24.KISIM

57 6 0
                                    

Bir gün kadar süren yolcukluktan sonra aradıkları ormanın içine girmişlerdi.Sesten anlaşılmasın diye atları 500 metre kala bir yere bağlamışlar yürüyerek yola devam etmişlerdi.

Gece olduğu için bir nevi şanşlıydılar hemen eve girebilirlerdi ,ayrıyeten gece olmasını beklemiyeceklerdi.Petra evin önüne geldiğinde biran duraksadı

"Siz burada saklanarak bekleyin yarım saat boyunca gelmessem girersiniz."

Ander "Saçmalama Petra bu cehenneme seni yalnız göndereceğimizi mi zannettin."

"Çok kişi dikkat çekeriz ,siz dediğimi yapın."

Biraz daha karşı geldikten sonra Petra'nın dediğini yaparak ağaçların içinde saklanmışlardı.Petra ise gözünu kestirdiği camdan tırmanıp eve girmişti.Her yer karanlıktı sanki yıllardır girilmemiş gibiydi.

Önce evin üst katlarına bakmıştı nedense tüm odalar boştu ama salona girdiğinde karanlıktan ayırt edebildiği kadar bulaşık tabaklar vardı.Petra yanına gidip parmağıyla tabağa dokundu kurumamıştı daha yeni yemek yemiş olmalıydılar.

Orta kattaki odaları gezerken bir horlama sesi duyuldu sanırım kaç kişilerse artık uyuyolardı.Petra rahatlamış bir edayla derin bir nefes verdi ,adamları uyandırmadığı sürece işi kolaydı.Bi 10 dakika geçmişti ama hala Ada'yı bulamıyordu bulmadan geçen her saniye Petra'nın daha da morali bozuluyordu.

Sadece ülkeyi kurtarmak için mi bu kadar Ada'yı bulmak istiyordu bilmiyordu ama onu birdaha görememeyi düşünemiyordu bile oğlan.

Orta kattan aşağıya inen bir merdiven farketti oğlan aşağıya indiğinde Amerikan evlerindeki bodrum katı gibi bir yer gördü, sandalyeye bağlı birisi vardı.

Etrafta çok ağır bir kan kokusu geliyordu ,daha da yaklaşınca sandalyeye bağlı olan kişinin Ada olduğunu gördü.Petra gözyaşlarını tutamıştı ,biraz ne halde olduğunu tahmin edebiliyordu  ama bu kadar kötüsünü düşünmemişti.

Kolları ,bacakları hep yara bere içinde gözleri mosmor ve şisti.O kadar zayıflamıştı ki evlendiğinden bu yana sanırım en fazla bu kadar kilo verilebilirdi.

Petra ağzındaki bezi çıkardı ,kız çıkarmanın verdiği şaşkınlıkta başta korkmuştu.Artık ne yaptılarsa kız bu hareketten bile korkmuştu.Ağzını açanın Petra olduğunu görünce kızın gözünden bir damla yaş gelmişti.

Uzun zamandır su içmediği dudaklarının etrafında oluşan yaralardan anlayabiliyordu oğlan "Petra ,benim yüzümden demi ? Benim yüzümden oldu her şey" dedi zar zor ağzını açarak

Petra " Hşşt sakın bir daha öyle deme sakın, hiçbir şey senin yüzünden olmadı."

Kız Petra'ya baktı sanki birdaha göremiyecekmiş gibi Petra baktığını fark edince o da ona baktı ama bilincini yitiriyordu oğlan bunu fark edince daha hızlı çözmeye başlayıp kucağına aldı.Adamların uyanmamasına dua ederek yavaş yavaş geldiği yerden çıktı.

Herkes Ada'yı görünce kısa bir şok geçirip olabildiğince hızlı evden uzaklaşmışlardı.

Patrick bir yandan ağlayıp bir yandan konuşuyordu "Ayy gül gibi kiz gitti gitti"

Lisa "Patrick bir susar mısın kimsenin gittiği  yok,Ada burda yanımızda"

Patrick "Ayy çokta gençti "

Ander "Patrick'in evine gidemiyiz hatta hiçbirimizin evine gidemeyiz , şu dediğin yer çok uzakta mı Petra "

Petra "Güvenli olabilecek kadar uzakta, atlara bir binelimde "

John "Kolların ağrımıştır ben taşıyım Petra "

Petra biran düşündü ağrımış mıydı ,pek değil eski kilosunda olsaydı her yerimi ağrıttın diye dalga geçip yediğine içtiğine laf ederdi.O eski iştahlı sağlıklı kızı düşünüp bir de kollarındaki Ada'ya baktı canı neden bu kadar yanıyordu bilmiyordu.

"Sorun değil geldik zaten." 

Petra düşmemesi için iplerle Ada'yı kendine bağlayarak Patrick'le üçü ata binmişlerdi.Tanıdığı tek akrabası olan dedesinden kalma bir evdi, şuan gidecekleri yer.

Dedesi ülkenin kuzeyinde yaşayan çok ünlü bir komutandı ,kızı ise kendisinin onaylamadığı bir evlilik yapıp Petra'yı dünyaya getirmişti.Ama doğumda vefat etmiş ve adam kadın ölünce çoçuğu sahiplenmek istemeyip kaçmıştı o yüzden Petra'yı dedesi büyütmüştü.

Onu kendisi gibi bir asker olması için saraya kralın yanına vermişti.Her şey çok güzel gidiyordu ki , dedesi Petra 10'lu yaşlarındayken bir savaşta şehit olmuştu.Petra o kadar güçlüydü ki yanındaki son insanı da kaybetmesine rağmen yıkılmamış ve kıvrak zekasıyla kralın hemen gözüne girmişti , bir askerden ziyade onun sağ kolu olmuştu.

Eve varınca kızlar hemen Ada'yı güzelce yıkamışlardı.Petra asker olduğu için ilk yardım gibi temel dersleri sarayda görmüştü Ada'nın yaralarına güzelce pansuman etmiş ve evdeki en rahat yatağa onu yatırmıştı.

Patrick yanı başında oturuyordu ,birkaç saat geçmiş ama hala Ada uyanmamıştı.Lisa odaya girmiş Petra'yı ne yapacağını bilemez halde ölü gibi yatan Ada'ya bakıyordu.Yapacak bir şey olmaması onu delirtiyor olmalıydı.

Ada onun arkadaşıydı o da kahroluyordu ama Petra herkesten daha kötüydü.Ona doğru yaklaşıp eliyle omzunu sıvazladı Petra'nın "O iyi olucak lütfen sende biraz dinlen "

"Ben iyiyim siz uyuyun." Biraz gülümsedi "Hem Patrick yeni ağlamayı bitirdi artık rahat uyursunuz."

Lisa'nın gözünden biraz yaş geldi "Aa evet göz kalemim akmış mı bakın bakın diyerek.Akmadığından emin olunca ağlamaya devam ediyordu."

Lisa odadan çıkınca Patrick de bir süre sonra uyukalmıştı.Gözlerini güneşin ilk ışıklarıyla açmıştı ,kız gene aynı şekilde yatıyordu.

Sandalyesini ona doğru yaklaştırdı ellerini tuttu o şişman parmakları şimdi ip inceydi.

"Victoria'yı sevmezdim ama kazadan sonra bi hareketleri değişti bu dikkatimi çekmişti niye çektiğini bile anlamamıştım.Sürekli ona laf söylemek yanında olmak istiyordum ,bunu niye yaptığımı bile anlamıyordum çok sonra farkettim çünkü o Victoria değildi o sendin Ada.Ben senin gözlerinin içinde nefes alabiliyorum  başka atmosferde nasıl yaşarım , ben sen olmadan tutunamam, var olamam çünkü varlığımın her hücresinde sen varsın artık.Ne olur uyan seni seviyorum uzaylı "

HAYATIM ROMAN OLSA (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now