3.2

676 91 24
                                    

"Taehyung."

Polislerden biri bana seslendiğinde gözlerimi yerden çekip ona çevirdim.

"Senin sıran."

Kafamı sallayıp ayağa kalktım. Gözlerimi Jimin'e çevirdiğimde Jimin bana cesaret vermek için gülümsedi. Bende onun gülümseyişine karşılık verip polisin işaret ettiği odaya ilerledim.

İçeriye polisle birlikte girdik. Etrafı kısaca süzdüğümde odanın güzel renklendirildiğini fark ettim. İçerisi iç açıcıydı.

"Taehyung mu?"

İleride gözlerinde gözlüğü olan bir adam konuştuğunda başımla adamı onayladım.

"Dosyana baktım. Geçmişte yaşadığın bir olay sonrası travma geçirmişsin. Çığlıklar duyuyormuşsun. Hatta bu çığlıklar seni bayıltacak kadar güçlüymüş değil mi?"

Kafamla psikoloğu onayladım.

"Şöyle otursana."

Psikoloğun işaret ettiği koltuğa ilerleyip oturdum.

"Pekala Taehyung öncelikle çığlıklar hakkında bilgi öğrenmeye ne dersin?"

Kafamla psikoloğu onaylayıp gözlerimi etrafta gezdirdim.

"Öncelikle çığlıkların ses tonundan bahsedelim. Ses bir kadına mı ait yoksa bir erkeğe mi?"

Gözlerimi yere çevirip çığlığı düşündüm.

"Sanırım kadın."

Psikolog söylediğimi önündeki kağıda not aldı.

"İnce sesi mi var yoksa kalın mı?"

"İnce."

Psikolog tekrardan söylediklerimi kağıda not aldı.

"Peki bana belirli bir yaş aralığı söyleyebilir misin?"

Kafamı iki yana salladım.

"Pekala."

Psikolog yine kağıda birşeyler yazdı.

"Peki ses acı çeker gibi mi? Ya da üzgün, kızgın, endişeli, korkmuş gibi mi? Bunlardan hangisi?"

Hatırlamıyorum. Sesin hangi duyguyu bana yansıttığını hatırlamıyorum.

"Biraz düşün lütfen."

Gözlerimi yere diktim ve sesi düşündüm. Üzgün? Yoksa sinirli mi? Hatırlayamıyorum.

Başımı üzgüne iki yana salladığımda adam gülümsedi.

"Pekala. Bugün seni pek fazla zorlamak istemiyorum. Bir dahaki gelişinde daha fazla çabalamanı istiyorum. Yapabilir misin?"

Kafamı yavaşça salladım.

"Peki, çıkabilirsiniz."

Polisle beraber odadan çıktığımızda Jimin oturduğu yerden hızla kalkıp yanıma geldi. Merakla yüzüme bakarken yüzümde hiçbir ifade yoktu.
"Taehyung?"

Gözlerimi yerden çekip sonunda Jimin'e baktım. Jimin endişeli gözüküyordu. Benim için endişelenmiş olmalıydı.

"İyi misin?"

Başımı belli belirsiz iki yana salladım.
"Jimin, ben sanrım geçmişimden korkuyorum."

Jimin ne yapacağını bilmeden yanaklarımı elleri arasına aldı.

"Neden Taehyung?"

Jimin bana şefkatle bakarken gözlerim doldu.

"Bilmiyorum. Sadece, geçmişi düşünmeye çalıştığımda bana çok büyük acılar veriyor."

Kafamı Jimin'in omzuna yaslayıp sessizce göz yaşlarımı akıttım. Jimin bu sırada saçlarımı okşuyordu. Bu beni biraz da olsa rahatlatıyordu.

"Geçmişimi öğrenmek istediğimden emin değilim."

Jimin bedenimi yavaşça kendisinden uzaklaştırdı ve yanaklarımı tekrar elleri arasına alıp gözlerini gözlerime dikti.

"Taehyung, ben senin acı çekmeni istemiyorum. Ama geçmişinle savaşmazsan bu sesten kurtulamazsın."

Gözlerimi kapattım.

"Peki ya geçmişte yaşananları öğrenmeme rağmen ses durmazsa?"

Gözlerimi açıp endişeyle Jimin'e baktığımda Jimin gülümsedi.

"O zaman o sesi susturmak için hep yanında olurum."

Zorla da olsa gülümsemeye çalıştım.

"Olur musun?"

Jimin gülmseyip başıyla beni onayladığında derin bir nefes aldım.

"Pekala, ama bir dahakine içeri girdiğimde sende benimle gel."

Jimin onay almak için gözlerini polislere çevirdiğinde bende polislere baktım. Polislerden iyi olanı başıyla Jimin'i onayladığında gözlerimi Jimin'e çevirip gülümsedim.

Jimin'de gülümsediğinde kollarımı hızla ona sardım.

"Teşekkür ederim Jimin."

Jimin'in hoş kokusunu derince içime çektim.

"Yanımda olduğun için."

Dead To Loser ➳ Vmin TextingWhere stories live. Discover now