Sırtını taşa yaslamış, oturur biçimde uyuyan adama baktı bir süre. Adam temkinliydi. Uzun zamandır yalnızdı. Türünün tek örneği olduğunu bilerek, belki de kendinden dahi saklanarak yaşamıştı yıllarca. Hafif bir tebessüm yayıldı Renya'nın yüzüne. Bir baba, kayıp bir anne, kan bağı olmayan bir ağabeyden oluşan küçük bir ailesi vardı. Kan ve sevgi kontrol edemediğiniz bir zorunluluktur. Zorunluluktan kurulmuş bir aile bağıydı onun ki. Hepimiz için öyle değil mi?
Şimdi ise yepyeni bir bağ işliyordu yüreğine. Tanımlayamadığı bir bağ, sevgiden zorunluluktan bağımsız ama tamamen sadık bir bağ... İstemsizce yüreğinde taşıdığı ejderhaya seslendi.
"Agust" dedi mırıldanır gibi "Daha önce de birini korumaya and içmiştim. Gray'i korumaya ve seni tabi ki... Tamamen kalpten gelen, sevgi yüklü bir yemindi bu. Ama şu an dudaklarımdan dökülmesine engel olduğum yemin çok başka. Sen de mi böyle hissediyordun?" dedi ürkek bir sesle.
"Benim korumakla yükümlü olduğum kimse olmadı Reny. Yani o kadar uzun yaşamadım, biliyorsun. Yüreğimi bu çeliğe sunarken bile korumaya yemin ettiklerim ailemdi. Bu duygu benim için de yeni."
Genç kadın kalbinde bir tüyden hafif, zihninde kilolarca ağır yüke bir isim aradı. Bulduğu isim, önce yüreğinde bir yer buldu. Sığındı. Yerleşti. Sonra dudaklarından bir ninni gibi döküldü.
"Evlat sevgisi gibi." diyebildi. Kendi sesini, kendi dudaklarından dökülen sözleri garipsemişti.
''Tebaa evlattır, derdi babam.'' dedi Ejderha, anıyla sesine bir neşe değmiş gibiydi. ''Kendi başının çaresine de bakar elbet ama kimsesizse, kimsesiz bırakan sen olursun, unutma derdi.''
"Bakmakla, korumakla, her şeyden evvel onun yararını düşünmekle sorumluyuz değil mi?" dedi genç kadın, aynı neşe onun da sesin de var olmuştu.
"Sen ejderhaların annesisin." dedi ejderha, hafif bir alayla
"Hayır" dedi Renya aynı alaylı sesle "Bir anne evladını her şeyden üstte tutar. Yeri geldiğinde evladı için halkından cayar. Ben Ejderhaların Kraliçesiyim. Kendi evladım dahi halkımdan üstün olmayacak Agust." dedi sesi istemsiz bir gururla güçlenirken.
"Tıpkı babam gibisin." dedi ejderha buruk bir sesle "Ejderhalara hükmetmeye layıksın, benim aksime..."
"Ben Ejderha Kalbinin Vekil Kraliçesiyim. Senin bir gölgenim sadece. Dört yaşımdan bu güne beni sen taşıdın, sen eğitin. Ejderhalara hükmetmeye layıksam, sen tarafından eğiltildiğimdendir." dedi Renya, yüreğinde taşıdığı ejderhaya.
Agust cevap vermese de, Renya sözleri ile onu mutlu ettiğini biliyordu.
Huzurlu sessizlik gittikçe derinleşirken Renya, "Sence de tek kişilik 'halkımızı' biraz abartmadık mı?" dedi neşeli bir sesle.
"Reny, ben senin yüreğinde yaşıyorum. Heyecanını hissediyorum. Aynı heyecanı ben de yaşıyorum. Heyecanımız 'tek kişilik halkımıza' değil. Shantan bir alamet, ejderhalar uyanıyor."
"Shantan bir tohum." dedi Renya, Agust'un sözlerini onaylarcasına "bir gün koca bir çınara, kalabalık bir ormana dönüşecek." sesinde Umut vardı.
...
Saçında gezinen dost el ile araladı gözlerini genç kadın.
"Günaydın"dedi genç adam "Yolculuğumuz bitmek üzere gün sonunda evimizde olacağız Renya." diye ekledi.
Genç kadın doğruldu. Elleri ile saçlarını karıştırdı bir süre.
"Cüretimi bağışlayın Lordum, henüz uyanamamış olacaksınız ki saçmalıyorsunuz." dedi neşeli ama uykulu bir sesle. Gerindi ve esnedi. "Yanlış bilmiyorsam evimiz buradan at ile en az bir gün uzakta."
YOU ARE READING
ZERO: Buz ve Su sıfırda buluşur.
FantasyBir varmış bir yokmuş zamanın birinde âdemoğulları, havva kızları, devler, cüceler, periler bir arada huzur içerisinde yaşarlarmış. Birbirlerinden korkmaz ve gizlenmezlermiş. Lakin bu huzur dolu günler bir gün geride kalmış. Çünkü âdemoğullarından...