2.3

865 107 101
                                    

Gözlerim yorgunlukla etrafta gezindi. Kaç gündür uyuyamıyordum. Sürekli aynı rüyayı görüp duruyordum. Şu son zamanlarda herşey daha çekilmez bir hal almıştı.

"Taehyung, kahvaltın geldi."

Matematik hocamız elindeki tepsiyle yanıma gelip yatağımın yanında duran sandalyeye oturdu.

"Teşekkür ederim."

Kısık çıkan sesimle mırıldandığımda matematik hocamız gülümsedi.

"Yanımda olmanıza gerek yoktu Bay Jung."

Bay Jung gülümseyip kafasını iki yana salladı.

"Sen değer verdiğim bir öğrencimsin Taehyung, tabiki yanında olacağım."

Daha fazla birşey dememe izin vermeden elinde duran tepsiyi önüme koydu.

"Biraz sıcak çorba iç, sana iyi gelir."

Kafamı salladım ve uzattığı çorbadan bir kaşık aldım. Tadı gerçekten güzeldi.

Çorbadan bir kaşık daha alacakken Bay Jung ayağa kalktı.

"Bugün bir öğrencim buraya gelecek Taehyung. Seni merak etmiş. Onu karşılamaya gidiyorum."

Yavaşça kafamı salladım. Kafam kim olduğunu düşünemeyecek kadar doluydu.

Bay Jung elini omzuma koyup omzumu hafifçe sıktı.

"Birşeye ihtiyacın olursa yandaki düğmeye bas, hemşireler hemen gelir. Bende birkaç dakikaya geleceğim zaten."

Tekrar kafamı salladığımda Bay Jung gülümseyerek yanımdan ayrıldı.

Derin bir nefes alıp önümde duran tabaktaki çorbadan bir kaşık daha aldım. Hastanenin çorbası her zamanki gibi tuzsuzdu ama ben yine de seviyordum.

Çorbadan bir kaşık daha alacakken birden kulağımı çınlatan çığlıklarla elimdeki kaşık yere düştü ve ellerimi hızla kulaklarıma kapattım. Bıkmıştım artık bu çığlıktan. Asla kesilmeyecekti.

"YETER ARTIK! BIKTIM SENDEN! NEDEN BENİ RAHAT BIRAKMIYORSUN?! GEBER ARTIK!"

Kontrolümü kaybedip sinirle kucağımda duran tepsiyi fırlattım. Çıkan gürültüyle başımın ağrısı daha da artmıştı.

Hızla ayağa kalkıp camı açtım. Camın üzerine çıkıp oturdum ve ayaklarımı aşağı sarkıttım.

"BUNU MU İSTİYORSUN?! ARTIK SUSACAK MISIN?!"

Gözlerimi kapayıp ellerimi iki yana açtığım sırada kapı gürültüyle açılmıştı. Dönüp bakma zahmetine girmemiştim. Kimin geldiği umrumda değildi.

"Taehyung!"

Bay Jung bağırıp koşarak yanıma geldi ve arkadan kollarını belime sardı.

"Bırakın beni, lütfen bırakın. Yoruldum artık. Daha fazla dayanamayacağım."

Ellerimle belime bağlı olan Bay Jung'un ellerini çözmeye çalışıyordum fakat Bay Jung'un elleri bir türlü çözülmüyordu.

"Bay Jung lütf-"

"Taehyung!"

Başka bir bağrış sözümü kestiğinde Bay Jung'un ellerini çözmeye çalışan ellerim duraksadı. Kulağımdaki çınlama azaldığında bedenimi hafif çevirip kapıda sinirle bana bakan bedene şaşkınca baktım.

"J-Jimin?"

Bay Jung şaşkınlığımdan yararlanıp beni belimden tutarak camdan indirdi. Gözlerim Jimin'in sinirli gözlerinden ayrılmazken Jimin birkaç adımda yanıma geldi ve çok şaşıracağım birşey yaptı.

Jimin bana tokat attı. Odada tokatın sesi yankılanırken kafam yana döndü. Yutkunup dolan gözlerimle elimi yanağıma koydum.

"Ne yaptığını sanıyorsun?! Aptal mısın?! Nasıl canına kıya-"

Daha fazla devam edemeden ağzımdan kaçan hıçkırıkla sözü bölündü. Hıçkırıklarım durmadan devam ederken gözlerimden de yaşlar süzülüyordu.

"T-taehyung b-ben öyle yapmak istemedim."

Bedenimi yavaşça yere bıraktığımda Jimin'de hızla yere çöküp ellerini kollarıma koydu.

"Ü-üzgünüm, seni üzmek istemedim."

Kafamı hızla iki yana salladım.

"Teşekkür ederim Jimin."

Jimin daha da şaşırarak bana bakarken derin nefesler alıp kendimi sakinleştirmeye çalıştım.

"Beni saçma birşey yapma düşüncesinden kurtardığın için."

Jimin'in de gözleri dolarken ellerini yanaklarıma koydu ve az önce tokat attığı yeri baş parmağıyla okşadı.

"Sana vurmamam gerekirdi, üzgünüm."

Kafamı hızla iki yana salladığımda Bay Jung araya girdi.

"Jimin sen Taehyung'un yanında kal ben hemşire çağırıp geliyorum."

Jimin başıyla Bay Jung'u onayladığında Bay Jung hızla odadan ayrıldı.

"Neden buraya geldin Jimin? Burada olduğumu nereden biliyordun?"

Jimin ellerini yanaklarımdan çekip bacaklarının üzerine koydu.

"Bir arkadaşım söyledi. Ayrıca hani vaz geçmeyecektin Zeta? Söz vermiştin."

Söylediği şeyle gözlerim kocaman açıldı.

"S-sen nasıl-"

"Herşey ortadaydı. Sadece görmem biraz zaman aldı."

Kafamı salladım.

"Ben, kontrolümü kaybettim. Sesler susmuyordu."

Jimin kafasını hızla iki yana salladı.

"Bu kendini öldürmene neden olmamalı Taehyung. Güzel sesleri duyarak kötü seslerden kurtulman gerekirdi."

Gözlerim bir süre gözlerine baktıktan sonra gözlerimi yere çevirdim.

"Ne zamana kadar? Seni sonsuza kadar yanımda tutamazdım."

Jimin inatla bana bakarken ben yere bakıyordum.

"İyileşene kadar Taehyung. İyileşince zaten bana ihtiyacın kalmayacak."

Kafamı iki yana salladım.

"İyileşemem ben Jimin. Bu ben ölene kadar devam edecek."

Jimin elini çeneme koyup başımı kaldırdı.

"İyileşeceksin Taehyung. Bunu beraber atlatacağız."

Jimin gözlerimin içine umutla bakarken ona nasıl itiraz edebilirdim? Gözlerimi gözlerinden ayırmadan bende ona bakarken Jimin'in gözlerinin dudaklarıma kaymasıyla kaşlarım çatıldı.

Kapı aniden açıldığında Jimin çenemdeki elini çekip hızla benden uzaklaştı.

"Taehyung, yatağına geç bebeğim lütfen."

Bu bana bakan yaşlı hemşireydi. Bana sürekli böyle hitap ederdi. Bana, beni kendi çocuklarına benzettiğini söylüyordu.

"Pekala."

Mırıldanıp Jimin'in yanından kalktım ve yatağa uzandım. Hemşire yanıma geldi ve iğneyi ayarladı.

"Rüya görmeyeceğim değil mi?"

Bunu her seferinde soruyordum. Emin olmam gerekiyor.

"Hayır tatlım, görmeyeceksin."

Kafamı salladığımda iğneyi vurdu. Gözlerim huzurla yavaşça kapanırken gözlerim son kez Jimin'e çevrildi. Üzgün yüzüyle beni izliyordu. Gerisi karanlık.

Bölüm sonu~~
Vote verip yorum yapmayı unutmayın ^^

Dead To Loser ➳ Vmin TextingTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang