semaniye ve erbaun

22.7K 2.6K 928
                                    

Dün akşam olanlardan sonra Ahsen'i zar zor tutmuştuk ama üstünden neredeyse bir gün geçmesine rağmen hala siniri dinmemişti. Bir kaç dakika şaşkınca etrafına bakıyor sonra tekrar kendince söylenmeye başlıyordu.

Okuldaydık ve koridordan geçen herkesi gözlüyordu

"Hayır bak yine sinirlendim. O kim ya, o kim ki? " dedi ellerini havaya savurarak. "Ama bak. Onu bir göreyim.  O zaman görecek o."

"Biraz sakin ya." dedim ellerini indirerek. "Belli ki okula gelmemiş."

"Kaçtı çünkü. Korkak ne olacak." diye söylendi kendince.

"Yanlız Ecem'e üzüldüm ya." dedi Nilüfer.

"Biri Ecem mi dedi?"

"Aaaa Ecem, nasılsın? " diyerek arkamızdan gelen Ecem'e döndüm.

"İyiyim kızlar siz nasılsınız? "

"Bizde iyiyiz ama Ahsen dünden beri kafayı tırlattı." dedi Nilüfer.

O sırada okulun bahçesine çıkmış ve bankalardan birine oturmuştuk.

"Ahsen'in neyi var? Birini mi bekliyor." dedi Ecem.

Ecem'i üzmemek içim Nilüfer ve benden ses çıkmamıştı.

Ahsen gözlerini Ecem'e çevirdi ve eliyle omuzunu sıvazladı. "Anteplim. Seni çok seviyorum. Miraç Safa'yı da seviyorum." diyerek söze başladı. "Ama.. Senin şu Fırat var ya... "

"Eee ne olmuş Fırat'a ? "

"İşte beni seviyormuş." dedi Ahsen hızlı bir şekilde. "Ama valla ben onu gibi birine dönüp bakmam. Bak yemin ettim."

Ecem gülmeye çalışarak bize döndü. "Fırat mı? Ben onu çoktan boşverdim." dedi. "Yani boşvermeye çalışıyorum. "

"Ohh. Biran bana kızarsın diye korktum." dedi Ahsen.

"Sevsen de sorun değil. Ben sadece yanlış kişiyi sevdiğimi fark ettim."

"Ulan o Fırat değil mi? " diyen Ahsen gözlerini kısarak okulun kapısından çıkan Fırat'a baktı.

Yanında Muaz ve birkaç kişi daha vardı.

"Evet o." dedim. "Gidiyorlar galiba."

"Ulan ben şimdi senin... " diyen Ahsen hızını alamayıp arkalarından yetişmek için koşturmaya başladı.

"Kızlar siz burada kalın ben Ahsen'i dururup geliyorum. Bu gidişle kan dökülmezse iyidir. " diyerek ben de yanlarından kalktım ve Ahsen'in arkasından koşturdum.

Tam yanlarına gelip engel olacağım sırada başka bir ses bana engel oldu.

"Nereye? "

"Buğra? Senin ne işin var burada?" dedim yerimde irkilerek. O sırada Ahsen'in bağırışma sesleri buraya kadar geliyordu.

"Koşuşturduğunuzu görünce bir şey oldu sandım." dedi.

"Fırat, Ahsen'i seviyormuş. " dedim fısıldayarak. Evet, biraz ani olmuştu. "Neyse bari ne konuşuyorlar onu dinleyeyim. "

Buğra'dan ses gelmemişti. O da benim gibi duvar arkasına saklanarak Ahsen ve Fırat'ın arasında geçen konuşmaları dinlemeye başladı.

"Ne bağırıyorsun be, ne bağırıyorsun başımın dibinde. Görende evlenme teklifi ettik."

"Oğlum. Bak. Benim tersim pistir, necasttir. Necaseti Galizadır. Dün akşam dediğin o şey var ya hani?"

"Ee ne olmuş. Hoşuna gitmedi mi? Boru markasıyım diye mi herşey?" dedi Fırat.

İkiside birbirlerine yüksek seste bağırarak konuşuyorlardı.

"Ulan. Ne boru markası,  ne hoşuna gitmesi?! Hoşt. Beni unut tamam mı? O kafanın içinde olan küçük beyinciğine söyle... Beni aklından silsin. Ahsen diye biri yok."

"Ya böyle bir tepki vereceğini bilsem zaten baştan zavgeçerdim. Şu tipe bak ya. Nasıl sevmişim bu tipi anlamıyorum."

"Ne var tipim de. Gayet güzelim. Seni de üzerim. Başkasını seviyorum hem ben. "

Fırat Ahsen'in son cümlesi karşısında şaşırmıştı. "Ne? " dedi.

"Yaa duydun. Valla da seviyorum. Miraç Safa'yı seviyorum."

Bu sefer Buğra fısıldayarak konuşmaya başladı. "Miraç Safa'yı  sen sevmiyo-" diyerek söz başladığı sırada şaşkın bakışlarımı ona çevirdim. "Ne münasebet." dedim kaşlarımı çatarak.

Buğra ise bıyık altından gülüyordu.

"Ne gülüyorsun sen ya?" dedim. "Komik mi? "

"Yo. Estagfurullah." dedi Buğra. Ardından derin bir nefes aldı. "Rahatladım sadece."

"Ne rahatlaması neden bahsediyorsun?" dedim.

Artık tamamen Ahsen ve Fırat'ı dinlemeyi bırakmıştık.

"Yok bir şey."dedi kafasını sallayarak. Aynı zamanda gülmeden edemiyordu.

"Miraç Safa'yı benim sevdiğimi mi düşünüyordun?" dedim.

"Ee yani. Geçen sefer Ahsen 'enişteniz' deyince."

"İnanmıyorum ya." dedim gözlerimi başka yere çevirerek. Sanırım benim de gülesim gelmişti. "Hayır sevmiyorum." dedim.

"Sevindim. " dedi. "Yani o manada değil. Birini sevebilirsin yanlış anlama."

"Tamam." dedim başımı sallayarak. "Bu arada geçen gün bana şey sormuştun." dedim söze başlayarak. "Hangi rengi sevdiğimi."

"Evet. Hatırladım."

"Renk ayrımı yapmam aslında ama koyu yeşili seviyorum." dedim.

"Ben de." dedi. "Yani o rengi ben de severim. "

İkimizde gülümsüyorduk.

Ahsen ve Fırat'ın sesleri ise hala kulağımıza işliyordu.

~

Selamün Aleyküm brolar...

Biliyorum bayaaaa bir kısa bölüm oldu. Bu aralar baya yoğunum yazacak vakit bulamıyorum.

Sınırımız:....

Yok.

Artık sınır devri kapandıfkfkf

Haftada bir bölüm atmaya karar verdim. Bazen iki de olabilir..

Yeni bölümler cumartesi günü saat 9'da olacak.

Atabilirsem haftada iki kez atmaya çalışacağım ama bu ikinci bölümüm net bir günü yok.

Siz tabii yine de oyverinnn.

Neyse uzattım yine.

Haydi selametle..

Haram Bro |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin