19.BÖLÜM

283 26 2
                                    

Selenden

Vücudum çok ağrıyordu yüzümde bir sıcaklık hissediyordum sahi bana ne olmuştu , ah evet savaşı ben kazandım. Artık kendimi kontrol edebiliyorum gülümseyecek ken yüzümün bunu yapma der gibi sızlamasıyla yüzümü buruşturdum, ne olmuştu da bu kadar yorulmuştum. gözlerimi zorla açarken, minunun gözlerinin mor olduğunu gördüm. nasıl diye düşünüyordum ki, minu elindeki kaseden bir şeyleri yüzüme sürüyordu, minuya seslenince minunun bakışları bana dönmüştü, bana gülümseyerek yeşil gözleri yerine gelirken. iyimisiniz kraliçem demişti dikleşerek iyiyim demiştim. minu kaseyi masaya bırakmış ve yanıma gelip oturmuştu. burası minunun odasıydı odası çok güzel kokuyordu, minuya bakıp göz rengin neden farklı demiştim. minu gülümseyerek özelliğimden kaynaklı, şifalı bitkilerle merhemler veya iksirler yaparken göz rengim değişiyor demişti. tekrar ayağa kalkmış ve masada bulunan bardağı bana uzatmıştı bunu içmelisin yorgunluğunu alır demiş ve devam ederek tadı güzel olsun diye çilek koydum demişti. gülümsemiş ve elinden alarak içmiştim. ağzıma gelen çilek tadıyla gülümsedim, gerçekten çok güzel bir tadı vardı. içeri nisan girince yanıma hızla gelmiş ve bana sarılmıştı. iyimisin diye sorduğunda, gülümseyerek iyiyim demiştim. nisan omzuma vururken beni korkuttun şapşal demişti. tepkisine gülerken içeri mert girmişti bana bakıp gülmüş ve sana demedim mi kötülere bir şey olmaz diye demişti. gözlerimi devirirken ben iyi bir kızım demiştim. mert daha çok gülmüş ve şakalaşıyorum zaten kaptan sakin ol demişti. ona gülerken nisan bana bakıp hayranlıkla, sahada çok iyiydin, bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum demişti. ona gülümserken, bende bilmiyordum demiştim. minu elimdeki bardağı işaret etmiş ve bitirmemiş sin demişti gülümsemiş ve bardağın içindeki iksiri bitirip minuya uzatmıştım. mert bana bakarak ağrıyan yerin var mı kaptan, demişti. gülümseyerek sadece yüzüm acıyor demiştim. minu yanıma tekrar gelmiş ve yüzüne yumruk yedin morarmasın ve şişmesin diye merhem sürdüm. yüzündeki çizik için ise akasya yaprağı ile pansuman ettim. merak etme çiziğin de izi kalmaz demişti. ona minnetle bakıp çok teşekkürler demiştim. minu gülümsemiş ve ne demek demişti vücudumu geçmiştim. çok güç kullandığımdan ruhumun da yorulduğunu hissediyordum. nisana bakıp tatlı tatlı gülümserken nisan ne istiyorsun demişti. gülmüş ve acıktım demiştim. nisan dediğime gülerken bunu diyeceğini bildiğimden, yemek yaptım. hadi geçelim de yiyelim demişti. mert yanaklarını şişirerek senin uyanmanı bekledik yemek yemek için demişti. gülerek, yavaşça doğrulup hadi yiyelim o zaman, yoksa Mert'in çenesi çekilmez dediğimde, nisan da gülmüş ve merti odadan dışarı çıkarmıştı. minu yanıma gelip kolumun altına girerek bana yardımcı oluyordu. ona gülümseyip teşekkür ederim minu demiştim. minu önemli değil derken devam ettim. sadece vücudum hasar almışa benzemiyor, demiştim. minu bana bakıp nasıl demişti. kullandığım güçler ruhumu çok yordu, üstümde ağır bir yük taşıyormuş gibi hissediyorum. dediğimde minu biranda bu kadar güç kullandın, yorulman normal, merak etme antrenmanlarla  vücudun alışır demişti. ona gülümserken masaya doğru ilerledik. mert nisana daha çok yemek koyması konusunda ısrar ederken, nisan karşı çıkıyordu. mert burun kıvırmış ve iyi demişti sinirle. masaya oturup yemek yemeğe başlamıştık. yemeklerimiz bitince minuyla nisan masayı toplamıştı, bende salona geçip Mert'in yanında ki koltuğa oturmuştum. kapı çalınca minu kapıyı açmış ve hoşgeldin Faruk dediğinde dikleşerek kapıya baktım. Faruk Mert'in yanına oturmuş ve bana bakarak seni iyi gördüm demişti. gülümseyerek evet iyiyim demiştim. kusura bakma seni güçlü görünce bende kendime yüklenip sana saldırdım yaralanmış sın demişti. ona bakıp önemli değil bende seni yaraladım, sen nasılsın demiştim. Faruk kafasını kaşımış ve evet baya yaralandım,  neyseki hortlakların vücut yapıları gereği hemen iyileştim, demişti. ona kusura bakma demiştim. gülerek kusura gerek yok demiş ve ardından uzun zaman sonra dövülmek iyi geldi demişti. dediğine gülümserken nisanla minu da aramıza katılmıştı, böylelikle gece yarısına kadar sohbet etmiştik.saat  gece yarısını geçince Faruk gitmişti, bizler de odalara dağılmıştık. Odama geçip yatağa uzanırken iyice bitkin düştüğümü fark ettim. iyi dinlenmeliydim kralın beni bulması an meselesiydi çünkü..

Yazardan

Kral gece karanlığında yola devam ederken turuncu şehiri geçmiş kırmıza şehire varmak üzereydi, o kadar heyecanlıydı ki ,selenle karşılaşmayı hep istiyordu, şimdi ise karşılaşmasına dakikalar kalmıştı. atını bu hazla daha hızlı sürdü. sabah gün ışıklarıyla kırmızı şehire varmıştı. onu gören bekçiler hemen kenara çekilmiş ve yol vermişti, kral ise sadece gülümsüyordu, artık varmıştı, onu bulacaktı ama ilk önce dinlenmeliyim diye geçirdi içinden. direkt şatoya gitmiş ve kendisine açılan kapıdan içeri girerek, odasına ilerledi odasına girer girmez soyunmuş ve banyoya gitmişti. sıcak su bedenini rahatlatırken durulanmış ve banyodan çıkmıştı, giyinerek yatağa geçti, seleni bulduğunda ona nasıl davranacağını düşünerek uykuya daldı. Selen ise sabahın ışıklarıyla uyanmış ve dünkü yorgunluğunu atmak için banyoya girmişti. banyoda ki işi bitince çıkmış ve giyinerek mutfağa doğru ilerledi. saatin kaç olduğunu bilmeyen Selen, saate bakınca daha yedi olduğunu gördü, ne kadar erken uyanmıştı. üstüne ceket giyip dışarı çıktı, sokaklarda ilerlerken bir pastaneye uğrayarak poğaça almış ve eve doğru ilerlemeye başlamıştı. sabah yürüyüşü iyi gelmişti ona, sokakta onu görenler saygıyla bakıp, reverans yapıyordu. Selen gördükleriyle mutluluğu daha çok artıyordu, artık saygı değer bir kraliçe olmuştu, herkes tarafından sevilen bir kraliçe. Selen sessizce eve girmiş ve çay demleyerek sofra kurmuştu, saate baktığında ona geldiğini gördü, bu kadar saattir yürüyormuydu? ekibi uyandırmak aklına gelince ilk önce nisan dan başladı, odasına girince nisanın üstü başı dağınık yattığını gördü, yatış şeklini gören Selen gülümserken nisanın yanına gitmiş ve elindeki su dolu bardağı yavaşça yanağından aşağı döktü. nisan irkilerek uyanırken Selen kahkaha atıyordu nisan ise sinirle homurdanırken Selen nisana kendi odasında banyo yapabileceğini söylemişti. nisan gülümsemiş ve tamam diyerek, yanına aldığı kıyafetlerinden bir kaç tane alıp selenin odasına geçti, şimdi sıra minu da diye düşünen Selen, minunun odasına gitti. minu masa başında uyuya kalmıştı, bunu gören Selen  burukça gülümsemiş ve onu suyla uyandırmaktan vazgeçmişti. minuyu tatlı dille uyandırırken minu esnemiş ve ayaklanıp kendisine kıyafet çıkarmaya başlamıştı. Selen odadan çıkınca sıra mertte diye düşündü , Mert'in odasına girince yatağında olmadığını gördü, nerde diye etrafa bakarken. arkasından Mert'in günaydın demesiyle Selen yerinden sıçradı, mert ise kahkaha atıyordu , Selen ona sinirle bakıp söylenirken. mert ise gülmeye devam ediyordu, Selen buna daha çok sinirlenmiş ve odasından çıkmıştı. mutfağa ilerleyip masaya oturdu, ardından minu masaya kurulurken, mert içeri gülerek gelmiş ve selenin tam karşısına oturmuştu, nisan kafasında havluyla gelmiş ve oda sofraya kurulmuştu. kral ise yeni uyanmış ve hızla giyinerek odasından çıkmıştı, kraliyet mutfağına girip kahvaltının hazır olup olmadığını sormuştu, hizmetli hazır olduğunu söylediğinde sofraya geçti, yanında cenk ve diğer ekip üyeleri oturunca kahvaltısını etti. kral cenke şehiri arama emrini verirken, kral ise  neden hala selenin sesini duymadığını düşünüyordu. cenk kahvaltısı bitince şatodan çıkmış ve aramaya başlamıştı. saatler ilerlerken, Selen daha çok antrenman yapmak için aşağı inmişti, mertle nisanda antrenman yapıyordu, minu ise odasında şifalı bitkilerle merhemler yapıp notlar alıyordu, Selen antrenman yaparken aklına kral geliyordu, onu bulması artık an meselesiydi. bu hem korkmasına hemde saklanmaktan kurtulacağı için mutlu olmasını sağlıyordu, ama yine de tedirgindi saat öğleni gösterirken. selenden haber alamayan kral öfkeden deliye dönmüştü. şatodan çıkıp şehire yeni girmekte olan elfin yanına gidip, kraliçenin nerde olduğunu sordu, elf bu soruyla affallarken yeni kraliçemizden mi bahsediyorsunuz dediğinde kral tıslar
Biçimde evet dedi. elf onu vadide gördüm efendim derken. kral elfi bırakıp sakinleşmeye çalışıyordu, resmen dalga geçilmişti onunla. demek ki gücümü biliyordun, diye geçirdi kral içinden, zekice bir hamleydi, ama artık bu senin için yolun sonu demiş ve gülümsemişti seni bu sefer kessin buldum demiş ve cenke haber vererek ekibiyle hızla vadiye doğru yol aldı

SAKLI KALANLAR (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin