altmış sekiz

81.3K 4.8K 4.5K
                                    

Medya: Ilgaz, Nil, Soner, Yüsra, Cem, Berfu.

🌈

"Sonnur abla çok tatlı birisi, çok sevdim onu."

Okuldan içeri girerken yanında gülerek konuşan bana baktı Soner. "O da senin için aynı cümleyi kurdu."

"Yaa," dedim mutlulukla gülümserken. Ablasını gerçekten sevmiştim ve onun da beni sevmesi mutlu etmişti. Nihayet sevgilimin normal bir aile ferdiyle resmi olarak tanışabilmiştim. "Armin de çok şekerdi. Hiç anlattığın gibi yaramaz değildi. Gördün, saatlerce kafede oturmamıza rağmen kucağımdan kalkmadı."

Soner elleri okul pantolonun cebinde yürürken hayretle başını salladı. "Evet, o olaya ablamla ikimiz hala şaşkınız. Normalde bağlasan oturmaz bir yerde 2 saat. Senin kucağında durdu." Gözlerini kısarak baktı yüzüme. "Yüsra haklı galiba. Sen de gerçekten şeytan tüyü var. Varlığını hisseden kolay kolay uzaklaşamıyor senden."

Omuz silktim. "O kadar da değil, çenemle çok kişiyi uzaklaştırmışlığım var yanımdan."

Beni omuzumdan tutup kendine çekti, bahçenin boş oluşunu fırsat bilip hemen sırnaştım omuzuna. "Uzaklaştıkları iyi olmuş, güzelliğini herkes görsün istemem."

Gülerek başımı geriye yatırdım, çehresini seyre daldım. "Soner... Ablanla çok farklısınız biliyor musun? Onun gözleri sürekli gülerken seninkilerde hep bir burukluk var. Anlattığın çocukluk anlarının çoğunda da ablan yok. Bunun özel bir sebebi var mı?"

"Bilmem," dedi omuz silkerken. "Özel bir sebebi yok aslında. Ablam çok sessiz bir çocuktu. Odasına kapanık yaşar, gerekmedikçe çıkmazdı odasından. Babamın benim üzerimdeki baskısı onda olmadığı halde korkardı ondan, görünmek istemezdi ortalıklarda. Annem çok uğraştı, benim gibi ilgilenmeyi denedi onunla ama başarılı olamadı. Kıramadık ablamın kabuğunu. Doğum günümün olduğu akşam mesela, onca ses oldu, kıyamet koptu, bir kez olsun odasından kafasını çıkarıp bakmadı. Belki de en iyisini o yaptı, inan bilmiyorum Nil."

Dün tanıştığım kadınla Soner'in şu an anlattıkları o kadar uyuşmuyordu ki aklım karışmıştı. Ablası hiç sessiz biri değildi. Aksine benimle sürekli konuşarak rahatlamamı sağlamıştı. Güler yüzlüydü, neşeliydi. Kısaca çocukluğunun zıttı biriydi. Hoş Soner'in anlattığı zamanlar onun biraz olsun büyümüş haline denk düşüyordu. Soner 8 yaşındayken ablası 13 yaşındaydı. Neyin ne olduğunu daha net anlayacak yaştaydı. İsterdim ki o odadan çıkıp kardeşine sarılsın, destek olsun. Yapmamıştı. Belki de yapamamıştı. Ne yaşadığını bilemezdim. Ama şimdi bunları duyunca onun şu anki halini, onu bu denli hayata döndüren olayı merak etmiştim.

Merakımı anlamış gibi devam etti Soner. "Zaten çok sürmeden evlenip gitti aramızdan. Eniştemle evlendiğinde 18. yaşını doldurmamıştı daha. Lisede tanışıp sevgili olmuşlardı, lise bittikten kısa süre sonra evlendiler. Sanki hissetmiş gibi bir sene sonra olacak düğününü erkene çekmişti ablam. Annem vefat etmeden bir ay önce evlenmişlerdi. Anlayacağın kızının mürüvvetini görerek yumdu annem gözlerini..." Derin bir nefes alıp başını iki yana salladı. "Öyle işte. Ablamı çocukluğundaki sessiz dünyasından çıkarıp senin gördüğün neşeli haline büründüren kişi eşi. Tam anlamıyla ruh eşini buldu."

Ne diyeceğimi bilemeyerek tebessüm ettim. "Onun adına sevindim."

"Benim adıma da sevin," dedi muzip sesiyle. Hemen ardından parmağıyla burnuma bir fiske attı. "Ben de ruh eşimi buldum."

Yüzümü buruşturarak ondan ayrıldım ve merdivenleri çıkmaya başladım. "Bana bak," dedim inandırıcı olması adına ona işaret parmağımı sallayarak. "Ben seninle lise bittiğinde evlenmem, ona göre. Hiç öyle heveslenme, en az 25'imi bekleyeceğim."

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin