"Majesteleri!"
"Ne?" dedi Renya, şaşkınlıkla, sesinde biraz da tedirginlik vardı.
"O Ejderha Kalbi." dedi mavi gözlü oğlan, gözü ile kılıcı işret ederken "Siz de Ejderha Prensesi olmalısınız?"
Karşısındaki oğlan Agust'u biliyordu. Eğer kara hortlakların Agust'tan haberi olsaydı onu Renya'dan alır ve yok etmeye çalışırlardı. Silahının kabzasını sıkıca kavradı. Belki de onu öldürmeliydi. Böylece Agust'tan haberi olan yeni biri ile daha karşılaşana kadar kendini güvende hissederdi.
Aklında dolanan karanlık düşüncelerden kaçmak için Renya çocuğa sırtını döndü ve yürüyerek uzaklaştı.
Çocuk ardı sıra seslendi. "Onu duyuyorsunuz değil mi?"
Hızla geri döndü Renya, tedirgindi, silahının kabzasını sıkıca tuttu. Eğer Agust ona seslenmeseydi belki de büyük bir günah işleyecekti.
"Aklından geçeni yapmayacaksın Renya."
Agust'un sözleri ile çocuğa yeniden arkasını dönüp uzaklaştı.
"Seni biliyor Agust." dedi kadın sessizce, kaygılı bir sesle.
"Beni herkes biliyor Reny sadece gerçek olduğumdan emin değiller."
"Seni benden almak için her şeyi yaparlar. Seni yok etmeye çalışırlar Agust." dedi kadın sesi titriyordu.
"Merak etme, onun sesinde umut var. Ona güveniyorum. Sen de bana güven." dedi kadının kalbindeki ses, rahat ve umursamaz bir sesle.
Gray kendi kendine konuşarak ileri geri yürüyen kadına baktı bir süre. Sonra yere oturup cebinden tabakasını çıkardı. Oğlanın dikkatli bakışlarını Renya'dan uzaklaştırmak için sordu.
"Şu 'büyücü diye bir şey yoktur' olayını açıkla bakalım." dedi oğlana yanındaki boşluğa oturması için işaret ederken.
"Dediğim gibi büyücü, şifacı ve kahinler aslında uzak atalarından miras fey kanı taşırlar." dedi Gray'in yanına otururken.
"Nasıl oluyor bunu anlat bakalım?" dedi Gray emir veren bir ses tonu ile.
"Önceden ejderhalar, feyler ve insanlar birbirlerini sever, evlenir, yuva kurarlardı. Ejderhaların neslinin tükenmesi ile birlikte ejderha mirasının da son bulduğunu düşünüyoruz. Ancak feyler ve insanlar arasındaki iletişim devam etti. İşte sizlerin büyücü, kahin ve şifacı dediğiniz insanlar aslında bu mirasın taşıyıcıları sadece." dedi oğlan.
Sözlerini toparlamak için bir süre bekledi.
"Toprak yer kavimine hizmet eder. Yer kavminden miras almış bir insan toprağın ilmini kullanıp tedavi edebilir. Bunlar şifacı olarak kabul edilir. Hava gök kavmine hizmet eder. Gezgin rüzgar yer yüzünde olup biten herşey gök kavminin mirasçılarına bildirilir. Şu anı bilirsen geleceği tahmin edebilirsin. İşte bunlara da kahinler deriz." dedi oğlan masalsı bir dille.
Bu masalsı dil Gray'e tanıdık geliyordu neden bilinmez ama çocuğun sesinde huzur buluyordu.
"Büyücüler de Su kavminin mirasçılarıdır." dedi çocuk özetler gibi.
"Toprak ve şifa, hava ve öngörü ilişkisini anladım ama büyü ve suyun ilişkisini anlamadım." dedi Gray çocuğun hikayesine devam etmesini istiyordu.
"Evrendeki her bir su zerreceği su kavminin feylerine hizmet eder. Dünyada su barındırmayan çok az şey vardır. İşte su kavminden miras alan insanlarda farkında olmadan bu suyu yönetir aslında. Hava olaylarını kontrol edebilen bir büyücü gökyüzündeki suyu yönetiyordur. Bir kan büyücüsü ise kanın içerisindeki suyu..."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZERO: Buz ve Su sıfırda buluşur.
FantasyBir varmış bir yokmuş zamanın birinde âdemoğulları, havva kızları, devler, cüceler, periler bir arada huzur içerisinde yaşarlarmış. Birbirlerinden korkmaz ve gizlenmezlermiş. Lakin bu huzur dolu günler bir gün geride kalmış. Çünkü âdemoğullarından...