semaniye ve selasun

30.8K 2.9K 2.8K
                                    

"Yani diyorsun ki her şey bir yanlış anlaşılma? " dedi babam imalı bir şekilde. Aynı zamanda çayından bir yudum alıp sıcaklığını midesinde hissedercesine rahatlıyordu.

Ve eğer kör değilse benim bu davranışlarımdan bir şeyler çevirdiğimi anlamıştı.

"Evet baba gerçekten. Ahsen çocuğun bana vuracağını zannederek direk olaya dahil oldu." diyerek durduktan sonra elimle gözlerimi işaret ettim. "Bak baba. Hala gözlerim kızarık. "

O sıra annem söze atladı. "Ömer doğru söylüyor baksana."

"Peki geçen gün ki okuldan kaçmanız? Hem de Selim Hoca'nın torunuyla?"

Yuh.

Süleyman'ın kıkırdaması bu sorgu odasının keyfini kaçırmıştı.

"Kaçmıyorduk ki. Kitabımı bahçede unutmuştum onu getirmiş. Hem ben neden onunla kaçayım ki ? Kaçsam Ahsen ile birlikte kaçarım." dedikten sonra derin bir nefes aldım. "İçerisinde 350'ye yakın erkekle aynı lisede okuyorum baba. İlla ki biriyle konuşmak zorunda kalıyorum."

"İyi." dedi babam. "Zaten son senen. Benim için bir zararı yok ben de zamanında kurstan kaçıpta çarşı pazarlarda gezmemiş değilim. Sadece kimle gezdiğine dikkat et yeter. "

Şaşırmıştım. Bu kadar sakin bir konuşma beklemiyordum. Üstelik resmen okuldan kaç diye destek veriyordu.

Benim bu şaşkın ve sakin hali görünce güldü. "Kızım...Sana güveniyorum."

Vicdan azabı şuan bütün bedenimi kaplamıştı. Babamın sesindeki o narinlik sanki her şeyi anlatsam hiç kızmıyacak gibiydi.

"Şimdi sana gelelim Sultan Süleyman Hazretleri..." diyerek bakışlarını Süleyman'a çevirdi. "İki haftadır okuldan kaçıp duruyormuşsun."

"Ama baba ablam?" dedi Süleyman.

"Ulan kaç ama neden yakalanıyorsun oğlum. Rıdvan Hocan arayıp söyledi. Bir dahakine arka taraftan çıkın. "

Babam çayından bir yudum daha alıp boş bardağı masanın üzerine koydu. Mesajı alan annem çoktan çaydanlık elinde bardağı doldurmaya başlamıştı.

"Tamam. Baba." dedi. "Ben yukarı çıkayım da ezber yapayım." diyerek bu durumdan kendini kurtarmak isteyen Süleyman ne yazak ki bunu başaramamıştı.

"He bir de." diyerek tekrar söze başladı babam. "Oğlum vahiy neye denir? "

Süleyman'dan kısa bir süre ses gelmedi.

"Vahiy Cebrail'e denir. Değil mi oğlum çünkü öyle yazmışsın sınav kağıdına."

"Yanlış mı baba?"

"Bir de soruyor şuna bak hele. Oğlum ben sizi küçüklüğünüzden beri İslam üzerine yetiştiriyorum. Hiç mi bir şey kalmadı aklınızda."

"Ne bileyim baba." dedi Süleyman.

"Oğlum sen hafız adamsın. Bütün dersleri boşveriyorum bari şu Din dersinden yüksek alın ya. 73 nedir? Öbür dünyada hafız mafız dinlemez atarlar cehenneme cayır cayır yanarsın. "

"Haklısın baba."

Babalar kız çocuklarına fazla kızamıyorlardı ama iş erkek çocuğa geliyorsa haşatını çıkarana kadar sövmek serbestti.

"Yatsı namazını kılalım hadi." dedi babam. "İlk önce abdestlerinizi tazeleyin."

Babam masadan kalkarken ben de derin bir iç çekmiştim. İlk defa yalan söylememin huzursuzluğu vardı içimde. Ayrıca babam bana güvenmişti. Yalan söylemeyeceğime o kadar inanmıştı ki hiç üstelememişti.

Haram Bro |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin