4. Bölüm " Acımasız Yaratık "

736 299 217
                                    

4. Bölüm " Acımasız Yaratık "

🌸

"Bunun burda ne işi var?"

Williams'a sorduğu soru ve söylerken ki o yüz ifadesi burda kalmamam gerektiğini avaz avaz bağırıyordu.

Delici bakışlarını üzerimde gezdirdi. Tekrar o siyah irisleriyle karşılaşmayı beklemiyordum. Bakışlarımı kaçırdım ondan. O çok karanlıktı. Willams'ın aksine soğuk, ciddi, mesafeli ve sertti. Aynı zaman da çok korkutucuydu.

"Şuraya geç otur Patron. Her şeyi anlatacağım."

Eliyle koltuğu işaret etti Willams. Benim buraya gelmem en başından beri bir hataydı. Buraya hiç gelmemem gerekiyordu.

Sakin ama bir o kadar da güçlü adımlarla Willams'ın işaret ettiği koltuğa oturdu. Eliyle 'hadi anlat 'dercesine hava da salladı.

"Elis zor durumda. Birileri tarafından önce kaçırıldı. Bunu biliyorsun zaten. Sonra kaçırıldığı kişi tarafından bıçaklanmaktan son anda kurtulmuş. Ve tutuklanan bu taksici serbest bırakılmış onca şahide ve delile rağmen. Girdiği işten atılıyor. Ve bunlar Elis'in yetimhaneden çıktığı gün başlıyor. Bu gece de ona bir kutu yollandı. İçinde Elis'in çocukluğundan beri her fotoğrafı çekilmiş. Birde bir not koyulmuş. Onu dolaylı yoldan tehdit ediyorlar kısaca. Bu gece yaşadığı son olayla onu orada yanlız başına bırakamazdım. Bende alıp buraya getirdim. "

"Bana bunları yaparken sordun mu Williams."

Sesinde ki sakinlik, fırtına öncesi sessizlik gibiydi.

Williams'ın ilk defa tedirgin olduğunu gördüm. Onun da haberi vardı biraz sonra kopacak fırtınadan.

Birde bu adam Willams'ın patronuydu. Oysa Williams bana arkadaşı olduğunu söylemişti. İşkillenmeye başlamıştım.

"Fazla abartmıyor musun sence de? Bu kadar tepki vermen yersiz."

Siyah gözleri koyulaşmıştı. Yumruklarını sıkıyordu. Sakinleşmeye çalışır bir hâli vardı.

Bakışlarını önce bana dikti. Sonra Williams'a.

"Oğlum ben sana demiyor muyum benden habersiz hiç bir şey yapmayacaksın diye. Ben sana boşuna mı anlatıyorum bunları. Senin kulakların benim dediklerimi duymuyor mu?"

"Abi her şey bir anda gelişti. Seni aradım ama telefonunu açmadın. "

"Medar'ı arasaydın. Onun benim yanımda olduğunu biliyordun. "

Deli gibi bağırıyordu. Williams başını yere eğdi. O da biliyordu haksızlığını ve kendini savunmak için hiç bir girişimde bulunmuyordu.

"Sende çık git yukarı. Ayak altında da dolaşma."

Ben niye buraya gelmiştim ki? Gelmeyecektim. Başıma ne gelirse gelsin Willams'ın söylediklerine kulak asmayacaktım. Dediklerini kabul etmeyecektim.

Ayrıca benimle aşağılayıcı bir üslupla konuşmasına izin vermeyecektim. Kimsenin buna hakkı yoktu. Hele ki bir kadınla bu tarzda konuşamazdı.
Ayağa kalkmıştı. Bende kalktım. Sinirlenmeye başlıyordum.

"Benimle bu şekilde konuşamazsın." Sesimdeki sertlik onu şaşırtmış olacak ki, birkaç saniyeliğine durdu.

"Nasıl konuşmamı bekliyorsun?"

"Düzgün bir şekilde. Kadınlarla nasıl konuşulmasını bilmen gerekiyor. "

Tek adımda yanıma geldi. Hızlı nefes alışverişleri sinirlendiğinin göstergesiydi.

Aşkın Zehirli Şarabı (Düzenleniyor!)Where stories live. Discover now