Haram Bro |Texting

isnan ve selasun

"Buğra ile Efnan gelmiş Nesrin Teyzeciğim. " dedi Berra.

Yüzü biraz değişmiş olsa da şimdi daha iyi hatırlıyordum bu Berra denen kızı. Acaba burada ne işi vardı?

Kardeşi miydi?

Yoksa bu yaşta nişanlanmış mıydı?

Vay be Buğra bu kadarını beklemezdim.

Ben kapıda şaşkınca durup olayları idrak etmeye çalışırken Buğra çoktan içeri adımını atmıştı.

Berra ile ben karşılıklı bakışıyorduk.

"İçeri geçsene." dedi gülümsemeye devam ederken.

Hemen ardından ben de içeri geçerek etrafa şöyle bir göz attım.

Sanırım haremlik selamlık oluşturulmuştu. Büyük salonda erkekler oturuyor gülüşme sesleri dışarı yansıyordu. Kadınlar arka tarafta kalan misafir odasında olmalıydı.

"Efnan... " ismimi duymam ile kafamı Berra'ya çevirdim. " Hatırladın mı beni?"

"Sanırım evet...ama Buğra ile? " diyerek bir an duraksadım. "Ne alaka.. Yani şuan kafam gerçekten karıştıda. Bu arada hoşgeldin. "

"Hoşbulduk, hoşbulduk. Buğra ile ben çift yumurta ikiziyiz. Kardeş yani. "

"Haa anladım. Peki Selim Hoca? "

"Dedemiz. Valla ben de burda karşılaşacağımızı hiç tahmin etmezdim."

"Vayy be.. Şuan gerçekten nutkum tutuldu." diyerek şaşkınlığımı ifade ettim.

O sırada annem uzaktan hızlı adımlarla buraya doğru geliyordu. Telaşlı gibiydi.

"Kızım hemen yukarı çık üzerini değiştir, sonra bana Berra ile yardıma gelin."

"Tamam." diyerek çantamla birlikte yukarı katta olan odama koşturdum ve girdiğim gibi dolabı açarak elbiselerimi gözden geçirmeye başladım.

"Selim Hoca babamın hocası, aynı zamanda Buğra'nın dedesi, Berra ile Buğra kardeş. Muaz ile kuzen.  Muaz'ın dedesi Selim Hoca. Berra'yı tehtit eden Muaz... Mı? "

Çıkardığım yeşil kadifemsi askılı elbiseyi yatağın üzerine atarak içine giymek için krem rengi bir gömlek çıkardım.

"Hiç bir şey anlamıyorum. Bu kadar bilgi çok fazla." diye söylenirken yatağın üzerine attığım elbise ve gömleği üzerime geçirdim. Şal olarak ise kahverengi bir şal takmıştım.

Çıkardığım eşyaları katlamadan dolaba sıkıştırırken heyecandan ne yapacağımı şaşırmış bir o yana bir bu yana bakınmıştım.

"Telefonum. Evet. Telefonum. " diyerek çantamın içinden telefonu aldım ve elbisemin cebine koyuverdim.

Ardından kapıyı açarak odadan çıktım. Tabii bu kadar aksiyon yetmezmiş gibi bir de kapının önünde Buğra ile karşılaşmıştım.

Yerimde sıçrayarak elimi kalbime götürdüm. "Ödümü kopardın ya. Senin burada ne işin var? " dedim fısıldayarak. Arda bir merdivenden gelen biri var mı diye bakıyordum.

"Şeyy.. Ben tuvalet. " dedi mırın kırın ederek. Anlamayadığım şey şuan çok utangaç durup gözlerime bakmakta zorluk çekmesindeydi.

Sürekli gözümü kaçırıp duruyordu.

"Koridorun sonunda. Çabuk git." dedim fısıldayarak.

"Tamam be. " diyerek söylendikten sonra tuvalete doğru yürümeye başladı. Tam girecekti tekrar bana döndü. "Çok çirkin olmuşsun." diyerek kapıyı kapattı.