9.Bölüm

4.5K 127 134
                                    

               Biz, bizim olmayan şeyleri
                                    Çok sahipleniyoruz.

YASAKLAR...
insana her zaman çekici gelir.
İnsanlıgın hikayeside bu değilmiydi.
Cennet diyarında hiç bir kötülüğün, günahın olmadığı yerde şeytanın sinsi fısıltılarına kanıp yasak meyvenin yenmesi ile ilk günah işlenmiş oldu. O günden sonra bütün yasaklar insanlara cezbedici geldi.

Yasaklar hep cezbediciydi.  Yanacağını bile bile insanı gaflete düşürüp elini o atese dokundurup yakardı.

O ateşe bir kere dokunduğun zaman devamı geliyordu. O günah bir kere sindimi üstüne ucu bucağı belli olamhan rüzgarda savruluyordun. Yavaş yavaş iliklerine kadar tükeniyordun.

Bende yasak olan günaha bulaşmıştım. Hapsolmuştum o günahın içinde. Çıkıp haykırarak dayanamıyorum. Tükeniyorum
günden güne demek istiyorum ama ben içime haykırıyor içime kanıyordum.

Bahçedeki soğuk hava bile üşütmüyordu beni. Koltukta öylece oturmuş derin düşüncelere dalmıştım. Beni o gün öptükten sonra seni azad ediyorum deyip çıkıp gitmişti. Şimdide babamın tutsağındaydım. Evden dışarıya çıkmamı yasaklamıştı.

Nihayet bugün eniştemin kız kardeşinin kına gecesine gidecektik. Gitmezsem ayıp olurdu. Evleneceği adam zührelerinde akrabasıydı. Onunla konuşup sorunumuzu halletmek istiyordum. Abisi açık açık kendileri gibi zengin kişilerle arkadaşlık kurmasını istemişti ama Zühre öyle biri değildi.

Ablam çok zengin olasada varlıklı biri ile babamın zoruyla evlenmişti. Benide en kısa sürede evlenip evden def edeceğini açık bir şekilde belli etti zaten. Annem hazırlandıktan sonra evden kına gecesi için çıkmıştık. Ben hazırlanmamıştım bile. Üzerimde siyah günlük bir elbise vardı.

Annemle birlikte ablamın yanında yerimizi alıp oturduk. Zührede gelmişti. Beni gördüğü halde yüzünü ekşiterek konuşmadı. Yanında üç kişi vardı. Biri teyzesinin kızı berfindi. Birşaha aşık olduğu hareketlerinden gayet rahat anlaşılıyordu.

Zühre onu bu yüzden sevmezdi ama şimdi onunla gülerek samimi bir şekilde sohbet ediyordu. Yanındaki kızlarda yine onların tiplerinden varlıklı ailenin kızlarıydı. Eminim onlarda abisi için Zühreye yanaşıyorlardı.

Akşamın ilerleyen saatlerinde Zührenin gideceğini fark etmemle annemler lafa dalmışken arkasından yetiştim.

"Zühre"
Diye seslendim arkasından
Gözlerindeki o soğuk ifade içimi acıtmıştı. Zühre bana hiç öyle bakmazdı.
"Ne oldu?"

"Bir dakika gelirmisin"
Yanındaki arkadaşlarından 'onun benden başka arkadaşı yoktu' müsade isteyip yanıma geldi.
Ne var dercesine baktı yüzüme
"Zühre biz seninle çocukluk arkadaşıyız. Beni dinlemeden arkadaşlığımızı bu şekilde sonlandıracakmısın"

"Arkadaş ha ne arkadaş ama. Abime göz koymuş. Para göz bir arkadaş"
Gözlerim dolmuştu.
Boğazıma bir yumru oturdu. Bu burukluk benden hiç gitmeyecekmiydi?

Beni yanlış anlamıştı. Hiç bir şey. Diyemedim. Ne denirdiki. Bilemiyordum. 
"Noldu sustun çünkü haklıyım değilmi. Ama boş hayallere kapılma. Abim asla sana bakmaz"
"Benim öyle bir niyetim yok inan bana"
"Artık yalanlarına inanan Zühre yok karşında. Bundan sonra karşıma çıkma anladınmı. Kendi denginde yalanlarına inanan birini bul"

Ben hep böyleydim hiç kimseye kırgınlığımı belli etmez. Benden özür dilendiği zaman Önemli değil diye cevap verir, kimsenin kusurlarını görmezdim. Ama bende ise tam aksi oluyordu.

Ağa KarısıWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu