Bölüm 43 - Ölüm

863 66 19
                                    

43

-:- etiketlerde angst olduğu yazıyordu, yine de trigger warning / death olarak buraya not düşüyorum.

Parlak bir Aralık günüydü. Kar hala yağıyordu, ama gökyüzü temiz ve parlak duruyordu. Gökkuşağı gösterisi için mükemmel bir gündü.

Taemin ve Jongin'in gökkuşağından konuşmalarının üzerinden iki gün geçmişti, ve şimdi buradaydılar. Saat sabah 9'dan beri, Seul Sky Hastanesinin bahçesine meşgul bir şekilde bir şeyler taşıyorlardı. 

Hastaneden onay aldıktan sonra, sonunda el yapımı gökkuşağını yapıyorlardı. Taemin'in o gün erkenden bir sınavı vardı, bu yüzden saat 8.30'da bitirmişti. Ondan sonra başka bir sınavı yoktu, bu yüzden gidip Jongin'e yardım etmeye karar vermişti.

''Umarım gökkuşağı evde yaptığımızdan daha büyük olur.'' Jongin büyük beyaz tuvali koyarken söyledi.

''Umarım.'' Taemin CD ile meşgulken kafasını sallayarak söyledi.

''Sanki evren bunu bugün yapmamız için bize izin vermiş gibi. Bak, güneş bile parlıyor! Karlar olmasaydı ilkbahar sanabilirdim.''

Ellerindeki şeylere baktılar ve gururlu bir şekilde ayağa kalktılar.

''Sanırım çok kötü değil?''

''Çok güzel, hyung.''

İkili, beyaz tuvale yansıyan büyük gökkuşağının önünde duruyorlardı. Çok güzeldi.

''Myungsoo'yu getireceğim.'' Jongin söyledi ve Taemin başını salladı.

Jongin hemen gitti ve Myungsoo'nun odasına doğru yöneldi. Kapıyı yavaşça tıklattı.

''Myungsoo-ah.''

Bundan sonra, Jongin kapıyı açtı ve odaya girdi. Myungsoo'nun yanında durup ona bakan Sunggyu'yu görünce gözleri büyüdü.

''A-ah... G-günaydın, Sunggyu-ssi...'' Jongin eğilirken kekeledi.

Öte yandan, Sunggyu da paniklemişti, garip bir şekilde kafasını salladı.

Myungsoo genişçe sırıttı, Jongin'i görmekten çok mutlu duruyordu.

''Uhm... Ben...'' Jongin odada garip bir şekilde adımlamaya başladı, Myungsoo'yu abisinden kaçırmak için doğru sözleri arıyordu.

Sunggyu ayakta durmaya devam etti ve gerginlikten Myungsoo'nun sol eline masaj yapmaya başladı.

Jongin, Sunggyu'dan biraz korkuyordu. Myungsoo'yu ziyaret edip onun uyku döngüsünü bozduğunda, Sunggyu çok sinirli ve korkutucuydu.

Myungsoo, ikilinin arasındaki gerginliği hissetmişti. Abisine döndü ve Jongin'e dönmeden önce, ona masum bir bakış attı. Gülümsedi ve başını salladı.

Sunggyu başını kaldırdı ve beceriksiz bir şekilde Jongin'e gülümsedi. ''Myungsoo'ya bir süre b-bakabilir misin? Kahve almaya ineceğim.''

''E-eh?'' Sunggyu yürümeye başlayınca Jongin panikledi. ''S-sunggyu-, Sunggyu-ssi...''

Sunggyu durdu ve döndü. ''Evet?''

''A-ah... Myungsoo'yu... Bir süre için bahçeye indirebilir miyim?'' Sunggyu'nun keskin bakışlarıyla karşılaşınca Jongin kekeledi.

''Ne için?'' Sunggyu şaşkınlıkla sordu.

''A-ah... Urm...'' Jongin kendisini Sunggyu'nun önünde gittikçe küçüldüğünü hissetti. ''Ben... Ben ona bir şey göstermek istiyorum.''

Ugly TwinsWhere stories live. Discover now