2.3

719 129 134
                                    

Sürekli konserler, imza günleri, programlar, etkinlikler derken gerçekten çok yoğun bir dönemden geçiyorduk. Bazen uyumaya bile fırsatımız olmuyordu ama bu yoğunluğu seviyordum. Bu benim işimdi ve ben işimi yapmaktan her daim zevk alıyordum.

Şu anda yorucu bir haftanın ardından yurttaydık. Hafta sonunu dinlenmeniz için ayırmışlardı ve gerçekten şu an yataktan kalkmaya bile mecalim yoktu. Bünyemin böyle zayıf olması bazen bana gerçekten zararı dokunuyordu. İdol olduğumuz için zayıf kalmak, spor yapmak, vücudumu onların istediği ölçülerde tutmak zorundaydım. Eğer isterlerse estetik yapmak, saçların kuruyana kadar sürekli boyamak zorundaydık. Kısacası, onlar ne isterse biz yapmak zorundaydık.

Hayatımı başka birinin yönetiyor olması bazen fazla geliyordu fakat ne olursa olsun diyerek girmiştim ben işe.

Lalisa tam yanımda yatarken ayaklarını kaldırıp bacaklarımın üzerine atmıştı. Bu pozisyonu sevdiğini biliyordum, uyurken bu şekilde rahat ediyordu. Sesimi çıkarmadan gözlerimi kapatarak dinlenmeye devam ettim.

"Taehyung ile mi konuşuyorsun yine?" diye sorduğumda beni onaylayan mırıltılar çıkardı.

Gözlerimi tekrar kapatıp Jungkook'u düşündüm. O kadar uzun süredir görmüyordum ki onu içimde beni yakıp kavuran bir özlem dayanılmaz boyuta ulaşıyordu. Bir araya gelsek, sarılıp saatlerce kokusunu solumak isterdim. Ama idol olmak buna da engel oluyordu. İkimizin de yoğun programı varken buna vakit ayıramazdık.

Yıl sonunda ödül törenleri olacaktı. Belki orada birbirimizi görebilme şansımız vardı fakat ondan kısa süre sonra da Amerika turnemiz olacaktı ve bu sefer tamamen farklı ülkelerde soluyacaktık nefeslerimizi.

En son dün görüntülü konuşmuştuk fakat yorgun olduğu için gözleri sürekli kapanıyordu, bu yüzden bende konuşmayı uzatmayarak kapatmayı teklif etmiştim. Bu aralar dövme yaptırmak istediğini de söylemişti, ona yakışacağına adım kadar emindim.

Nefesimi verdim ve dalıp gitmeden önce komidinde ki telefonuma uzandım.

rosé:
seni çok özledim.

(13:15 ✓)

İnternetinin kapalı olduğunu tek tik işareti ile anlayınca telefonu bırakarak yanımda yatan Lalisa'ya döndüm. Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne yaslarken karşılık olarak bacaklarını iyice dolamıştı bana.

"Umarım beni Jungkook olarak hayal etmiyorsundur." diye mırıldandığında güldüm. Çok sürmeden ikimiz de güzel bir uykuya dalmıştık.

×

Gözlerimi araladığımda sarıldığım şeyin Lisa değilde, yumuşak bir yastık olduğunu fark ettim. Kaç saat uyumuştum bilmiyorum fakat gerçekten rahatlamış hissediyordum. Uyku bedenime her zaman iyi geliyordu. Yatakta doğrulup gerindim ve ayağa kalktım.

Salondan sesler geliyordu. Kızların yine bir film sahnesi hakkında tartışıyor olabileceğini düşündüm. Genelde öyle oluyordu çünkü ve onları susturan hep Jisoo oluyordu. Sesleri kesilmezken komidinin üzerinde ki bardaktan bir yudum su içerek telefonuma döndüm. Jungkook'un mesajı gördüğünü fakat yine cevap yazmadığını fark ettim.

Telefonumu üzerimde ki eşofmanın cebine sıkıştırarak odadan çıktım. Seslerin aniden kesildiğini duyduğumda ise attığım bir kaç adımdan sonra Lalisa'nın, "Ben size sessiz olun, uyanır demiştim." diye mırıldanışını duymuştum.

Bir film sahnesi hakkında tartışmadıkları çok açıktı.

Yanlarına vardığımda gözlerimi üzerlerinde gezdirdim. Lisa anında gözlerini kaçırmış, Jisoo başka bir yere odaklanmış ve Jennie direk gözlerimin içine bakıyordu. Neydi bu ifade? Endişe.

still with you Donde viven las historias. Descúbrelo ahora