8. Bölüm " Geçmişin Günahsızdan İntikamı "

635 108 378
                                    

8. Bölüm " Geçmişin Günahsızdan İntikamı "

🌸

'Kızım?'

O üstüme geldikçe ben geriye doğru adımladım. Ne dediğini hâlâ kavrayabilmiş değildim. Yalnızca rastgele söylenen bir sözcük olmasını umuyordum. Üzerimden atamadığım şaşkınlıktan faydalanarak bileğimden tutup sürüklemeye başladı.

"Ne yapıyorsun bırak kolumu."

Bana nefret dolu bakışlarla döndü. Dişlerinin arasından tısladı.

"Kes sesini! Yoksa o dilini koparırım."

O kelimeleri söylerken ki o ses tonu tüm tüylerimi diken diken etmişti. Bu adam bir kaçıktı! Güçlü parmaklarından kurtulmaya çalışıyordum. Öyle sıkı tutuyordu ki sanki kemiklerimi kırmak istiyordu.

Şaşkındım. 2 haftada tüm her şey tersine dönmüştü. Ağzım aralanmış bir şekilde beni sürüklemesine izin veriyordum. Tepkisizdim. Tepki veremiyordum. Hangi birine tepki verecektim ki? Gözlerim dolmuştu. Bir odaya girdiğimizde bir kez daha şaşkına döndüm. İçimden hepsinin yalnızca bir kaç saniyelik bir kabus olmasını diliyordum. Odanın içinde ki manzara... bana gönderilen fotoğraflar burada olan fotoğrafların yanında bir hiç kalırdı.

Evet odanın her yeri benim fotoğraflarımla kaplıydı. Duvarlar, pencereler, tavan... hepsi hepsinde ben vardım. Bir gün içersinde yaptığım her şey burada tekrar canlanmıştı. Bir yaş yanağımdan usulca süzüldü. Dudağımda ufak ve hüzünlü bir tebessüm belirdi. Bir an için burada neden olduğumu ve son 2 haftada yaşadığım olayları unutmuştum. Çocukluğuma geri dönmüştüm. Baktığım her bir resimde kendimi başka bir acının içine mıhlanmış buluyordum. Çocukluğumun hâlâ yaşıyor olmasına mutlu mu olmalıydım, yoksa çocukluğumda hâlâ yaşayan ve izler bırakmış acılar için üzülmeli miydim? Çocukluğumun yaşamasının mutluluğu, çocukluğumda yaşadığım acılar tarafından örtülerek siliniyordu. Bu kadardı işte. Acılar tüm her şeyi silip süpürüyordu. Tıpkı şu an da olduğu gibi.

Geçmişteki gecelere döndüğümde beynimde acı dolu inlemeler yankılanıyordu. Gözyaşlarımı durduramıyordum. Düşen damlanın yerini bir başka damla tamamlıyordu. Evet işte o savunmasız, güçsüz, zavallı ve saf Elis kendini tekrar hatırlatmıştı. O acıyla geçen geceler zihnime çökmüş, resimlerde zihnime çöken o acıları gözümün önünde sahneleyerek beni tekrar o zavallı Elis yapmak için elinden geleni yapıyordu.

Ellerimi saçlarımın arasına daldırdım. Deliriyordum o anları hatırladıkça. Deli gibi her resme bakıyordum, baktığım her resim ise benim direncimi kırıyordu. Titreyen dudaklarımla boğazım parçalanırcasına bağırdım.

"Bu kadar saçmalık yeter ben gidiyorum!"

O adam tekrar bileğimi kavradı ve beni odanın ortasında duran sandalyenin yanına çekiştirdi. Sandalyeye oturttuğu gibi, sandalyenin hemen yanında duran yerdeki 2 kelepçeyi aldı. Ellerimi sandalyeye kelepçeledi. Bende bir aptal gibi sadece yaptıklarını izledim.

"Hiç bir yere gitmiyorsun. Daha başlamadık bile Elis."

Ve tekrar o iğrenç kahkaha sesi kulaklarıma doldu. Kulaklarımı tırmalayan bu korkunç ses tüm sinirlerimi alt üst ediyordu. Tam karşımda durdu. Yüzünü bana doğru yaklaştırdı. Kafamı geriye çektim.

Aşkın Zehirli Şarabı (Düzenleniyor!)Where stories live. Discover now