7.Bölüm

4.7K 112 13
                                    

                                Düştüğün karanlığa
                                    Alıştıkça, ışığı
                           Beklemekten vazgeçiyorsun

Zaman sessizce ilerledi. Ve kader usulca biz savrulurken, fısıldadı.

Yine kaybettin

Sonbahar aylarında olduğumuzdan dolayı
Hafif uğultulu rüzgarla birlikte yere süzüle süzüle düşüyordu sarı yapraklar. Etraftaki tek ses rüzgarın uğultusuydu. Nasıl bir açıklama yapacaktım? ne diyecektim? Hiç bir fikrim yoktu.
Hoş ne diyecektim bana kim inanırdı. İnansalar bile bende hatalı değilmiydim?

Sessizliği Birşahın sert ve tok sesi bozdu
"Gidiyoruz zühre"
Telefonumu elinden alıp yere savurmasıyla telefonum tuzla buz olup parçalara ayrıldı.
Ben o telefonu aylarca para biriktirerek almıştım. Şu an hiçte kullanılabilir gibi durmuyordu.
"Hiç kimse tek kelime etmeyecek"
Gözlerim zühreye kaydı onunda gözleri bendeydi benden tiksinir gibi bakıyordu. Bu bakışı içimi sızlatmıştı.

Zührenin kolundan tutarak sert emin adımlarıyla yürümeye başladı. Tam kapıdan çıkacağında, babam önüne geçip.
"Bu ne demektir ağam? Asminle ne alakanız vardır"
Vardır derken dişlerini sıkarak bana bakmıştı.
Birşah ve zührenin sırtını görebiliyordum sadece. Birşah başını iki tarafa sallayarak işaret parmağıyla babamın omzundan itekledi.
"Bana bak mehmet efendi. Gördüklerinle siktir boktan manalar çıkarma. Benim senin kızınla işim olmaz"
Zühreye dönerek
"Sende bu adamın kızıyla birdaha görüşmeyeceksin. Git kendi denginde arkadaşlar bul.

Babamın yüzündeki öfkeyi görebiliyordum. Ama korkusuna hiç bir şey söyleyememişti. Babama omuz atıp zühreyide peşinden sürükleyip kapıdan  çıkıp gözden kayboldu. Babam kapının önünde elleri yumruk olmuş bir şekilde dikilip donup kalmıştı. Kendine gelip sinirle bana doğru adımlamaya başladı. Korkudan korkudan kafamı yere eğip elbisemi sıkıyordum. Görüş açıma babamın ayakkabıları girmişti.

Avluda tenimden gelen tok bir ses yankılanmasıyla kendimi savrularak yerde bulmuştum. Babam bana ilk defa tokat atmıştı. Bana ilk defa vurmuştu.  Yanağımdaki ve kalbimdeki sızıyla gözümden yaşlar firar etmeye başladı. Önüme dökülen saçlarımdan sadece ellerime batan küçük taşları görebiliyordum.

"Ahlaksız. Kos koca birşah ağaya rezil ettin bizi. Küçük düştük karşısında. Ne halt yedin çabuk söyle.

Önce Birşahın sonrada babamın sözlerinden sonra kalbimin en sonunda durmasından korktum. Artık bunları kaldırabilecek gücü kendimde bulmam imkansızlaşıyordu. Yerde öylece ellerimden destek alırmışçasına akibetimi bekliyordum. Babam kolumdan tutup kaldıracağında. Annem babamı tutarak engel oldu.

"Yapma! Kıyma kızıma"
"Hep senin yüzünden oldu yok okula gitsin yok arkadaşına gitsin. Al sonunda ne oldu"
Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip kafamı babama kaldırdım.
"Baba"
"Sus konuşma. Bundan sonra bu avludan dışarıya çıkayım dersen bacaklarını kırarım. Yarın okuldanda kaydını aldıracağım duydunmu beni"
Babamın ayaklarına kapanıp bir umut yalvarmayı denedim.
"Baba neolur okuldan alma beni yalvarırım"
Ayaklarını silkeleyip kollarımdan kurtardı kendini.
"Götür şunu gözümün önünden. Yoksa elimden bir kaza çıkacak.
Annem kolumdan tutarak beni odama götürdü. Yatağıma uzanıp hıçkırarak ağlamaya başladım.
Annemde baş ucuma oturup. Bir taraftan saçlarımı okşayıp bir taraftan oda ağlıyordu.
"Üzülme kızım babanın siniri bir geçsin hele ondan sonra bakarız hal çaresine"
"Annem beni yanlız bırak. Yanlız kalmak istiyorum"
"Tamam kızım"
Deyip odadan çıktı. Gözlerim daha fazla dayanamayarak kendini karanlığa teslim etti.

Ağa KarısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin