⚘on altı

5.2K 428 39
                                    

🎞mtmrfz*all i want
"kimse yalnız olmak istemez;
ama ne yapmam gerek?
sadece dürüst olmaya çalışıyorum,
seni incitmek de istemiyorum;
orada olacağım, orada olacağım,
kulağa karışık geldiğini biliyorum,
ama tüm istediğim,
bir gün kendimi öğrenmek."

Gözlerimin önünde arkasına gizlendiklerim yanıyordu. Tek tek siliniyor, çöpe atılıyordu. Ben ise içten içe ağlıyor, dışımdansa düz bir ifadeyle izliyordum. Brant'e izin vermemin sonucuydu bu. Karşı çıkmadım çünkü haklı olduğunu biliyordum. Kabul etmek zordu; inanılmaz zordu. Karnıma hançeri saplıyormuşum gibi hissettiriyordu, defalarca hem de.

Yanlışlardan vazgeçmek neden böylesine sancılıydı? Hayatımı üzerine kurduğum için mi...

"Nasıl hissediyorsun?"

"Damdan düşmüş gibi?" dedim sorarcasına. Yanıma oturan Brant'e boş boş bakıyordum. Odamdaydık. Tüm temizliği bitmişti. Ona yalan söyleyebilirdim, gizlediğim şeylerin yerini saklayabilirdim ama yapmamıştım. En çok da buna şaşırıyor, kendime kırılıyordum.

"Doğrusunu yaptık." diyerek gülümsediğinde başımı diğer yöne çevirdim. Aslında onun gülüşü bana bulutların arasından kaçan yaramaz güneşi anımsatırdı ama ilk defa eskisi gibi güneşlenmek istemiyordum.

"Başıma bir şey gelirse suçlusu sensin."

"Sana emin olduğum bir şey söyleyeyim: İnsanların yüzde doksan dokuzu senin gibi kayıt tutmuyor, Müdüre Hanım." diye dalga geçti. "Bir şey olursa arkanda ben ve arkadaşlarım varız, bunun sözünü verebilirim."

Oldukça sancılı bir şekilde güldüm. "Bu komikti. Oysa Carlos ve Gavin, sizinle üçüncü kez geziye gelişimde bile ismimi hatırlamamışlardı."

"Gavin'in aklı oldukça yoğun, Carlos'unki de yemeklerle meşgul." Kolumdan tutarak beni kendine döndürdü. "Hem sen onlara kendini hiç tanıtmadın, Rosalinda. Adını hep Veronica söyledi."

Doğru bir noktaya parmak basmasıyla kaşlarım çatıldı. Birileriyle konuşmak asla sorun olmamıştı; oysa Brant'in arkadaşları oldukları için onlarla konuşmaktan kaçınmıştım. Bir yanlış yaparım ve Brant'e ispiyonlanırım diye. Neden? Oysa neden benim hakkımda konuşsunlardı ki? Dünya etrafımda dönmüyordu; öyle sandığım zamanlarda bile. Onlar çok mu doğruydu üstelik; biri arkadaşının kardeşine musallat olmuştu, diğeri de onu aşan bir kıza kim bilir neler yapıyordu...

"Hadi gidelim." Ayağa kalktı ve kıpırdamadığımı gördü. "Hadisene, yanlarına gidiyoruz. Seni tanıştırmanın zamanı gelmedi mi?"

"Neredeler ki?" diye sordum, dolaba yöneldiğimde.

Arkasını döndü, üzerimi değiştirdim. "Bizdeler. Yani Nica, Matt, Dennis ve Gavin'ın orada olduğunu biliyorum."

Başımla onayladım. Birlikte aşağı inerken taksi çağıracağı sırada onu durdurdum. Okuldan buraya taksiyle gelmiştik çünkü arabayı kullanma sırası Marthew'daydı. "Babamın garajdaki arabasını alalım. Ben süreceğim."

"İzin almanı beklemeli miyiz?"

"Tabiki hayır. Nerede olduğunu bile bilmiyorum. Ne annemin ne de onun." dediğimde huzursuzlandı ama sadece kendisinin sürüp süremeyeceğini sordu. "Olmaz. Berbat araba sürerim ve zaten bir yerlerini çarpmadan geri getirmek istemiyorum."

"Kesinlikle ben sürüyorum."

"O zaman sürteceksin."

"Neden öyle bir şey yapayım?"

tenimin altındasınTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang