8.BÖLÜM

474 22 4
                                    

Yanıma cenk gelmiş ve kurt adamlardan birinin kayıp olduğunu söylemişti. Bir çırağı kurtarmak adına bir cadının öldürdüğü kurtadam. Anlaşmalarının devam ettiğini söylediğinde gülmüştüm. Bir cadı kurtadam öldürüyordu, içimdeki his kötü şeylerin olacağını söylüyordu. O çırakta bir şeyler olduğunu düşünüyordum, o ihtiyarın kolay kolay çırak almayacağını biliyordum. Diğer çırağı artık cadı olmuştu, bunun ne gibi vasfı olduğunu öğrenmeliydim. Benden habersiz bir şey olmamalıydı bunu herkes bilirdi, oturduğum koltuktan kalkıp cenke seslendim "evet patron dediğinde sırıtıp "yolculuğa çıkıyoruz" demiştim.

Üç saat önce

Lanet olası mantikorlar yine kendilerince saldırıya geçmişti. Gülümseyerek kılıcımı kınından çekip saldırıya geçtim o aslan kafalı, kanatlı, akrep kuyurklu canavarları öldürmek hep haz vermiştir. Önüme ilk çıkan mantikorun altından kayıp karnına bir yarık açarken ayağa kalkmam bir saniyemi almıştı, o bir saniyede üstüme bir tane daha mantikor gelirken hemen :osiptumuz skatus: diyerek onu ağaca fırlatırken, yüzümü bir milimle sıyıran akrep kuyruğunu kesip mantikorun sırtına atlayarak kafasına kılıcı batırdığımda, onunla yere oturmuştum. Dikleşip ayağa kalktım, grubuma baktığımda onlarında iyi olduğunu ve hepsini öldürdüklerini görünce haz içinde kahkaha atarken kılıcımdaki kanı üstüme silerek kınına koymuştum. Liderleri olarak onları korumam gerekiyordu değil mi? Ama onları koruma vasfını üstlenmiyordum çünkü onları iyi eğitmiştim . Grubuma baktığımda benimle beraber beş kişiydik, En güçlü çete benimkiydi, çünkü bir kral yönetiyordu. Askerlerimi sadece büyük savaşlarda kullanmayı tercih ediyordum. Bu yüzden de grubumla seyahat ediyor ve savaşıyordum. Onlara bakıp kaşlarımı çatmıştım. "Mantikorlar tekrar saldırıya geçmesinin nedeni bizleri öldürebileceklerini düşündükleri için değildi, bu seferki farklıydı" diyerek önlerinde iki adım atıp durmuş ve düşünceli bir şekilde cesetlere baktım. Uzaktan haber aldığıma göre creaturlarda saldırıya geçmiş. : o lanet olası; deve sırtlı, kuru kafaya benzeyen suratları, minik boynuzları ve iki devasa karınca ağzına benzeyen kemikleriyle hemde diye düşündüm: tekrar söz alarak
"Canavarların bizlerin bilmediği şeye tepki veriyorlar ve bu büyük bir canavar olma olasığı var" diyerek 'iki kız ve iki erkekten oluşan grubuma baktım. '  "heryerden haber toplayın yeni bir canavar ortaya çıkmış mı? Diye farklı gelen herşeyi araştırın olanların bir açıklaması olmalı " demiş ve ilerlemeye başlamıştım. Etrafa bakıp herhangi bir saldırıya açık bir şekilde hazır olarak bekliyordum. İlerdeki şehrimize gelmiştik, burası bir çok canavarın kaldığı özgür bir şehirdi ben sebepsiz yere saldıranları avlayan ve canavar kontrolü yapan bir kraldım. Herşey benden sorulurdu şehire girdiğimde bütün halk beni selamlayıp saygıyla eğildiklerinde, kasılarak benim manidar olan şatoma ilerlemiş ve bizim için açılan kapıdan içeri girerek koltuğuma doğru yürümüştüm. Yerime oturduğumda,' burada kalıp bana neler olduğunu hesap veren veziri çağırarak' ben yokken neler olduğunu sormuştum.

Vezir içeri girmiş ve sorumu cevaplamaya başladı "sizler yokken sadece bir hırsızlık vakası yaşandı efendim" dediğinde kaşlarımı çatarak. "Kim buna kalkıştı?" diye sormuştum. Vezir "10 yaşında bir hortlak efendim " dediğinde kaşlarımı kaldırarak onu buraya getir. Diye emir vermiştim vezir yavaşça eğilip odadan çıktığında arkama yaslandım. Yaklaşık on dakika sonra içeri bir hortlak girmişti, çocuk önümde durmuş ağlıyordu. Sert bir tonda "bunu neden yaptın? " diye sorduğumda çocuk sesimden daha çok korkmuş ve kekeleyerek "kardeşini doyurmak için aldığını bir daha almayacağını söyleyerek" konuşmayı bitirdi. Ayağı kalkmış ve veziri çağırarak bana bir kese para getirmesini istemiştim. Vezir gitmiş ve gelene kadar çocuğa bakmıştım. O bir canavar olmasına rağmen hala bir çocuktu, vezir içeri girip bana parayı verip dışarı çıktığında. Çocuğun boyuna gelmek için çömelmiş ve elimdeki parayı ona verip "bana bak ufaklık bu parayla ilk önce çaldığını öde, sonrada kendine ve kardeşine yemek al, artan parayı da sakla bir daha da hırsızlık yapma, yoksa zindana girersin" dediğimde çocuk burnunu silerek keseyi almış ve söz vererek bir daha yapmayacağını söylemişti, keseyi alıp şatodan gözleri yaşlı çıkmıştı. Yerime tekrar oturup düşünmeye başladım. İki canavar ırkı da aniden saldırıya geçmişti, bu hayra alamet değildi, bunu araştıracaktım yeni bir canavar ırkı ortaya çıktıysa bunu ilk benim bilmem gerekiyordu, bu şatoda çok uzun kalmıştım. Tekrar adımın duyulması gerekiyordu, yoksa tekrar saldırıya geçebilirlerdi içeriye cenki çağırıp "hazırlanmalarını tekrar yola çıkacağımızı" söyledim. O sırada Cenkte o ihtiyarın yeni çırak aldığını ve bir kurtadamın öldüğünü söylemişti. Onlara da uğramam gerektiğini zihnime kazıyıp. Odama çıkmaya başladım. Odama geldiğimde, odamdaki gizli bölmeye gittim. Odamın içinde kıyafetlerim için ayrılmış olan yere ilerleyip raflı olan yere geldim. Rafların yanındaki bölmeye elimi koyduğum da elimin izini almış ve raflı bölme yana kayarak bana kapıyı açmıştı, içeri girdiğimde yanan ışıklarla asılı olan silahlarıma doğru ilerlemiş ve çantamı alarak içini doldurmaya başlamıştım. Kılıcını bilemiş ve odadan çıkmıştım. Üstümdeki kanlı kıyafetleri çıkarıp yerine yenileri giyerek yatağa geçtim. Silahları yatağımın başına koymuş ve uzanmıştım. Yarın yola çıkacaktık ne de olsa dinlenebilirdim bu sırada.

Sabah 07.46

Uyandığım gibi çantamı omzuma asmış ve aşağı inmiştim. Grubun hepsi hazır bir şekilde duruyor ve beni bekliyordu. Gülümseyerek, artık yola çıkmanın vakti geldi demiş ve şatodan çıkmıştım. Uyanık olan halkım beni selamlamış ve yolu açıyorlardı, şehrin dışına çıktığımızda
cenkin istediği atlar gelmiş ve onlara binerek yola koyulmuştuk. "İlk durağımız yaşlı ihtiyar" demiş ve ilerlemeye başladık.

Saat 14.25

Önümüze çıkan köyde dinlenmek için durmuştuk. Beni görenler kenara çekilmiş ve selamlayarak yer açıyordu, karnımızı doyurmak için bir restoran yerine girmiştik. Burda ki halkın yarısı insanlardan, yarısı da canavarlardan oluşuyordu. Canvarlar kendisini belli etmeden yaşıyorlardı, orada yemeğimizi yedikten sonra bu geceyi orda konaklamayı karar vermiş ve yer bulup kayıt yaptırmıştım. Kasabayı turlamış ve yeni çıkan canavar ırkı var mı? Diye ağız arıyordum hiç bir şey bilinmiyordu. Kalacağımız yere tekrar gelerek odama geçip yatağa oturmuştum. O ihtiyar dağın tepesinde oturuyordu, yaklaşık iki günlük bir yolculuktan sonra oraya varacağımızı biliyordum. Silah çantamı yatağın başına koymuş. Ve akşam yemeğine kadarda odada vakit geçirmeyi düşünerekten gözlerimi kapatıp biraz dinlenmeye karar vermiştim.

Akşam 19.00

Akşam yedide kalkmış ve dışarı çıkıp yemek yemek için restorana girdiğimde benim grubumun da orda olduğunu görmüştüm. Beni görünce ayağa kalkmış ve yer açmışlardı, bende oraya oturmuştum. Yemek yemeği bitirdikten sonra odalara dağılmadan önce yaptığım yolculuk planını onlara anlatmış ve öyle odalara dağılmıştık. Odaya girdiğimde tekrar yatağa doğru ilerlemiş ve yatağa uzanmıştım.

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin