden yanında olamıyorum acaba? İğrenç biriyle evlendiğin için olabilir mi?" Sinirle söylediği şeylere annesinin üzüldüğünü biliyordu ve belki sonradan pişman olacaktı ama şu an düşünecek hâli yoktu.

Annesi bir şey demeyince İlayda'yı yanağından öperek kapıyı açıp çıktı. Yarın tekrar gelecekti, kitaplarını almak için. Annesine haksızlık ediyor gibi hissediyordu ama siniri de geçmiyordu. Nasıl olsa yıllarca boktan şeyler yaşamasına neden olmuştu bir nevi.

Addicted (bxb)Where stories live. Discover now