11. Bölüm

13 0 0
                                    

"Günün birinde son yemeğini yiyip, son çiçeğini koklayıp, bir arkadaşına son kez sarılacaksın. Son kez olduğundan haberin bile olmayacak, o yüzden sevdiğin her şeyi tutkuyla yapmalısın işte. Kalan yollarının kıymetini bilmelisin çünkü devamı yok."
____________________________________
Dengelerin değişmesine hazır mısınız? Kim hazır olabilir ki böyle bir şeye sahiden? Ama her şey masal misali değil hayatta.
____________________________________
"Afra, buraya gelsene!"
Merve'nin sesinin geldiği yöne baktığımda, gözleme dükkanının önündeydi ve bana sesleniyordu. Gözleme kokuları burnuma buram buram gelirken gülümsedim, canım istemişti.
Bugün gezimiz vardı, Taraklı'ya gelmiştik ve burada çok güzel yemekler yapan yerler vardı.
Merve'nin yanına gittiğimde, kadın gözleme yapılan saçta gözleme hamurunu pişiriyordu, yanına gittim ve nasıl yaptıklarını izledim.
"Sever misin?" Dedi kadın, güleryüzle.
Başımla onayladım.
"Evet, özellikle son günlerde çok fazla sever oldum."
Gözlerini kısarak baktı, yüzümü ve vücudumu inceledi ve elimi tuttu. Tam o sırada Özgür geldi, bir şey demeden yanımda durdu.
"Kızım ben ebelik yaptım daha önce, sen gebesin." Dedi orta yaşlı kadın.
Söyledikleriyle şok geçirdim ve bakışlarım Özgür'ü bulurken yutkundum.
"Böyle bir şey imkansız." Dedim, zor çıkan sesimle.
Başını olumsuz anlamda salladı.
"Ben anlarım kızım, gebesin. Evli misin?"
Alt dudağımı ısırdım.
"Hamile olsam bunu bilirdim." Derken en son ne zaman regl olduğumu düşünüyordum.
Tahminen iki gün sonra olmam gerekiyordu.
Gözleme alıp masalardan birine geçerken Özgür soran gözlerle bakıyordu, Merve ise tedirgindi.
"Özgür, iki gün sonra regl günüm. Hamile olmam imkansız." Dedim, fısıltı gibi çıkan sesimle.
"Neden bu kadar dert ediyorsun? Bu kötü bir şey değil, seninle gönül de eğlendirmiyorum ayrıca."
Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes alıp verdim.
"Saçmalama, üniversite okuyacağım ben!" Sesim hafif yüksek çıkmıştı.
"Eğer hamileysen sakın benden habersiz çocuk aldırmaya kalkma, Afra." Dedi, sert çıkan ses tonunda.
Gerçekten bunu yapabileceğime inanıyor muydu?
"Saçmalama istersen! Ben bir cana kıyamam, ama hamile olma ihtimalim de yok!"
Masadan kalktım ve dükkandan çıktım.
Hamile olamazdım değil mi?
Olmamalıydım.
Okuyacağım bir üniversite ve atılacağım bir meslek hayatı vardı önümde.
Bebek benim için çok sonraki plandı, çok sonraki istekti.
Ama emin olmam gerekiyordu, eve gittiğim zaman eczaneden test alıp yaptırsam iyi olurdu. Gerçi onlara da pek güven olmuyordu, yanlış çıkıyordu ama yine de hastaneye gidene kadar önce test yaptırmam gerekiyordu.
Şu anlık aklımdan şu düşünceleri atmam ve gezinin tadını çıkartmam gerekiyordu.
***
Gezi boyunca gerçekten gezdiğim anların tadını çıkarmaya odaklanmıştım. Fotoğraflar çekilmiştik, gezmiştik ve doyasıya gülüp eğlenmiştik. O dakikalar çok özeldi benim için, uzun zaman sonra gerçekten eğlenmiştim.
Şu an Özgür'ün arabasıyla eve dönüyorduk ve önce bir eczaneye girecektik.
"Sence gerçekten hamile olma ihtimalim var mı?" Dedim, tedirgindim.
"Bilmiyorum."
Kaşlarımı çattım.
"Korunduk ama." Dedim, itiraz edercesine.
"İyi hatırla, o haplardan içmediğin oldu mu?"
Düşünmeye çalışıyordum, beynimi zorluyordum ama hatırlamıyordum.
Birlikte olduğumuz her günü hatırladım, her günün sonunu ve sabahını hatırladım.
Ah! Doğru ya!
"En son birlikte oluşumuzda çok yorgundum, unuttum!" Dedim, alnıma vurarak.
Başıyla onayladı.
"O zaman öyle bir ihtimal var?"
Dudağımı ısırdım.
"Ama kadın nereden bilecek ki, ebe oluşu bunu bilmesi demek değil."
Omuz silkti.
"Bilmiyorum."
Araba durduğunda hemen eczaneye girip en iyisinden aldım.
Eve girdiğim gibi vakit kaybetmek istemiyordum.
Beş dakika beklemek yeterliymiş sonucu öğrenmek için.
Özgür arabayı durdurduğunda arabadan inerek hemen içeriye girdim, Özgür de peşimden geldi.
"Bekle sen." Dedim ve banyoya girdim.
Testi hâllettiğimde yanına gittim.
"Beş dakika sonra belli oluyormuş." Dedim.
Halının üstünde bir ileri bir geri giderken beş dakikayı doldurmaya çalışıyordum.
İnşallah hamile değilimdir.
Beş dakikanın sonunda teste baktığımda tek çizgi gördüm ve derin bir nefes verdim.
"Hamile değilim." Dedim ve testi alıp odama götürdüm, yatağımın yanındaki komidinin üstüne koyup geriye döndüm.
"Gözümün önünden kaldırmak istedim." Dedim.
Kaşlarını çattı.
"Hamile olsaydın üzülecektin."
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Üzülmeyecektim, ama sadece erken olduğunu düşünecektim."
Göz devirdi.
"Ben Bugün anladım ki, baba olmak istiyorum Afra."
Dudaklarımı birbirine bastırdım, herhangi bir tepki vermek istemiyordum çünkü Özgür bunu yanlış anlıyordu.
"Biz bunu konuştuk seninle Özgür, dört sene uzun bir süre evet ama en azından üç sene bekleyebiliriz değil mi?" Dediğimde başını belli belirsiz salladı.
"Neyse, ikimiz de yorgunuz. Ben gidiyorum, sen de dinlen." Dedi ve yanağımı öpüp gitti.
Trip mi atıyordu?
Ne yani, onunla hemen şimdi mi evlenmemi bekliyordu? Çok saçma.
Derin bir nefes aldım, karnım açtı ve hemen mutfağa gidip kolay olduğu için makarna yaptım, makarna olurken ise domates çorbasını yapmaya başladım.
Yarım saatin sonunda yemekler olduğunda kendime kadar bir tane çorba ve bir tane yemek tabağı çıkarttım.
Zil çaldığında ağzıma götürmeye hazırladığım çorba kaşığını bıraktım ve mutfaktan çıkıp kapıya gittim.
Muhtemelen Özgür kendini kötü hissederek geri dönmüştür.
Kapıyı açtığımda yanılmıştım, Ercan gelmişti.
"Hoşgeldin."
İçeriye geçerken yanağımı öptü.
"Hoşbuldum."
Mutfağı işaret ettim.
"Yemek yiyordum, aç mısın?"
Mutfağa girdik.
"Pek sayılmaz ama senin yaptığın yemeklere hayır diyemiyorum biliyorsun."
Gülümsedim, dolaptan bir çorba ve bir yemek tabağı daha çıkartıp çorba tabağına yapmış olduğum çorbadan koydum.
"Bugün bir şeyler olmuş." Dedi, aslında sorar biçimde.
Gözlerimi kısarak baktım.
"Merve söyledi değil mi?"
Başıyla onayladığında gözümü kapattım bir iki saniye kadar.
Geri açtığımda konuşmak için dudaklarımı ıslattım.
"Bugün gözlemecide bir kadın beni görünce hamile olduğumu söyledi, kendisi ebeymiş."
Ercan şaşkınlığını belli ederek, kocaman açılan gözlerle baktı yüzüme.
"Hamile misin?" Dedi, korkuyla.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Test yaptım, hayır."
Ercan da başını olumsuz anlamda salladı.
"Testler hemen sonuç vermez, getirsene göreyim atmadıysan."
Göz devirdim.
"Beş dakika bekledim Ercan, ama rahat olacaksan eğer getireyim de gör." Dedim ve odama gittim.
Nereye koymuştum?
Heh, komidinin üzerindeydi.
Komidine ilerleyip ters kapanmış testi avucuma alıp mutfağa gittim.
"Al." Dedim ve uzattım testi.
Gözlerini kocaman açarak teste baktı.
"A-afra! Bu test, ç-çift çizgi!"
Ne!
Ellerim titrerken testi korkak hareketlerle kendime doğru çevirdim.
Gerçekten çift çizgiydi.
"E-ercan ben ne yapacağım?" Dedim sandalyeye çökerken.
"Özgür hoca istemiyor mu? Yani Bugün illaki konuşmuşsunuzdur."
Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım ve verirken gözlerimi açtım.
"Sorun da o işte, çok istiyor. Ben istemiyordum ama, erken çünkü. Evli bile değiliz, hem ben bu çocuğa da kıyamam aldırmaya.."
Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum, kendimi çok kötü hissediyordum.
"Sakin ol, ne olursa olsun bunu Özgür hocayla konuşmalısın Afra."
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Hazır olduğumu düşünmüyorum."
Gözlerim dolmuştu.
"Sakın ağlama Afra, hem niye evlenmediğin hâlde onunla oluyorsun ki! Sana burada kızıp bağırmam gerekiyor ama sen zaten kötü durumdasın, ben kızsam ne olur?"
Cevap vermemiştim.
Özgür'le evlenemezdim hemen, annem ve babam bu duruma karşı gelirdi. Öğretmenimden hamile olup onunla evlenmek istediğimi kim duysa kızardı, annemle babam ise belki de yüzümü bile görmek istemezlerdi.
Derin bir nefes verdim.
Her karanlığın sonu aydınlığa çıkar diye geçirdim içimden. İnşallah öyle olurdu, ama nasıl olacaktı hiçbir bilgim yoktu.
Merve'ye mesaj attım.

GÜNEŞTEN DAHA PARLAKWhere stories live. Discover now