8.gel-git

22.9K 1.9K 436
                                    

Arkadaşlar Esmanın her şeyi abarttığına dair eleştirilerle karşılaşıyorum. Ben Esma'yı hatasız kul olarak yazmadım. Eğer sabrederseniz  ilerleyen bölümlerde yaptıklarıyla yüzleşerek yaşadığı pişmanlıklara şahit olabilirsiniz.

***

Çocukların bu akşam yalıya gelmeyeceğini duyan Yahya bey ve Keriman hanım memnun olmasa da ses etmediler. Tarık ise çok umursamadı, karısı uygun bulmuşsa uygun olmalıydı. Şu an aklını kurcalayan farklı mevzular vardı. Karısının "son fırsat" kelimesi beyninde dönüp duruyordu.

Kısa bir süre daha oturduktan sonra Keriman Hanım ayaklandı.

-Tarıkcım biz artık kalkalım, malum çocuklar gelmiyor madem.

Annesinin küskün sesi Tarığı güldürdü

- Anne torunların olmayınca bizim hükmümüz kalmıyor mu, böyle mi olduk beş yılda?

Babası da komik bulmuştu. Keriman hanım güldüklerinde daha da bozuldu.

- Neyse canım, geçmiş olsun sana. Yarın da evine geçecekmişsin zaten, yakında görüşemeyiz. Hoşca kal.

Tarık hariç herkes Keriman hanımın, onların evine gitmediğini biliyordu.
Tarık hayretini gizlemedi

- O ne demek anne, yarın gelmeyecek misiniz?

- Erkenden çıkacakmışsınız zaten buraya gelmemize gerek yok, evde de rahatsızlık vermeyelim, rahatca tanıyın birbirinizi.

Tarık annesinin gücendiğini anladı.

- Aşkolsun anne, rahatsız etmek ne demek. Tamam erkenden çıkacağız buraya gelmeyin ama eve gelirsiniz, hatta Esma harika kek yapıyor, kahvaltı da yaparız beraber.

Son sözlerini karısına bakarak söyleyince Esma topu kendisine pasladığını anladı.

- Tabi, tabi. Lütfen gelin. Çok isterim gelmenizi.

Kadın gerçekten hevesli gözüküyordu. Keriman hanım gelinini çözemediğini düşündü. Yalıya davet etmişti, gelseydi prenses gibi oturacak her şey önüne gelecekti. Ama şimdi evine gitmeleri için oldukca hevesli gözüküyordu. Bir sürü zahmete girecekti belli ki, ne gerek vardıysa. Hem beş yıldır bir kez bile gitmemişti Keriman hanım oğlunun içgüveysi olduğu eve. Kocası İstanbul'un en büyük emlakcılarından biri iken oğlunun o kenar mahalleye sığışmasını kabul edemiyordu. Fakat madem adımlar atılacaktı, elinden geleni yapması gerekirdi.

- Ben zahmet vermeyelim demiştim ama madem istiyorsunuz geliriz. Kahvaltı olmaz ama, siz evinize yerleşin güzelce, akşamüstü geliriz.

Genç kadın kayınvalidesine minnetle baktı. Yıllar sonra evine geliyordu. İçinden hayırlara tebdil olsun diye dualar etti.

Yahya bey de yapılan planı onaylayınca oyalanmadan çıktılar. Tarık nihayet karısı ile başbaşa kalmıştı fakat o namaz hazırlığı yapıyordu. Abdest alıp namazını bitirmesini sabırsızlıkla bekledi. Kadın duasını da tamamlayıp seccadeyi toplandığında geçip kanepeye oturdu. Kocası da yatağından kalkıp kanepeye ilerledi. Uzak uzak oturmak istemiyordu. Söze nereden gireceğini düşünürken huzursuzca kıpırdadı. Bir yerden başlayacaktı.

- Allah kabul etsin.

- Sağol.

Soğuk bir tebessümle karşılık veren kadına kaşlarını çatarak baktı

- Esma sabahtan beri bir tuhaf davranıyorsun. Canını sıkan bir şey mi var?

Kadın çok değişik bir şey söylemiş gibi kaşlarını kaldırarak baktı kocasına. Canının sıkılması için ekstra bir şey mi gerekiyordu, kocası olan adam bir gecede bambaşka birine dönüşmüştü

SerencâmWhere stories live. Discover now