5.Bölüm

5K 125 18
                                    


                                     Galiba özgürlük
                            Kaybedecek hiç bir şeyiyin
                                     Olmamasıdır...

"Ben bir şey yapmayacağım. Yaptığının bedelini kendin ödeteceksin kendine"

Bu ne demek oluyordu? Anlamayan gözlerle yüzüne bakmamla gözlerimiz tekrar kesişti. Gözleri Yine siyaha boyanmıştı. Karanlık bir kuyuyu andırıyordu. Kaslı kollarıyla dizinden destek alarak ayağa kalktı. Hiç vakit kaybetmeden birkaç adımda yanıma gelip kolumu kavradı.
Ben daha ne olduğunu bile anlamadan beni sürükleyerek avludan çıkardı.  Bırakması için çırpınıyordum. Annemlere bağırıyordum. Ne annemler beni duymuştu nede bu cani adam kolumu bırakmıştı.

Arabanın önüne geldiğimizde beni ön koltuğa fırlatıp kapıyı da yüzüme çarptı. Ben acıyan kolumla cebelleşirken oda diğer taraftan kendi koltuğuna geçip gaza köklediği anda tekerlekler çığlık attı ve araba hızla ilerlemeye başladı. Gaza tekrar yüklendiğinde arba dahada hızlanmıştı.

Her zaman arabanın süratli kullanılmasından korkardım. Şimdide korkuyordum ama korktuğumu belli etmemeye çalıştım. Ağzımı açıp nereye gideceğimizi ve ardındanda beni indirmesini söyleyeceğimde sert sesiyle uyardı
"Tek kelime etme"
Korkarak nereye gittiğimizi anlamak için camdan ilerlediğimiz yola bakmaya başladım.

...
Yaklaşık bir saattir yoldaydık. İkimizde bu süre zarfında hiç konuşmadık. Onun deyimiyle tek kelime etmemiştik.  Geldiğimiz yola baktığımda ağaçlardan başka hiç bir şey bulunmuyordu etrafta. nerede olduğumuzu gösteren tek bir iz dahi yoktu. Beni burada, ormanlık yerde bırakıpmı gidecekti yoksa? Okadarınıda yapmazdı.
Araba taşlı bir yola girerek hafifçe sarsıldı ve durdu. Araba durduğunda yaslandığım koltukta dikleşerek geldiğimiz yere baktım. Bağ eviydi.

"Ne yapacaksın bana?"
Tedirgince yüzüne baktığımda dudağında sinsi bir gülüş peydah oldu. Yüzüme bakmıyordu. Sadece ruhsuz bakışlarla karşımızdaki bağ evini izliyordu.
"Söylemiştim, ben bir şey yapmayacağım"

Telefonunun çalmasıyla irkilmiştim. Çalan telefonunu kulağına götürdüğünde  merakıma yenik düşerek konuşmasını dinlemeye çalıştım. Karşı tarafı dinliyordu. O dinliyordu ben dinlemeye çalışıyordum.
"Tamam kapat"
Ne kadarda kibar...

"İn arabadan"
Sert sesi kulağıma iliştiğinde ne yapacağımı şaşırmıştım. Arabadan inip kapağı sertçe kapattı. Ben ise hala arabadan inememiştim. Beni neyin beklediğini bilmediğim için dışarı çıkmaya cesaret edemiyordum.
Geriye yatırdığı siyah saçlarından bir kaç tutam alnına düşmüştü. Eliyle saçlarını geriye atarak bana baktı. Çıkmadığımı görünce çenesi kasılmıştı. Sinirle benim tarafıma gelip kapımı açtı. Dirseğini arabanın kapağına yaslayıp bana doğru hafif eğildi.

"Aslende bu kadar gerizekalımısın"
Onunkadar korkunç olmasada bende kaşlarımı çatıp sinirle soludum.
"Düzgün konuş benimle"
Suratıma ciddimisin dergibi baktı
"Nereye geldiğine ne yaşayacağına takılmadında sana gerizekalı demememi takıldın?"
"Madem gerizekalıyım niye peşimde bok var gibi  dolanıp duruyorsun o zaman"
Benimde ağzımı bozmuştu bu adam.

Sinirlenmişti kolumdan serçe kavrayarak beni dışarı çıkartıp kolumu sıktı. Bu canımı fazla acıtmıştı. Beni mümkünmüş gibi daha çok kendine çektiğinde debelenmeye başladım. Kaşlarını çatmış beni süzüyordu. Ellerim onu itmek için göğsüne yapıştığında. Kollarıyla belimi kavrayarak tekrar çekti kendine. Bu hareketiyle ayaklarım yerden temasını kesmiş burnum dudaklarına çarptı.

Gözlerim şokla onun gözlerini buldu. Oda beklemiyordu böyle bir şeyi. Ama bu seferki bakışları her zamankindeden farklıydı. Başka bakıyordu

Ağa KarısıWhere stories live. Discover now