25.Bölüm

425 74 53
                                    

Şu jojuğun kadar cildim olsa yeter bana sjsjsjsjsj

Gözlerim yavaş yavaş açılırken ellerimi hissedemiyordum. Ayaklarım ve ellerim öyle sıkı bağlanmıştı ki kıpırdayamıyordum bile

Yavaş yavaş kendime gelirken fazla tozdan dolayı hapşurmuş ve burnumun kaşınmasını sağlamıştım.

Depo gibi bir yerdeydik sanırım etraf bomboştu hiç birşey yoktu

Sadece ben ve bağlandığım mavi direk

Gıcırdayan kapı kulaklarımı acı bir şekilde tırmalarken içeri hyung ile tanımadığım biri girdi.

Kaslı görünen adam hyungu bir çöpmüşçesine benim yanıma attıktan sonra bana bakarak gülmüş ve buradan çıkmıştı.

Elleri bağlı olmayan hyung yanıma gelerek birşeyler zırvaladıktan sonra beni çözmüş şu an ise karşılıklı oturuyorduk.

"Hyung sana birşey yapmadılar dimi?"

"Hayır.Evlat beni iyi dinle şimdi buraya tam 2 günde geldik. İlaçlara karşı bağışıklığım olduğu için beni bayıltamadılar."

Buradan kaçabilme ihtimalimiz biraz daha arttıkça gülümsedim. Hyung olmasaydı ben burada çürüyüp giderdim. Ya da bu adamların elinden cesedim çıkardı

Boğazını temizledikten sonra bana bakarak cümlesine devam etti.

"Bayıltamadıkları için bir kaç şey duydum,aralarında konuşurlarken. Amaçları bizi öldürmek değilmiş sadece nunanın daha icat edilmeden önce ki taslakları görmüşler, Taedong'un öldüğünü bilmiyorlar ve hala gereksiz yere babanı arıyorlar."

Güldüm. Bu kadar saçma bir sebepten dolayı kaçırılmıştık. Babamdan belki rica etselerdi babam gerekli cevabı verirdi veyahut belki de istediklerini yapardı. Hemen böyle kötü yola başvurarak zorla istediğini yaptırmak pekte mantıklı bir iş değil açıkçası

"Arabadayken yoldaki sesleri duydum. Önce tren sesi ve ardından çiftlik yoluna girdik. Sonra farklı bir ses duyamadım. Bunların baskın olduğu bir yer yada şehir biliyor musun?"

Kesinlikle buradan kurtulamayacaktık, kaçsak bile hemen bu ıssız yerde bizi bulurlardı

"Hyung trenler genellikle Seoul'un çıkışından başlar şehrin ortasına kadar gider. Çıkışından sonra tarım yerleri vardır. Çiftçiler için,bizim buradan kaçmamız imkansız hyung"

Elimiz kolumuz bağlı bir şekilde öyle ölümümüzü bekliyorduk. Ölecektik işte kimsede bizi bulamayacaktı ve cesedimiz buralarda bir yerde çürüyecekti

Çelik kapı yine gıcırdayan bir sesle açılırken yine o tanımadığım adam içeri girdi.

"Hadi yine iyisiniz patron sizi bırakıyor."

Yine adlandıramadığım bir gülüşle ikimizide kolundan tutup çekiştirmeye başladı.

Gerçekten bizi bırakacaklar mı?

Bu kadar zahmete girip kaçırdıktan sonra

Uzun bir koridordan geçtikten sonra tekrar çelik bir kapıdan içeri girdik. Bu sefer daha küçük bir odaya getirmişti bizi

Hani bizi bırakıyorlardı?

Bizi yere fırlatmasıyla vücudum anında yere yapışmıştı.

Adam tekrar histerik bir gülüş attıktan sonra kapıyı üzerimize kilitlemişti. Güvenmek hataydı zaten kim kaçırdıktan sonra serbest bırakırdı ki?

Derin bir iç çektikten sonra duvara yaslandım. Ümidimi artık kesin olarak kesmiştim kendimden, burada ölecektik

Gözlerimi kapatarak kafamı geri yaslandım. Susamış boğazım ve kuru dudaklarım ise bana hiç yardımcı olmuyordu.

Biraz dinlenmek adına uyuyacakken bacağımda tekme hissettim. Biri bana vuruyordu!

Kendimi korumak için kafamı ellerimin arasına alarak dizlerim ve karnımı kendime doğru yaklaştırdım.

Bana vuranı görseydim belki karşılık verebilirdim ama o kadar sert vuruyordu ki vurduğu tarafımı hissedemez hale gelmiştim artık

"Gördün mü Min Yoongi sen bile buradan çıkacak gücü kendinde bulamıyorsun. Aynı babana benziyorsun. Onun gibi alçak, düzenbaz ve zeki"

Sesinden tanıdığım hyung karnıma da tekme atarken ağzımdan metaliksi bir tat gelmeye başlamıştı

Sanırım gerçekten ölüyordum

Istediğim gibi bir bölüm olmasada yayınladım işte

Neys bu arada final bölümü ve ondan önceki bölümler aklımda parça parça oluşuyor. Sanırım final 30 ya da 40 olabilir belkide daha az şu an net olarak tam bir rakam veremem o konuda

Bir sonraki bölümde görüşürük hepinizi öpüyorum aşkuşlarım💜

I'm Robot✔Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora