2.6

661 153 154
                                    

Natalie Taylor, Surrender.


Asla beklemediğim beden şu an tam karşımdaydı. Kimin aklına gelirdi ki onu evimde göreceğim? Birkaç hafta önce sevgilimin kucağında yakaladığım kadın şu an karşımda ki koltukta oturuyordu. Benimle konuşacakları varmış...

Peki ben neden içeriye almıştım onu? Dinlemek mi istiyordum? Jungkook'a bir kere bile konuşma hakkı tanımayan ben, bu kadına mı söz hakkı tanıyacaktım?

Öyle yapacaktım.

Aldığım derin nefesten sonra sertçe yutkundum. Gözlerim soluk kahvelerine çıktığında ben konuşmadan ağzını açmayacağını anlamıştım çünkü son beş dakikadır gergince koltukta oturuyordu.

"Benimle ne konuşmak istiyorsun?"

Nefesini verdi ve elleriyle uğraşmaya devam etti. Gözleri beni bulduğunda ne kadar gergin olduğunu anlayabiliyordum. Neydi onu bu kadar geren şey? Benimki de soruydu sanki. Sevgilinin seni aldattığı kız evinde karşı koltuğunda oturuyor Chaeyoung.

"Biz Jungkook ile uzun zamandır arkadaşız, eskiye dayanıyor biraz. Benim kardeşim ve Jungkook aynı lisede okumuştu, o zamanlar tanışmıştık zaten. İki üç sene önce ben Amerika'ya taşındığım için de bağlantımız koptu."

Bir anda konuya girmesini beklemiyordum ama yine de sessiz kalarak dinlemeyi tercih ettim.

"Amerika'da ki işim de dövmecilikti. Birkaç aylığına kardeşimi ziyarete geldim Seul'e ve Jungkook ile tekrar karşılaştık. Dördümüz buluşmuştuk, kardeşim, Jungkook, ben ve Jimin. O çıkan asılsız haberler de o günden. Haberde ki resimlerde bana arkadan sarılan kişi Jungkook değil, kardeşimdi. Jungkook ile çok benzediği için ve amaç zaten ona iftira atılması olduğu için oymuş gibi gösterildi."

Haberde ki sarılan Jungkook değildi, bu beni asla rahatlatmamıştı çünkü benim takıldığım nokta haberler değil Jungkook'un odasında gördüğüm görüntüydü.

"Daha sonra-"

"Bana bunları neden anlatıyorsun? Senden böyle bir şey istemedim?" Sakince konuşmama karşı gözleri beni buldu.

"Bak Rosé, birbirimizi tanımıyoruz fakat büyük ihtimalle sen olayları çok yanlış tarafa çektin. Her ne kadar Jungkook bu olaya karışmamı istemese de sizin aranızın benim yüzümden böyle olması bana büyük bir vicdan azabı yüklüyor." Eliyle saçlarını karıştırdı. "Sadece anlatacaklarımı dinle ve gerisine sen karar ver. Ben anlatıp üzerimden bu yükü atmak istiyorum."

Hiçbir tepki vermedim. Haklı olabilir miydi? Dinlemeden yargıladığım için suçlu muydum? Gördüklerimin nasıl bir açıklaması olabilirdi ki?

"Ben böyle haberleri umursayan birisi değilim. Amerika'da yaşadığım için karakter olarak da çok rahatım. Ertesi gün Jimin beni arayarak yurda çağırdı, başka bir yerde buluşursak yine haberlerimiz çıkar diye. Jimin'in mesajından sonra Jungkook bana bir daha görüşmemizin doğru olmayacağını söyleyen bir mesaj atmıştı fakat dediğim gibi bunu önemsemeyip kardeşimle beraber yurtlarına gittik."

"İlk geldiğimde Jungkook'un haberi yoktu ve odasındaydı. Jimin ben ve kardeşim beraber elimizde ki soju şişeleriyle odasına baskın yaptık. Jungkook o sırada çalışma masasında çizim yapıyordu beni görünce birkaç saniye duraksasa da bir şey diyememişti. Sonra hep beraber içmeye başladık fakat Jimin ve Jungkook ne olur olmaz diyerek iki kadehten sonra içmemişti ama ben neredeyse bir şişeyi tek başıma bitirmiştim."

Derin bir nefes aldı ve üzerinde ki sweeti dirseklerine kadar sıyırdı.

"Ve evet tahmin ettiğin gibi sarhoş oldum."

still with you Where stories live. Discover now