Hava bir yaz gecesi için bile fazla sıcaktı. Adam yataktan çıkmak için doğruldu. Yanında huzurla uyuyan kadını izledi bir süre. Sonra yataktan ayrıldı. Bir bardak su almak için alt kattaki mutfağa indi.
Bardağa doldurduğu suyu tek dikişte içip odasına dönmek üzere çıktı mutfaktan. Salonun önüne geldiğinde ise henüz dört yaşında olan kızının kahkahasını duydu.
Renya hayal gücü geniş bir çocuktu. Birkaç gün önce edindiği hayali arkadaştan bahsedip durmuştu tüm gün. Muhtemelen yine hayali arkadaşı ile konuşuyordur, diye düşündü Janos.
Kızını izlemek için kapıyı hafifçe araladığında karşılaştığı görüntü ile şok oldu.
Küçük kız şöminenin önüne çektiği sandalyenin üzerindeydi. Elinde ise şöminenin üzerindeki yerinde yıllardır bekleyen o kılıç vardı.
Adam donmuş gözlerle kızını izlerken, Renya kendi kendine konuşmaya başladı.
"Hayır Agust, ağır değilsin."
"Ben küçük değilim!"
Küçük kız kabzasından tuttuğu kılıcı sürükleyerek şöminenin önünden ayrıldı. Yüzü kapıya dönük şekilde yere oturup kılıcı kucağına aldı. Genç adam korku ile izliyordu kızını, nefesini tutmuştu. Ani bir hareketi kızını korkutabilir ve kendisine zarar vermesine sebep olabilirdi.
Korkusu Renya'nın parmağını silahın keskin kısmında gezdirmesi ile arttı ve genç adam kapıyı hızla açtı.
Ancak geç kalmıştı. Kız elini keskin tarafta gezdirmiş ve bir kaç damla kan kılıca bulaşmıştı bile.
"Reny, hayır!" diye bağırdığında kılıç Renya'nın kanını çoktan tatmıştı.
Kılıç'ın kabzasında ki yakut gecenin karanlığında parladı. Artık çok geçti.
•••
"Ertesi sabah babam sofrada hem öfkeli hem korkulu gözlerle beni izlerken de Agust yanımdaydı. Ama annem babamın elini tutup onu sakinleştirmişti. Hiç unutmuyorum sözlerini "Ejderhanın Kalbi onu seçti Janos. Artık yapabileceğimiz bir şey yok." demişti.''
Gray'in ağzı dinlediği hikayenin şaşkınlığı ile hafifçe aralanmıştı.
"Yani o kılıç bu kılıç mı? Gerçekten Ejderha Kalbi mi bu?"
"Evet" dedi Renya öfkeyle homurdanan Agust'u duymazdan gelerek.
Hikayesine devam etti.
"O günden itibaren babam ile ava çıkmaya başladım. Agust'u doyurmak için... Avlayacak bir şey bulamadığımızda da kendi kanımı vermekten hiç çekinmedim."
"Bunun için minnettarım Reny."
Renya küçük bir tebessümün ardından ellerini kılıcının kabzasında ki yakutta gezdirdi. Sözlerine devam etti.
"Benden önce Gök Kavminden Anna'daydı. Annemin büyük büyük atası... Miras ile aileden aileye aktarılarak bekledi. Çok uzun bir süre yalnız kaldı." dedi Renya. Son cümlede sesi silik bir hüzünle çıkmıştı.
"Bu kadar uzun bir zamanın ardından neden yeniden..." duraksadı Gray, uygun bir kelime aradı. "... konuştu" diyebildi. Daha düzgün bir kelime bulamamıştı.
"Uyuyordum buz prensesi" dedi Agust homurdanarak, tabii ki sesi Gray'e ulaşamamıştı.
"İki sebep var. Anneme göre karanlık günler yaklaşıyor ve bizlerin Ejderha Kalbine yeniden ihtiyacı var. Agust ise kalbimin onu uyandırdığını söylüyor." dedi yanakları hafifçe kızarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERO: Buz ve Su sıfırda buluşur.
FantasyBir varmış bir yokmuş zamanın birinde âdemoğulları, havva kızları, devler, cüceler, periler bir arada huzur içerisinde yaşarlarmış. Birbirlerinden korkmaz ve gizlenmezlermiş. Lakin bu huzur dolu günler bir gün geride kalmış. Çünkü âdemoğullarından...