42.BÖLÜM

179 14 2
                                    

Yazardan

Kral odadan çıkarken az önce yaşadıklarını düşündü, akıl almaz derecede tehlikeliydi ama sevdiğini görmüş ve onunla tekrar konuşmuştu,  odasına geçti. sevdiğinin bedeni yatağında aynı tazeliğinde orada öylece yatıyordu, yanına gidip oturduğunda selenin göz yaşı akıttığını gördü, elinden sımsıkı tutarken, neden ağladığını çözmeye çalışıyordu. gerçi kralı gördüğünde gözleri dolmuştu, kral selenin yaşını sildi, o kadar istiyordu ki kendisini hissetmesini ama Selen herşeyden bir haber hiçliğin ortasında kalakalmıştı. onu oradan ne kadar erken çıkartırlarsa o kadar iyi olacaktı, diğer ruhlar selenin bedenini ele geçirmesini istemiyordu çünkü. Selen ise sevdiğinin gitmesinin ardından yere çökmüş ağlıyordu, etrafında olan beyaz ışık yavaşça başka renklere dönerken. Selen neler olduğuna baktı, çöktüğü yer yeşil rengi alırken, çimlerle dolmaya başlamıştı. Selen ayağa kalkarken etrafına baktı, burası Nisanla gittiği göl kenarıydı, etrafta gezmeye başladığında göl kenarında oturduğu eski taşa tekrar oturdu, burası nasıl bu hali almıştı. arkasından duyduğu tanıdık sesle arkasına döndü, nasıl olurdu bu.

kral yavaşça selenin elini bıraktı, artık ağlamıyordu sevdiği, yavaşça ayağa kalkıp odasında bulunan balkona çıktı. kendisini hiç iyi hissetmiyordu, hep sevdiğine kavuşma isteğiyle hareket edip güç kazanmıştı ama sevdiği şuan başka alemde tek başınaydı, aniden başına giren ağrıyla kafasını tuttu, başı çok ağrıyordu, sanki kafasına balta saplıyorlardı, kafasını olabildiğince baskı uygularken. neler olduğunu çözmeye çalışıyordu, vücüdu buna refleks olarak değişirken,ağrı  güçlerini tetikliyordu. damarları siyaha dönerken, kendini hala sakinleştirmeye çalışıyordu, kafasına baskı uygulamaya devam ederken. yaydığı güç dalgasıyla odasından kırılma sesi geldiğinde, Aren direkt içeri baktı. selenin yanına giderken, ona bir şey oldumu diye bakıyordu, zarar almadığını gördüğünde, neyin kırıldığında bakmak için etrafta gezmeye başladı.  banyoya girince banyonun aynasının çatladığını gördü, o kadar kırılacak varken neden banyo aynasıydı, aynaya bakarken. kendisini görmesiyle hayrete düştü, omzundan dirseğine kadar bir dövme belirmişti, sağ omzunu daha iyi görebilmek için aynaya yaklaştı, dövmesi omzundan başlayan bir sarmaşık şeklindeydi, aralarında bir kaç gül varken, kafatasları da yer alıyordu ve oyuk olan gözlerinden kan damlıyor gibiydi. Aren lavaboya yaslanırken, gizlemeye çalıştığı şeylerin neden meydana çıktığına anlam veremiyordu, gözleri dalarken eskiyi düşündü.

200 yıl önce

O zamanlar iblisler dünyada kol geziyordu, herşeye saldırıp yok ederken, insan ve canavarların kanlarını tüketiyordu, her iblis yaptıklarını hesap vermek zorundaydı krala karşı, o zamanlar yeni kral olan Aren. çok gaddar ve acımasızdı, her şeyi yok eden ve acımadan çiğneyen bir kraldı. herkes tarafından korkulan ve saygı duyulan bir kral, omzundaki dövmesi o zamanlar yapılan bir şeydi, gücünün doruklarında ortaya çıkan bir şeydi, dövmesi kara büyüyle yapıldığı için onu daha çok kötücül yapıyor, gücünü artırıyor ve acımasızlaştırıyordu.  savaşları hep o başlatıyor ve o bitiriyordu, ta ki salak bir iblisin onun kuralını çiğneyip, kutsal olan şeylere saldırmasıyla işler değişmişti. kral buna çok öfkelenmişti, çünkü kral ne kadar gaddar da olsa, saygıya çok değer verirdi ve kuralları vardı, ama bir iblisi onu dinlememiş ve kuralını çiğneyip kutsal olanlara saldırmıştı. dengeyi bozmuştu, buna çok öfkelenen tek kral değildi, kutsal ırklarda çok öfkelenmişti. beş tane kutsal ırk vardı; elfler: sadık şövalyeler, büyücüler: emirleri gerçekleştirenler. Druidler: ormana hükmedip, canavarların saygı duydukları, zihin avcıları: zihinleri kullanıp hapsedenler ve liderleri: herşeyin reenkarnasyonu olan kutsal savaşçılardı, kimse kutsal savaşçıları görmemişti, kral bile kutsal savaşçı ırkını görmemiş sadece duymuştu. onlara saygısı vardı, onlar iblislere karışmıyor, iblislerde onlara karışmıyordu ama ince çizgi çiğnenmişti. elfler buna direkt tepkisini koyarken, diğer ırklar savaş için hazırlanıyordu, kral ise liderlerini karşısında görmek için bekliyordu ve beklediği olmuştu. simsiyah şatosu bir anda parıldamış ve kapısı açılmıştı, o kadar büyük bir ışık hüzmesi yayılmıştı ki, şatosunun yerlerinden yeşillikler çıkmaya başlamıştı. odasında bulunan iblisler çığlık atarken, kral gözlerini bile kırpmadan karşısına bakıyordu. karşısında orta yaşlarda bir adam duruyordu, kral ayağa kalkıp adamın yanına giderken, adam gülümseyerek Arene bakıyordu. Aren adama bakıp kimsin demişti, adam ise sakin bir şekilde bir savaşçı dediğinde, Aren kutsal olanlarından dediğinde, adam gülümsemiş ve siz nasıl görmek isterseniz demişti. Aren adama bakıp neden geldin dediğinde, adamın ne cevap vereceğini tartmaya çalışıyordu. adam düşünceli bir hal alırken çizgimiz çiğnendi demişti, Aren adama bakıp evet yapana cezası verildi dediğinde, adam Arene bakmış ve peki ya hasar demişti. Aren dik bir şekilde ne istiyorsunuz dediğinde, adam bir özür demişti. iblisler kahkaha atarken, Aren karşısında duran adama gülmeye başladı, neyden bahsediyorsun sen , kim özür dileyecek dediğinde. adam hala dik durup sizden bahsediyorum demişti. Aren kaşlarını çatarken, neden sadece özür dilememi istiyorsun dediğinde, adam çünkü bu sizin sorununuz, bir krala saygı duyulmayıp sözü dinlenmedi, sadece sonucu bize yansıdı, bizler sadece özür istiyoruz. sorumsuz olduğunuz için dediğinde, Aren buna o kadar çok öfkelenmişti ki, sarayın yerleri titreneye başlamıştı, iblisler kahkaha atarken, adama bakmış ve bu olmayacak demişti. adam düşünceli bir şekilde pekâlâ evlat, biz işleri zorla yaptırmayız demiş ve kapıya yönelmişti. Aren o kadar öfkeliydi ki, adam çıkar çıkmaz iblislere dönmüş ve hepsini emri altına alarak, ölümüne işkence etmişti. onların yüzünden gururu incinmişti, artık kendi halkı bile kraldan korkar olurken. Aren tüm iblislere sorunsuzca hükmediyordu, kral savaş beklerken, ona sadece bir kutu gelmişti. kral kutuyu açıp içindeki ne baktığında, şok olmuştu. o günden sonrada dövmesi yok olmuş ve iblisleri dünyadan sürgün etmişti...

Şimdi ki zaman

Aren silkelenerek zihnini boşaltmaya çalışırken, dövmesi yok olmuştu. eski haline dönmek istemiyordu, duygusuz, acımasız Arene, dönmek istemiyordu. şimdi yeni tattığı aşk duygusunu kaybetmek istemiyordu, Selene olan sevgisini unutmak istemiyordu. o hale gelemem diye kendisini teselli vermeye çalışırken, dikleşerek kendisine baktı. eski haline dönmüştü, sırlarla saklı, kendi kötücül gücünü saklayan Arene, dönmüştü. yavaşça odasına geçmiş, selenin yanına oturup elini tuttu. onu kaybet istemiyordu, daha yeni bulduğu bu duyguyu kaybetmek istemiyordu. bu sefer bunu kaybedemezdi, hem Selene söz vermemiş miydi ? hep onun yanında olacağına dair, bu sefer sözünü tutacaktı. neyin eski gücünü tetiklediğini düşünürken, geçtiği transı hatırladı. iblisler dünyaya geri gelmek istiyordu, bunu hissedebiliyordu. Buna engel olmalıydı, eğer gücü serbest kalırsa, eski görkemli haline dönerdi. etrafı kaosun sardığı, savaşların bol olduğu, kan gölü olan eski haline. bunu gerçekten istemiyordu.

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin