8.Bölüm

4.3K 98 39
                                    


                                "Biz bu acıları kimden
                                 Ödünç aldıkta
                                 Geri vermeyi unuttuk"

Karayel bile esmeyi bıraktı. Yerine samyeli rüzgarları kaldı. Dallar Birşaha uyum sağlayıp, bu cinayeti örtbas etmek için sükuneti tercih edip kıpırdanmayı kesti. Herkes onun ahengine uyum sağladı. Etraf okadar sessizdiki. Duyduğum tek ses beynimdeki gürültülerdi.

Gürültüler arasından bir fısıltı.
Ben bu ahenge uyum sağlamışmıydım?
İşte orası koca bir muamma.
Bir cinayete göz yuma bilecekmiydim?
Gittikçe dibe batıyordum. Bu adamla her yanyana geldiğimizde benden birşeyler eksiliyordu. Hep benden birşeylerimi çalıyordu. Yada ben kendi ellerimle veriyordum.

Şimdi istediği ise belliydi.
Görmedim duymadım bilmiyorum...

Yaşadığım şeyleri kaldıracak mecalim kalmamıştı artık. Ben o romanlardaki güçlü ve akıllı kız değildim. Yada herkesin bakmaya kıyamadığı, pamuklara sardığı sarayların prensesi değildim. Yada birşeyleri uğruna feda edecekkadar efsunkar güzelliğe sahip değildim. Yada beni bütün kötülüklerden kurtaracak bir prensim yoktu.

Ben çifçi mehmetin kızıydım. Kışın pencerenin önünde sıcacık evinde karın yağışını izleyen değil... Isınmak için odun toplayıp, ayakları çamur olan çiftçinin kızı Asmindim. Gülleri koklayan değil... Güllerin altındaki toprağı sulayan çiftçinin kızı Asmindim.

Misal bende masallardaki kız olsam. Kibritçi kız olurdum. Kimsesiz çaresiz  savunmasız. Umutları her bir kibritin yanmasından sonra sönen. İçindeki fırtınadan kimsenin haberinin olmadığı kibritçi kız olurdum. En basitinden Yanımdaki adam içimdeki fırtınayı duyabiliyormuydu. Hissedebiliyormuydu. Hayır.

"Burda olanlar burada kalacak"

Nasıl içi cız etmeden kurabilyordu kelimeleri. Elleri bir erkeğe göre kusursuzdu. Tırnakları düzenli kesilmiş, uzun parmakları, pürüssüz bir deriye sahipti. Ama o kusursuz elleriyle birçok kişiyi öldürdüğü âşikardı.

"Şimdi inebilirsin"

Asla bir ölünün yanında tek başıma kalamazdım. Adamın ölümüne şahit olmam beni korkusuz yapmıyordu tam aksine daha korkak yapıyordu.

"Ben inemem. Korkarım"
Bıkkınca nefesini bıraktı.

"Peki bu benim ne kadar umrumda"

"Lütfen burdan uzaklaşınca hemen ineceğim zaten"
Gözlerim tekrar dolmaya başlamıştı.

"Hayır. Birde özel şoförüngibi seni istediğin yerde indirip bindireceğimimi sanıyorsun"
Bu adamdan merhamet dilenmekle hata etmiştim. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda. Ölümcül bakışları üzerimdeydi. Başıyla arabanın kapağını işaret etti. İnmemi bekliyordu.

Beni burada bırakacağını anladığımda onun kuruyan kanlarının bulaştığı elimle arabanın kapağını açtım. Titreyerek yavaşça arabadan çıkmamla kapıyı kapattım.

Yerdeki cansız bedeni görmemle ellerim titredi. İnce parmaklarım birbirine çarpıyor.  
Ters yönümde esen rüzgar dağınık saçlarımı yüzüme getiriyordu. Ama ben çekme tenezzününde bile bulunmamıştım.

Göz yaşlarım ilk defa akmıyor. Yere çekiliyormuş gibiydim. Midemde kasılmalar başlamıştı. Dayanamayarak Kendimi yere bıraktım.

Arabanın sertçe açılıp kapanma sesi geldi kulağıma. Yada ben öyle sanıyordum. İçimdeki kasılmaları durduramayarak öğürmeye başladım. Midemde hiç bir şey yoktu. Ama karşımdaki adamın alnından akan kan midemi bulandırmaya yetmişti.

Ağa KarısıWhere stories live. Discover now