19| İyi Geceler

83.9K 3.2K 730
                                    

Arslan'ın duyduğu sesle tüm uykusu kaçıp giderken inanamayarak başını arka tarafa çevirdi. Sıkıcı bir iş gezisine gitmek üzereyken en son bekleyeceği kişi karşısındaydı şu an. Kollarını göğsünde birleştirmiş, ukala ve kendinden emin gülüşüyle doğrudan kendine bakıyordu.

"Sen ne arıyorsun burada?"

Feride direkt konuya girdi. "Beni öylece başından savamazsın."

Arslan tam itiraz etmek için ağzını açmıştı ki ona izin vermeden devam etti. "Ayrıca işle özel hayatını ayırt edemeyen patronum yüzünden günlerce emek verdiğim işi başkasına bırakacağımı düşünmedin herhalde."

Arslan'ın sinirle çenesi gerilirken kızın haklılığı yüzünden kendisine kızıyordu. Uçak çoktan havalanmıştı. Şimdi önlerindeki iki gün boyunca Feride etrafında dolaştıkça kendine hakim olabilmek için ekstra bir çaba göstermek zorunda olmasına bir küfür mırıldandı sessizce.

"Duymadım?"

"Yok bir şey. Kıskançlığından gelmiş olmayasın Büşra'nın yerine onu soruyorum."

Feride Arslan'ın hem suçlu hem güçlü oluşuna sinirlenerek bağırdı. "Sen kimsin de kıskanacağım seni?" derken yanakları kızarmıştı.

Arslan şimdi olduğu gibi ne zaman ona doğru içindeki şefkatle çekiliyor olsa, aklına hemen yaptığı şey geliyordu. Öyle olunca dudakları kenara kıvrılmak isterken derin bir hüzünle öylece kalakalıyor, o da yüzündeki o sert ifadeyi takınıyordu.

Feride bunu görünce buraya aralarını düzeltmek için geldiğini hatırladı. Ayağa kalkarak Arslan'ın tam karşısındaki koltuğa geçti. Gözlerinin içinde aradığı bir şeyler vardı. Ona beni bekler misin diyerek gittiğinde sözünde durmadığı için miydi bu kırgınlık?

"Çek gözlerini üzerimden."

Feride çekmedi. Gardını tamamen indirirken iyice yaklaştı. "Bir kere bile merak etmedin beni. Öldüm mü kaldım mı hiç sormadın?"

Arslan karşısındaki kızdan bakışlarını kaçırmaya çalışırken duyduğu şeyle anlamazcasına baktı ona. Hakkı varmış gibi sorduğu sorular sinirine dokundu. Ağzını o an açsa inciteceğini biliyordu. Ama onun kadar zalim değildi o, bile isteye canını yakamazdı. Bu yüzden biraz bekleyip derin bir nefes alarak başını iki yana salladı.

"Sen de beni öldürdün Feride. Her şeyimi aldın benden, razı mıyım değil miyim diye hiç sormadın?" derken sesi bir fısıltıdan ibaretti.

Feride o an Arslan'ı nasıl da kırdığını anlamıştı. O kadar önemli bir şey miydi cidden? Korkarak da olsa sordu. "O gün beni bekler misin dediğinde-"

"Ve sen de beklemediğinde mi?"

Üzüntüyle başını eğip devam etti. "Neden bekle demiştin? Ne olacaktı bekleseydim?"

Arslan o an sonunda gözlerinin içine bakabilmişti. Aradığı pişmanlık oradaydı işte. Söylese mi söylese mi bilemeden, bir müddet sessiz kaldı. En sonunda kızın merakına kıyamayıp kafasını koltuğa yaslarken arka tarafı işaret etti.

"Valizimin üzerinde ceketim var. Cüzdanım iç cebinde."

Feride anlamayarak kaşlarını çattı. Fakat Arslan'ın yüzündeki o ifade sorgulamadan ayağa kaldırttı onu. Orada göreceği şeyin kendisini çok daha büyük bir pişmanlık ve vicdan azabına sürükleyeceğini biliyor, ama elinde olmadan adım adım yaklaşıyordu.

Sonunda elleri hafifçe titreyerek ceketi eline aldı. Burnuna dolan kokuyla aklına anılar bir bir aklına uçuşurken çıkardı cüzdanı. Açar açmaz karşısına çıkan şey her şeye rağmen dudaklarını iki yana kıvırdı. Çünkü karşısında aynadaki yansımasına bakıyormuş gibi, kocaman gülümsediği kendi fotoğrafı duruyordu.

TENİ TENİME |Yeni Özel Bölüm|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin