2.4

805 92 46
                                    

Sabah gözlerimi araladığımda odada yalnız olduğumu fark ettim. Zaten benim gibi birinin yanında kim kalmak isterdi ki?

Yanda duran masada kahvaltım duruyodu. Günlerdir uyuyamamanın yorgunluğunu bir günde öğlene kadar uyuyarak geçirmiş olmalıydım.

Yattığım yerde hafifçe doğrulduğumda başımın ağrısıyla yüzümü buruşturdum. Hep böyle oluyordu. Her sabaha gözlerimi huzurla değil ağrılarla açıyordum.

Yanda duran tepsiye uzanıp aldım ve kucağıma koydum. Yine çorba yapmışlardı. Bu konuda bir şikayetim yoktu. Başka bir yemek bilmediğimden canım başka birşey çekmiyordu.

Çorbadan yavaş yavaş içerken etrafıma bakındım. Dünkü karmaşayı temizlemiş olmalılardı. Onlara zahmet verdiğim için üzgündüm ama benim elimde olan birşey yoktu.

Çorbam bittiğinde tepsiyi yandaki masaya bıraktım. Gözlerimi karşıda duran televizyona çevirdim. Canım çizgifilm izlemek istiyordu.

Yatağımdan kalkıp televizyona ilerledim ve önündeki masadan kumandayı aldım ve yatağıma oturdum.

Kanallarda sadece çizgifilmler vardı. Diğer şeyler bize kötü örnek olur diye kaldırılmıştı. Bundan şikayetim yoktu. Çizgifilmleri seviyordum.

En sevdiğim çizgifilm olan Kika ve Bob'u açtım. Bu çizgifilm hem eğlenceli hem de öğreticiydi. (Biz bunu ilk okulda öğle aralarında yemek için eve geldiğimizde yemeğimizi yerken abimle izliyorduk. Özledim o günleri :'))

Kika ve Bob bitene kadar gözümü televizyondan ayırmadım. Kika ve Bob bittiğinde gözlerimi odamda gezdirdim tekrar. Günüm her zamanki gibi sıkıcıydı ama ben buna alışmıştım. Sonuçta 10 yıldır burada yaşıyordum.

Ellerimle oynamaya başladım. Annem bana küçükken bir oyun öğretmişti. Renkler dünyası diye. Çok güzel bir oyundu. Renkleri seviyordum ama tek sahip olduğum renk siyahtı. Ben karanlıkta yaşamaya mahkumdum.

Kapı çaldığında gözlerimi kapıya çevirdim. Hemşire kapıyı yavaşça açıp gözlerini bana dikti.

"Nasılsın bakalım benim minik bebeğim."

Hemşirenin bana böyle seslenmesi hoşuma gidiyordu. Annem gibi hissettiriyordu. Annem sanki yanımdaydı.

"İyiyim. Sesler bir süredir yok."

Hemşire kafasını sallayıp yanıma geldi.

"Bak ben sana ne anlatacağım."

Elimden tutup yatağıma oturttu ve kendisi de yanıma oturdu. Canım oturmak istemediğinden yattığım yerde uzanıp başımı hemşire annenin bacağına yasladım.

Hemşire anne bu yaptığıma gülümseyip ellerini saçlarıma koyup saçlarımı okşadı. Gözlerim huzurla kapandığında dudaklarımda da ufak bir gülümseme oluşmuştu.

"Sana çocuklarımdan bahsetmiştim hatırlıyorsun değil mi?"

Başımı hafifçe salladığımda devam etti.

"Küçük olan çok yaramazdı. Sürekli birşeyleri kırardı. Ona bir kez bu yüzden kızdığımızda ağlayıp kendisini odasına kapatmıştı."

Hemşire derin bir nefes alıp devam etti.

"O günden sonra yaramazlık yapmayı kesmişti. Aslında tam kesmiş sayılmazdı. Sadece yaptığı yaramazlığın sonucunu abisi üstleniyordu. Birşey kırıldığında büyük oğlum hemen atılır ve ben yaptım derdi."

Gözlerimi araladığımda hemşire annenin gülümsediğini gördüm.

"Büyük oğlum sırf kardeşi üzülmesin diye bütün suçu kendi üzerine alıyordu. Bunun tabiki farkındaydık ama ne yapabilirdik ki?"

Duraksadığında aklıma eski anılarım gelmişti. Bende öyle yapmaz mıydım? Bende bütün günahları üstlenmemiş miydim?

"En sonunda birgün babasından dayak yiyecekken küçük oğlum suçu kendi üstüne almıştı. Kendisinin yaptığını itiraf etmişti. Büyük olan az kalsın yapmadığı bir şeyin bedelini çekecekti."

Hemşire annenin kaşları çatıldığında gözlerini bana çevirdi.

"Küçük olan kötü değildi Taehyung. O sadece korkuyordu. Yaramazlıklarını durduramıyordu ama cezasından da korkuyordu. Onun bu yaptıklarının cezasını büyük oğlum kaldırabiliyordu, o korkmuyordu. Ama bu doğru değil Taehyung. Bir kişinin cezasını başkası üstlenmemeli."

Ne demek istediğini anlamıyordum.

"Doğruları söylemelisin. Başkalarının cezasını üstlenmemelisin."

Dedikleriyle yutkundum ve yattığım yerde doğruldum.

"Ne demek istediğinizi anlamıyorum."

Göz ucuyla hemşire anneye baktığımda gözlerinin dolu olduğunu gördüm. Bu hali benim de canımı yakmıştı.

"Bunca şeyin bedelini sen çekmemelisin Taehyung. Bu doğru değil. Bunların cezasını yüklenebilirsin sanarsın ama yapamazsın Taehyung. Sen daha küçücük bir çocuksun."

Gözlerim dolduğunda gülümsedim.

"Benim birşeyi yüklendiğim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum."

Hemşire elini ağzına koyup yatağımdan kalktı. Kafasını bana çevirmeden hızla odadan çıktığında arkasından boş gözlerimle baktım.

Ben kimsenin cezasını yüklenmemiştim. Değil mi?

Dead To Loser ➳ Vmin TextingOù les histoires vivent. Découvrez maintenant