(27)

112 11 9
                                    

Soo 'nun anlatımından;
Okul çıkışı kai beni kayalıklara çağırmıştı. Aslında bunu söylerken fazla ciddi olduğu için biraz da olsa endişelenmiştim.

Okul çıkışına daha 1 saat vardı ve ben endişeden ne yapacağımı bilmiyordum.

"Soo. Sence de biraz fazla endişe yapmıyor musun? Baksana kai ile konuştuktan sonra her şeyi eline yüzüne bulaştırmaya başladın. Cidden. Siz ne konuştunuz?"

"Beni kayalıklara çağırdı. Yani bir şey söyleyecekmiş."

"Ve sende ciddi olduğu için endişelendin öyle değil mi? Ah soo. Sen cidden..."

Baek ile konuştuktan sonra derse girdik. Tabii yine bütün ders uyumuştum.

Sonunda okul çıkışı zamanı geldiğinde kai 'nin beni beklediğini gördüm. Hemen yanına gidip kayalıklara doğru çekiştirdim.

Kayalıklara geldiğimiz zaman ona dönüp ne diyeceğini bekledim. Sanki... Sanki o da biraz endişeli gibiydi.

"Bana ne diyecektin sevgilim."

"Soo. Şey. Ben. Şey. Ba-"

"Şey ne kai? Ne diyeceksin de böyle zorlanıyorsun sen?"

"Ayrılalım."

"N-ne!?. S-sen neden b-bahsediyorsun kai. Neden?"

"Ayrılmak istiyorum soo. Neden uzatıyorsun ki?"

"Uzatmak mı? Ben mi uzatıyorum? Kai sen... Sen ne dediğinin farkında mısın? Daha sevgili olalı 1 ay bile olmadı ve sen ayrılmak mı istiyorsun?"

"Evet soo. Ayrılmak istiyorum."

"Neden? Sadece bunu söyle. Neden ayrılmak istiyorsun kai."

"Aish! Seni sevmiyorum tamam mı? Arkadaşlarımla bir iddia sonucu seninle çıkmam gerekiyordu ve oldu. Seni sevmiyorum soo."

Kai 'nin anlatımından;
Gözleri dolduğu an kendime lanet ettim. Aish! Neden yalan söyledim ki. Ama... Ama ona doğruyu da söyleyemezdim. Tanrım! Kafayı yemek üzereyim.

Onu daha fazla kırmamak adına kayalıklardan ayrılmıştım. Direk eve gelip sinirimi eşyalardan atmaya başladım.

Bir kaç saat sonra heryer heryerde olunca biraz da olsa sakinleşmiştim. Soo 'yu düşünüp durmaktan ilk defa nefret etmiştim. Onu kendimden uzak tutmalıydım. Ama nasıl?

Kapı çok sert çalınca direk kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açmamla yüzüme bir yumruk yemem bir olmuştu. Acıyan burnumu tutup gelene bakınca chanyeol olduğunu gördüm. Baek 'de arkasındaydı ve sehun 'da.

"Sen... Sen cidden inanılmaz birisin kai. Sen onu nasıl ağlatabilirsin ki ha."

"Hiç bir şey bilmiyorsunuz. O yüzden daha fazla kavga etmeden gidin burdan."

"Kai. Ben senin en yakın arkadaşınım. Seni en iyi ben tanırım sanmıştım. Ama soo 'ya yaptıklarından sonra seni ben bile tanıyamıyorum."

"Sehun. Hiç bir şey bilmiyorsunuz dedim. Gidin burdan."

Dediğimi yapıp gittiklerinde derin bir nefes alıp akmak üzere olan gözyaşlarımı tutmaya çalışıyordum.

Odama çıkıp soğuk bir duşa girerek gözyaşlarımın akmasına izin vermiştim. Onlar doğru söylüyordu. Onu nasıl üzerdim ben. Hemde onu çok severken. Nasıl böyle bir şey yapardım.

Bir yandan ailem bir yandan soo. Aklım iyice karışmıştı. Bundan sonra soo 'nun benden nefret edeceğine emindim.
Her şeye razı olabilirdim ama... Ama onun bana nefret dolu bakışlarına razı olamam.

Kafamın ağrısıyla kendimi yatağa atıp uyumaya çalıştım. Yarının nasıl geçeceğini bilmeden.

Durmadan çalan kapı ile uyanmıştım. Başım hala ağrıyordu. Gidip kapıyı açınca gelenin taemin olduğunu gördüm. Ona sehun 'u sorduğumda aldığım cevap ile hayal kırıklığına uğramıştım.

"Kai. Sehun artık bizimle arkadaş olmak istemiyormuş. Ve senden artık nefret ettiğini söyledi."

Luhan 'ın anlatımından;
Tam uyumaya hazırlanıyordum ki çalan zil ile biraz korkmuştum. Çünkü bu saatte kimse gelmezdi.

Kapıyı açınca karşımda halsiz bir sehun görmeyi beklemiyordum. Sevgilime ne olmuştu böyle?

"Luhan. Bugün beraber uyuyabilir miyiz sevgilim? Buna çok ihtiyacım var. "

"Sehun. Sen. Ah içeri geç hemen."

İçeri geçince direk odama çıkmıştı. Bu hâline cidden üzülmüştüm.

Moon Garden(Kaisoo)Where stories live. Discover now