56

7.4K 469 34
                                    

"Hoşgeldin. Aç mısın? Makarna yaptım."

"Pek değilim. Çok yorgunum, yatacağım."

"Antrenman var ama."

"Uff ben onu unuttum." Boynunu birkaç kez çevirerek kendini koltuğa bıraktı.

"Biraz masaj ister misin? Ağrını alır en azından." Can hafifçe gülümseyerek başını salladı. Ayaz koltuğun sırt yaslama kısmına oturunca Can sırtı dönük şekilde bacaklarının arasına girdi.  Ayaz'ın parmaklarını boynunda hissedince gıdıklanmıştı.

"Bence biraz makarnamdan da yemelisin. Çok güzel yaptım bak."

"Bu masaj makarnanı yemem için miydi?" diye sordu sırıtarak.

"Bilmem." derken Ayaz da gülmüş, omuzlarını silkmişti.

"İyi geldi. Teşekkür ederim." diyerek Ayaz'ın yanağına bir öpücük kondurdu Can. "Biraz mükemmel makarnandan yiyip antrenmana gidelim."

1 hafta sonra

"Sen git, iyiyim ben. Gerçekten bak."

"Gitmiyorum dedim."

"İlk kez hasta olmuyorum Can. Git işte. Bir sürü kişi yoldadır şimdi. Geri döndürme onları."

"Senden önemli mi sanki?" Ayaz istemsizce gülümsedi.

"Ciddiyim Can. Biraz nane limon bir de ilaç içer yatarım."

"Aklım sende kalacak ama."

"Merak etmee. Hadi giyin de çık. Geç kalacaksın." Can Ayaz'ın alnından öpüp yanından kalktı. Ayaz dünden beri halsizdi, ateşi vardı biraz. Bugün de sabahtan beri kusuyordu. Okula gitmemiş, Can da işe gitmemişti.

"Gitmesem mi ya?" diyerek tekrardan Ayaz'a döndü Can.

"Can işe de gitmedin zaten ve gördün bir şeyim yok. Git işte."

"Bir şeyin yok diye mi sabahtan beri kusuyorsun? Bırak antrenmanı, ben seni hastaneye götüreyim hatta."

"Off Can abartma lütfen. Bağışıklığım düşük biraz, o kadar. Hem dediğim gibi ilaçlarımı içip yatacağım. Merak etme." Can kıyafetlerini değiştirmeye başladı ama hâlâ gidip gitmemek konusunda kararsızdı.

"Bir şey olursa hemen beni arıyorsun tamam mı?"

"Başka kimi arayabilirim ki zaten.." diye mırıldandı kendi kendine ve Can'a sarıldı.

"Seni seviyorum, görüşürüz."

"Ben de seni seviyorum."

.

Can eve geldiğinde direkt Ayaz'ın yanına gitti. Uyuyan çocuğun ateşi düşmüş mü diye bakmak için elini alnına koyduğunda yanıyor olduğunu fark etti ve hemen iki omzundan tutarak kaldırdı çocuğu. Ayaz gözlerini zar zor açmış, korkuyla ona bakmıştı.

"Hastaneye gidiyoruz. Ateşin kim bilir kaç oldu ama şu an onu ölçemeyeceğim. Giyinebilir misin?" Ayaz hâlâ gözleri kapalı duruyordu ve yanıt vermemişti. Can kendi dolabından ince bir sweatshirt alarak Ayaz'ın üstündekini çıkardı ve kendininkini giydirdi çünkü onunki kalındı ve vücudunun biraz soğuk alması gerekiyordu.

Ayaz'ı kucağına almak zorunda kalmıştı. Arabada arkaya yatırmış, hastaneye sürüyordu. Gereğinden fazla endişelenmişti ama farkında değildi.

Doktor soğuk algınlığı olduğunu söyleyip serum taktırmıştı. Can koltukta oturmuş, Ayaz'ı izliyordu. Annesine haber vermemişti, bunun sorumsuzluk olduğunu biliyordu ama aramak istememişti.

"Can?" diye mırıldandı Ayaz.

"Efendim?"

"Hastaneye gelecek kadar mıydım cidden?"

"Evet. Eve geldiğimde havale geçirdiğini sandım." Ayaz halsizce güldü. "Teşekkür ederim."

"Teşekkür edecek bir şey yok Ayaz. Kibarlık yapmayı bırakman lazım acilen. Seni hasta hasta bırakmayacaktım herhalde."

"Olsun."

Addicted (bxb)Where stories live. Discover now