kapanış

110K 6.1K 9.7K
                                    

Medya: Cem, Nil, Soner, Berfu, Yüsra, Çağlar, Ilgaz, Okan.💕

Şampiyonlar ligi gibi tütütütü maşallah. Final şerefine rekor oy ve yorum bekliyorum hadi bakalımm. Keyifli okumalar.💛

🌈

Bugün okulun son günüydü.

Bugün benim doğum günümdü.

Bugün her açıdan benim için önemli ve güzel bir gündü.

On birinci sınıf gibi on ikinci sınıfta hızlı geçmişti benim için. O hızlı tempoda hem yanlışlardan dönmüş hem gerçek sevdamı bulmuş hem de üniversite sınavına çalışmıştım. Bu kadar çok şeyi sığdırdığım zaman nasıl olurdu da bana kısacık gelebilirdi ki? Çünkü çoğunda mutluydum. Mutluyken zaman su gibi akıp giderken üzgün olduğunda katran olup yüreğine çörekleniyordu. Ben şanslıydım ki mutlu olacağım, eğleneceğim anlar biriktirebilmiştim. Son yılımız fazlasıyla eğlenceli geçmişti. En güzel yaşlarımızı yaşıyorduk, en güzel çağımızdaydık. Bu zamanda yaşadığımızı hissetmezsek ileriye nasıl umutlu bakabilirdik? Bugün 18 oluyordum ya bundan heyecanlı bir olay var mıydı?

Tamam, belki Soner'in elimi tutma heyecanlıyla yarışabilirdi...

Karnelerimizi almış, evlere dağılmıştık. Çok sürmeden toplanacaktık çünkü bizde doğum günümü kutlayacaktık. Ne Ilgaz'a yaptığımız gibi sürpriz hazırlamalarını istemiş ne de Soner'inki gibi habersizce geçmesini istemiştim doğum günümün. Sadece birlikte olmayı istemiştim. Bir aile sıcaklığı ortamı oluşsun istemiştim. Bu yüzden hepsini bizim eve davet etmiştim. Annem bizim için yemekler hazırlamış, çıkmıştı. Çok ses olacağını anlayıp kaçmıştı daha doğrusu. Evi fazla dağıtmamız konusunda ise beni sıkıca tembihlemişti. Dağıtsak bile toplatacağım kişiyi çağırmıştım çoktan. Şanslı bir süs bebeği...

Kapının çalmasıyla neşeyle seke seke kapıya gittim. Üzerimdeki kot elbise hareket etme alanımı kısıtlasa da üzerimdeki duruşunu sevmiştim. İçime giydiğim kısa kollu sarı tişörtümle hoş durmuştu. Uzayan kaküllerimle birlikte saçımın bir kısmını yukarıda toplamıştım, gerisi kıvırcık dalgalar şeklinde enseme vuruyordu. Kısa saçı sevdiğim için uzadıktan sonra bir kez daha kestirmiştim. Kapıya vardığımda çıplak ayağımın azizliğine uğrayıp küçük parmağı portmantonun kenarına çarptım. Çarptığım an acıyla inledim. "Hay bin yumurtalar ya!"

İki büklüm şekilde kapıyı açtığımda karşımdaki Ilgaz bana üç saniye kadar bakıp kahkahayı patlattı. "Yine bir serçe parmak faciası hissediyorum burada."

"Öyle oldu," derken ayağımı havaya kaldırmış, serçe parmağımı sıkıyordum. Sıkınca acısı çekiliyordu sanki. "Gülme de içeri geç."

Ilgaz ayakkabılarını çıkarıp içeri geçtiğinde kapıyı kapattım. Hemen bitişiğindeki salona yerleşmiştik. Ilgaz kendini krem koltuklardan birine atarken, "İlk gelen benim," dedi göğsünü gere gere. "Bak şimdi ilk olmak gururumu okşandı."

O ve onun bitmek bilmeyen okşanan gururu...

"Evet Ilgoş her zamanki gibi erkencisin," dedim kendimi yanındaki boşluğa atıp. Masumca güldü. "Erken gelmemin şerefine pastadan biraz otlanabilir miyim?"

"Hayır!"

"Ucundan ya?"

Olmaz diyeceğim sırada çalan kapıyla birlikte kollarını küskün bir çocuk gibi göğsünde toplayıp kaş çattı. "Kesin Soner kazması geldi, hissetti resmen pastana musallat olacağımı."

GÖSTERMELİK SEVGİLİ | Texting ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin