14.Ne yapayım

20.9K 1.7K 601
                                    

Genç adamın ne tahlil umrundaydı ne sonuç. Karısı onu istemiyorsa yaşamanın ne anlamı vardı ki zaten.

Bir anda kendi fikriyle dehşete düştü. Ne ara hayatına anlam olmuştu bu kadın. Daha evvelki gün saçma sapan bir evlilik yapmışım diye ablasına dertlenmiyor muydu. Kadın ayrılalım deyince böğrü delinmiş gibi canı yanmıştı.

İç geçirdi. Hapı yutmuştu. Artık bu kadından başka gidecek yeri yoktu anlaşılan. Bunu kadın ayrılalım dediğinde fark etmesi de ayrıca ironik olmuştu.

Kocası hastane sapağını pas geçince Esma kırık dökük sesiyle mırıldandı

- Dönüşü kaçırdık

Adam ateş sacan gözlerini bir an karısına çevirip hızla yola geri döndü

- Sanki umrundaymış da!

- Tarık lütfen, dönermisin önümüzdeki sağa. Oradan da çıkış var, ben sana tarif ederim.

- Kalsın, gitmiyorum.

- Yapma böyle nolur.

- Ne yapayım, oldu olacak onu da söyle. Nasıl olsa herşeye tek başına karar veriyorsun.

Genç kadın sabrının sonundaydı. Gözyaşlarının arasında feryat eder gibi konuştu

- Ben mecburum, anlamıyorsun. Başka çare yok.

Acı bir fren sesi ile sağa çekti adam. Direksiyon elleri altında ufalanacak gibiydi. Alnını yumruklarının üzerine yaslayıp derin nefesler aldı.

Bağırmayacaktı, küsmeyecekti. Kalbinin en derinlerinden fısıldadı

- Allah'ım yardım et!

O kadar çaresizdi ki, başka bir kapı gelmedi aklına. Bir kez daha söyledi

- Allah'ım yardım et.

Şimdiden hafiflemiş gibi hissetti. Sakince kaldırdığı arabayı kadının söylediği sokağa sürdü. Az çok tahmin ederek tekrar ana yola oradan hastane yoluna sapması zor olmamıştı.

***
Hastane otoparkında tekrar elini uzattı karısına. Yüzüne bakmasa da bu temasa ihtiyaç duyuyordu. Tutmasa uçup gidecekti sanki kadın.

Kısa sürede herşeyin yolunda olduğunu öğrenerek çıktılar hastaneden. Adam navigasyonu ayarlayıp evin yolunu tuttu.

Şu an sadece eve gitmek ve sakinleşebilmek istiyordu. Hatta mümkünse çocuklar gelene kadar karısının diline biber sürmek.

Nasıl da söyleyivermişti ayrılalım diye. Hiç mi canı acımamıştı. Yol boyu usul usul ağladığına göre o da istemiyordu.

" O zaman ne ne!"

İçi isyanla köpüren adam çok geçmeden evin önüne gelmişti.

Araba da küçücüktü, hiç tarzı olmayan bir araba seçmişlerdi. Acaba babası "kara kız"ını ne yapmıştı?

Evin arka tarafında küçük bir bahçe vardı, yatak odası camından görmüştü. Karısını beklemeden kapısını açıp elini tuttu. Seri adımlarla yan taraftaki dar geçite yürüdü. Biraz yeşillikte otursalar belki kafalarına oksijen giderdi.

- Tarık nereye gidiyoruz?

- Arka tarafta çimenlik gördüm, oturalım biraz. Sonra çıkarız eve.

Bu alanı daha çok alt katta oturan Halime kullanıyordu. Bahçe duvarı da yüksek olduğu için evinin bir parçası gibi olmuştu. Şimdi böyle habersizden dalmak nasıl olur diye düşünürken çoktan bahçeye girmişlerdi bile. Küçük ıhlamur ağacının altında bir masa ve iki yanında banklar vardı. Neyse ki şu an kimse gözükmüyordu.

SerencâmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin