54

7.3K 494 124
                                    

"Senin içeri gelmene gerek yok."

"Emin misin? Bak o adam sana bir şey yaparsa-"

"Yaparsa yapsın. Önemi yok."

"Benim için var." deyip elleriyle Ayaz'ın yüzünü kavradı. "Sen hâlâ 16 yaşındasın ve şerefsizin biri tarafından dokunulmayı hak etmiyorsun." Ayaz hafifçe gülümsedi ve boğazını temizledi. "Neyse, gidiyorum ben."

Titrek ama yine de kendinden emin adımlarla kapıya ilerledi ve zile bastı. Annesi kapıyı açınca şaşırmış, endişeyle ona bakmıştı.

"Ayaz?"

"Geçeyim istersen anne?" Annesi hâlâ şaşkın bir hâlde kenara çekilince içeri girmişti, sinir bozucu bir sırıtışla. Bunu Deniz'den öğrenmişti ve gerçekten acayip sinir bozucuydu. Babasının -babası değil ama ne yazacağımı bilemediğim adam- görüş açısına girince sertçe yutkundu ve onu görmesini bekledi. Ondan önce İlayda görmüş, kalkarken sandalyeyi devirmişti ve bu sayede Ayaz'ın varlığı belli olmuştu.

Adam hiddetle yerinden kalkıp Ayaz'ın üstüne yürürken "senin burada ne işin var lan!" diye söylenmeyi de unutmamıştı. Ayaz elini kaldırıp yaklaşmasın diye önüne koyarak "hop hop! Yavaş!" diyerek kendince eğlenmiş, adamı da anlamsız bir sinire sokmuştu.

"Öncelikle buraya kavga çıksın diye gelmedim. Ya da geldim." İlayda bir şey söylemek için yaklaştığında ona izin vermeyerek "sen odana geç güzelim." demiş, adama geri dönmüştü. "Belki de yüzüne tükürmeye gelmişimdir."

Adam bir anda parmaklarını Ayaz'ın boğazına dolayınca Ayaz güldü. "Bir tek bunu biliyorsun zaten." Adamın bir şey demesini beklemeden adama kafayı geçirdi. İnleyerek geri çekilmesine rağmen hemen kendine gelip Ayaz'a bir yumruk atmıştı. Annesinin bağırışları ortamı daha da gergin hâle sokuyordu ve bu Ayaz'ın hiç hoşuna gitmemişti.

"Yıllardır beni dövüyorsun ya, seni öldürmeyi o kadar çok istiyorum ki." Adamın karnına hızlıca bir tekme attığında iki büklüm olmasına gülmüştü. "SENİN EVVELİYATINI SİKERİM VELET!" Bacağına yediği tekmeyle yüzünü acıyla buruşturunca ne olduğunu anlamadığı şekilde boynu kavranmış, sırtı sertçe duvarla birleşmişti. Yüzüne ard arda inen yumruklar yüzünden başının döndüğünü hissetti. Yine de, nasıl yaptığını bilmediği şekilde sırıtmıştı.

Annesi adamı üstünden alabildiği sırada Ayaz yere kan tükürüp kapıya ilerledi. İlayda kolunu tutmuştu ama ona dönüp, "önemli değil. Can bir şeyler yapar." diyerek kapıyı açtı.

"BİR DAHA BURAYA GELİRSEN SENİ GEBERTİRİM, ANLADIN MI?"

"Hay hay." Kapıyı vurup çıktı. İçeride ne kadar acı çekmiyormuş gibi davransa da, canı fazlasıyla yanıyordu. Parmaklarını dudaklarında gezdirdi, burnu ve dudağı kanıyordu. Kaşı patlamış, elmacık kemiği bile kanıyordu. Yüzünün her yerine bir darbe almıştı ve kesinlikle çok moraracaktı. Tekrar yere tükürmek zorunda kaldı. Tamamen kan tükürmüştü yine.

Can onu o hâlde arabaya yaklaşırken görünce kendine hâkim olamayıp arabadan çıkmıştı.

"Can-"

"Git arabada bekle. Birazdan geliyorum." diye sinirli şekilde söyleyince Ayaz kolundan tuttu. "Gitmene gerek yok. İyiyim ben."

"Neren iyi amına koyayım?! Yüzünün içine sıçmış, onlar ne kadar acıyor bilmiyorum mu sanıyorsun? Sikicem ecdadını o piçin!" Canı ilk kez böyle sinirli gördüğünden dolayı bir şey diyememişti. Can eve doğru ilerlerken arabaya girdi.

Can kapıyı çalınca "ne var lan!" diye kapıyı açan adamı yakalarından tuttuğu gibi ilerleyip duvara yapıştırdı ve kafasını burnuna gömdü. Adamın burnu ve başı aynı anda hasar almıştı ve burnunun kırıldığına emindi. Adam oluk oluk kan akan burnunu tutarak küfürler savurdu ama Can o kadar sinirliydi ki, kulakları uğuldadığından dolayı hiçbirini duymuyordu.

Ayaz'ın annesi korkudan bir köşeye sinmiş, karışmama kararı almıştı. İlayda da öyle. O biraz eğleniyordu açıkçası.

Adam Can'a yumruk atmaya çalışırken dengesini kaybedip yere yapışmıştı. Can birkaç tekme attı hırsla. Gözü dönmüştü ve adamı şuracıkta öldürebilirdi. O an ağlayan kadını işitti ve yerde yatan adama baktı. Her yeri kan içindeydi, normalde takmazdı ama iki suçsuz kişi korkuyordu. Adamı yakasından tutup kaldırdı ve yüzüne yaklaştı.

"Ayaz'a bir daha dokun, seni doğduğuna pişman ederim." Adamı yere fırlattı ve öfkeyle evden çıktı. Burnundan soluyan bir hâlde arabaya binince Ayaz direkt yüzüne bulaşmış kanı fark etmişti.

"Ne oldu?"

"Burnunu kırdım galiba şerefsizin." Ayaz kahkahasına engel olamamıştı ama o sırada dudağı acıdığından dolayı da inlemişti.

"Seni bir eczaneye götürelim de bir baksınlar. Kaşına dikiş atmaları gerekebilir."

"Dikiş mi? Gerek yok ya."

"Korkma çok acımaz." Ayaz başını salladı. Şimdi zaten fazlasıyla acıyordu, biraz daha acısa bir şey olmazdı herhalde.

Addicted (bxb)Where stories live. Discover now