26.BÖLÜM

225 17 2
                                    

Kral Arenden

Sabah erken saatte uyanmıştım. uyumak için girdiğim yatakta,tüm gece seleni düşünmüştüm. Hayatımın aşkını bulmuşken, sürgün etmem tam bana göre bir şeydi. derin bir nefes alarak dikleştim. Hava yeni aydınlanıyor du , biraz karanlık olsa da ,ayağa kalkıp cama gittim. artık onu göremeyecektim. ah ben ne yapmıştım. ben bir kraldım onun gitmesini engelleyebilirdim. ama onu terk etmeye zorlamıştım. beraber seferlere çıkabilirdik, hızla banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. sinirlenmeye başlamıştım. su fayda etmeyince, duşa girdim. su kafamdan aşağı akarken, seleni düşünüyordum. karşımda çaresizlikle ağlamıştı, saçlarımı geriye atıp düşünmemeye çalıştım. ama olmuyordu, elim bileğime gidince sertçe yutkundum. bu bağı çözmeye çalışacaktı değil mi ? bunu çözse bile artık ruhlarımız bağlanmıştı. selenin gülümsemesi gözlerimin önüne gelirken, gözlerimi kapattım. çok canım yanıyordu, gözlerimin dolduğunu hissettiğimde, en son ne zaman ağladığımı düşündüm. sanırım doğduğumda ağlamıştım. şimdi ağlamamalıydım tekrar karşılaşacaktık bunu biliyordum ve o zaman onu bir daha asla bırakmayacaktım. ne olursa olsun, gözlerimi sık sıkı kapattım. ağlayamazdım, bu kız beni nasıl bu kadar etkilemişti böyle, ellerimi duvara yaslayıp düşünmeye başladım; sesi, gülüşü , kokusu. Ah kokusu lavantayla bergamot kokusu karışımı gibiydi, onun kokusunu duyunca, bütün sinirim geçiyor ve o kokunun bitmesini istemiyordum. bir koku ancak Selene bu kadar yakışabilirdi, onun için ailesinin sırrını çözmeliydim. hızla durulanıp odama geçtim. seçtiğim kıyafetleri giyip aynaya baktım. her zamanki gibi görünüyordum; endamlı, tehlikeli bir o kadar da duygusuz. Oysaki selenin yanında gülümsüyor ve onunla sohbet ediyordum. üstüme ceketimi giyerek dışarı çıktım. ekibim gelmiş masada oturuyordu, merdivenlerden onları izlemeye başladım. Benle beraber beş kişiydik, masanın sağ başında selin oturuyordu şifacıydı, yanında ise buket oturuyordu o ise büyücüydü, karşısında Serkan oturuyordu ne kadar ateşe hükmetse de genelde dövüşmeyi seçiyordu, cenk yani baş yardımcım, druidti ormanın koruyucusu olarak ona hükmediyordu. güçlü bir ekibim vardı, merdivenlerden inmeye başladığımda serkanla buketin ilişkisini ilerlediğini gördüm. Cenkle selinde ilişki yaşamaya başlamışlardı, benim ilişkim ise başlamadan bitmişti. sertçe masaya oturdum. hepsi bana korkuyla bakınca, onları aldırmadan kahvaltımı etmeye başladım. gözümün önünde iki çift vardı resmen, ah onları her gördüğümde aklıma Selen gelecekti, cenkin bana seslendiği ni duyunca ona döndüm. patron nereye gideceğiz dediğinde, düşünmeye başladım. selenin ailesi nerede kaza yapmıştı, ilk önce onu öğrenmeliydim. cenkin gözlerine bakarak selenin ailesinin nerede kaza yaptığını bul demiştim. cenk tamam demiş ve önüne dönmüştü. serkanın bir şey diyecek gibi olması ama diyememesi, dikkatimi çekerken. gözlerimi kısırak sorun ne demiştim. Serkan bana bakıp aslında patron merak ediyorum da selenin ailesi trafik kazasında ölmedi mi? neden öldüğü yeri araştırıyoruz demişti. gözlerimi kapatmış ve derin nefes alarak yanıt verdim. ailesinin üyelirinden biri elf, gözlerimi ona kenetleyerek devam ettim. yani ölümsüz ama ölmüş, babası ise en güçlü ırk soylarından biri, oda ölmüş, hemde basit bir trafik kazasında. bu yüzden cinayete olduğunu düşünüyorum. bu yüzden araştıracağım demiştim. başka sorusu olan demiş ve kızlara dönerek sorunuz varmı, demiştim. Selin bana bakıp, aslında
lordum öğrendiğime göre kraliçe Selen dün akşam vadiyi terk etmiş dediğinde, gözlerimi kaçırıp evet haberim var demiştim. boğazımda yumru oluşmaya başlamıştı, neden hep selenin konusu önüme çıkıyordu ki, ayağa kalkıp salona geçtim. kafamı dağıtmalıydım. şöminenin üstündeki televizyonu açıp, kanalları gezmeye başladım. insanların trafik kazları, kadın cinayetlerinin arttığını duyunca sinirlendim. bir adam nasıl olurda, sevdiği kadını öldürürdü, anlam veremiyordum. aklım çıkıyordu Selene zara gelecek diye, ama onlar rahatlıkla öldürüyordu. onları da avlamalıyım diye düşünüp, kafama not alırken. Salona cenk girdi, cenk bana bakıp patron ben çıkıyorum. başka isteğiniz var mı dediğinde, hayır istediğim bilgiyi bana bul yeter demiştim. cenk emredersiniz demiş ve çıkmıştı, arkasından selinde ona
eşlik etmek için çıkınca, televizyonu kapatıp kafamı kanepeye yasladım. Serkan yanıma gelip, patron biz antrenman sahasına gidiyoruz, haberin olsun dediğinde. ellerimle gitmesini işaret ettim, gidin kendinizi geliştirin demiş ve gözlerini daha sıkı kapatmıştım. serkanla buketin konuşmalarını duyup Serkana seslenerek , Faruğu buraya yollamasını söyledim. kapının kapanma sesiyle gözlerimi açtım. artık yalnızdım, her zamanki gibi. dikleşerek oturdum. kapının çalmasıyla ayağa kalkıp kapıyı açtım, karşımda Faruğu görünce içeri geçmesine izin vererek ona yol açtım. kapıyı kapatıp ayakta olan faruğa bakıp, selenlerin kaldığı dairenin anahtarını istedim. Faruk buna şaşırsa da, cebinden bir sürü anahtar çıkartıp. aralarından birini bana uzattı, ikinci kat en büyük oda onundu dediğinde. gülmüş ve anahtarı elime alıp ona kapıyı açmış ve çıkmasını beklemiştim. Faruk çıkınca dikleşerek ardından bende çıktım.karşıki binaya girip, ikinci kata çıkmış ve daireyi açarak içeri girmiştim. odaları gezip büyük odayı bulunca, içeri girdim. selenin kokusu burnuma gelince gözlerimi yumdum. o burda olmasa bile, kokusu buradaydı. karşıdaki çalışma masasına gidip kurcalamaya başladım. ama hiçbir şey yoktu, gardroba gidince onunda boş olduğunu gördüm. yokluğunu daha çok hissetmeye başlamıştım. yatağın yanındaki kapıyı açıp içeri girdim. banyo olduğunu görünce banyodan çıkıp yatağa uzandım. yastığı koklarken, hala kokusunun durduğunu fark ettim. Selen benim içimde bilmediğim bir yere dokunmuştu, ilk defa bir kıza bu kadar bağlanmıştım. güneşin yakıcı ışıkları yüzüme gelirken. uyandım, ne ara uyumuştum. selenin kokusunu derince içime çektim. burası çok huzurluydu, ama gitmem gerekiyordu. ayağa kalkmış ve odasına son kez bakıp çıktım. Binadan çıkıp villaya doğru ilerledim. anahtarla açıp içeri girerken, cenkin içerde olduğunu gördüm. cenk bana bakıp heryerde sizi aradım lordum, bulamayınca endişelendim dediğinde gülmüş ve buradayım cenk sakinleşebilirsin demiştim. salona geçip kendimi koltuğa bırakırken, cenke buldun mu demiştim. cenk kanepeye oturup evet patron yeşil şehrin bir kasabasında çıkarken kaza yaşanmış dediğinde, ona bakarak açık adres var mı demiştim. evet dediğinde yarın yola çıkarım demiştim. cenk sadece siz mi dediğinde, ona dönüp evet bu işi kendim halledicem demiştim. cenk ama lordum sizi yalnız bırakmak ne haddimize dediğinde, kaşlarımı çatıp bana karşı gelmek ne haddine demiştim. cenk pardon patron dediğinde, elimi saçımdan geçirip öne eğilerek ona baktım. bak cenk, Selen beni ilgilendiriyor, sizi değil. bu yüzden bu işi sadece kendim halledicem, sizde dinlenir tatil yaparsınız, ben yokken kırmızı şehire gidin. bir sorun çıkarsa bana haber verirsin, sadece sana güveniyorum. dediğimde cenk bana gülümseyerek bakmış ve merak etmeyin patron o iş bende demişti. gülümsemiş ve ayağa kalkıp öğle yemeği yesek iyi olacak demiştim. Cenk yanıma gelip bizimkiler restorana geçmişti, onların yanına gidelim dediğinde, hadi o zaman demiş ve villadan çıkarak restorana ilerledik.

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin