3. Bölüm " Yıkılış "

842 341 275
                                    

3. Bölüm " Yıkılış "

🌸

Tüm uzuvlarım acı içinde kıvranıyordu. Kalbim cam kırıklarıyla doluydu. Her cam kırığı kalbimin içinde binlerce parçaya bölünüp duruyordu.

Karşımda daha önce görmediğim, tanımadığım bir insana kimseye güvenmediğim hâlde kendim hakkımda yüzeysel de olsa bilgi vermiştim. Bana bu güveni vermişti. Onun iyi bir insan olduğunu ve güvenilir olabileceğini hissettim.

Canımı acıtan insanların sonu yoktu. O zincire her gün bir insan daha takılıyordu.

Ağlamamı durduramıyordum. Anlatırken ben bile kendime acımıştım.

Bunu hiç bir zaman dillendirmediğim için ağlıyordum.

Her zaman dilimin ucuna gelen tüm kelimeleri yutardım kimse bilmesin diye. Bu sefer bunu yapmadım. 18 yıldır kilitlediğim, paslanmaya yüz tutmuş kalbimin kilidini açmıştım.

Kalbimi zehirleyen düşünceler, bugün zehrini akıtmıştı. Williams sırtımı sıvazladı.

"Şşş! Ağlama Elis. Bak ben seni teselli edemem. Teselli edecek cümleler kurmayı beceremem. Ama sana ancak şunları söyleyebilirim. Farkındayım çok şey yaşamışsın. Benim bilmediğim daha çok şey de var eminim. Ama Elis hiç bir şey için ağlama. Kendini üzme. Seni yenmesine izin verme korkularının, hislerinin, düşüncelerinin. Sen çok güçlü bir kızsın. Hiç bir zaman umutsuzluğa düşme. Her zaman umudunu diri tut. Çünkü umutsuz olanlar Allah'tan en uzak kimselerdir. Sen inancını kaybetme. Ve ağlama."

Onun bana söylediği cümleler beni yavaş yavaş sakinleştiriyordu.

"Yaşadıklarını bir tiyatro gibi düşün. Şuan oynadığın sahne kötü. I. Sahne bittiğinde ve perde kapandığında II. Sahne başlayacak. Yeni bir perde açılacak. Ve sen yine sahneye çıkacaksın. İşte o zaman sahne senin. İstediğin mutluluğa ve huzura kavuşacaksın. Kimse seni o sahneden indiremeyecek. Güven bana Elis. Ben her şeyin üstesinden geleceğine, ve sonunda mutlu olacağına inanıyorum. Sende inan."

"İnanç" kavramı çok şey ifade ediyordu. Haklıydı. Peki ya benim güzel günlerin geleceğine dair bir inancım var mıydı?

Evet. Daha önceden vardı. Ama bu son günlerde yaşadığım şeyler inancımı yavaş yavaş yok ediyordu. Benim inancımı zayıflatıyordu. Toparlayabilirmiydim bende bilmiyordum.

Willams'ın kolları arasından çıktım. Buz mavisi gözlerine baktım. Bana acıdığını o gözlerde görmek istemiyordum.

"Bana acımanı istemiyorum. Bunları bana acı diye de anlatmadım."

Çatallaşmış sesim, ağlamaktan gözlerime ulaşan ve gözlerimi sızlatan kızıl damarlar, günün sonunu özetliyordu.

Gözlerinde bir ifade belirdi. Şaşkınlık mı, hayal kırıklığı mı anlayamamıştım.

"Sana acımıyorum Elis. Tam tersine güçlü bir kadın olduğun için seninle gurur duyuyorum. "

"Sana bu anlattıklarım bizim aramızda bir sır olarak kalacak. Yanlızca ikimiz arasında. Bu sırrımı zihninin derinliklerine işle ve onları orada işlevsiz bırak."

Her kelimemin üzerine büyük bir vurgu yaparak söylemiştim. Beni anladığını umuyordum.

"Bu sırrı belleğime ilettim. Onlar yanlızca orada depolanacak. Hiç bir zaman o bellekten dışarı çıkmayacak. Çünkü o artık orada hapsoldu. Merak etme."

Aşkın Zehirli Şarabı (Düzenleniyor!)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن