HL(1)

7.2K 317 337
                                    

Duyuru: İşkence olacak bölümler ayrılacaktır. Okuyup da nefret kusmanız istenmemektedir. Duyuru bitti.

--------

"Bağır... BAĞIR. Sesin çıksın! AAHAHHAHAHA!!" Boğazını acıtacak kadar yüksek sesle çığlık atarak gülmeye başladı. Ormanın ortasında, onları sadece Hayvanlar duyuyordu nasıl olsa.

Önündeki kurbanına geniş sırıtması ile bakmaya başlayarak havaya bulaşan o kan kokusunu içine çekti derin derin. Bir elinde bulunan bıçağı daha derine sapladı diğer eli ile onun saçlarını geriye doğru sertçe çekti. "Bana çığlıklarını ver!" Deli gibi kahkaha atarken onun bağırışlarını dinledi.

Müzik gibiydi... Ninni gibiydi. AHAHAHAH.

--------
Sabahın körü diyeceğimiz bir saatte kalkmak, güzel uykusundan lanet bir alarm sesi ile ayrılmak her insan için iyi bir an olmayabilirdi. Bu anı kötü an olarak düşünen Hyunjin neyse ki sabah alarmın sesi ile kalkmamıştı. Zaten gece uykusuna dalmayı başaramamıştı.

Hava ne de soğuktu? Ya da ecel teri olarak adlandırdığı soğuk terleri şakaklarından inerken üşüyor gibi hissediyordu. Havadaki hafif esinti ise ıslak yerleri donduruyordu.

Hyunjin elinde bulunan dosyaya baktı ve derin bir nefes aldı. Gerginliği gerilen vücudu ve belirginleşen çene kasları ile belli oluyordu. Ayrıca elindeki dosyayı deli gibi sıkıyordu. İçinden konuştu.

Sakin ol Hwang Hyunjin... İlk iş günün, gergin olma.

Bu kelimelerin ona pek etki ettiği söylenemezdi ama yine de denmişti. Binaya ilerleyen merdivenlerin başında bekliyordu. 'Ya şimdi, ya hiç.' diye düşünerek omuzlarını salladı. Adımlarını hızla devasa büyüklükte olan binaya ilerletmeyi başararak bir bir merdivenleri çıktı.

Cam kapının önüne geldiği zaman iş görüşmesine daha yarım saati olduğunu belirten saatini takmadı, geç kalmaktan nefret ederdi o nedenle erken gelmek her zaman iyiydi. Elini uzunlamasına sabitlenen demir kola götürüp kendisine çekti ve içeriye girdi.

Uzun zamandır bu anı bekliyorum... Lütfen bir aksilik çıkmasın.

Polis departmanı harika kokular barındırmazdı. Bunu dışarıdan içeriye giren her kişi anlardı. Kağıt, mürekkep, kahve ve biraz da pas kokardı. O kokuyu havada yakalayan Hyunjin yüzünü buruşturdu. Ne iğrenç kokuydu bu böyle...

Adımlamadan gözlerini krem rengi duvarlarda gezdirdi. Renkli bir yer olmazdı buralar, eğlenmeye değil suçlu yakalamaya gelirlerdi buraya bu insanlar. Kullanılan renkler bile ortamın ne kadar ciddi olduğunu belirtiyordu.

Masaların yoğunlaştığı bölgeden gelen deli gibi bilgisayar ve telefon sesi, aralara karışan kağıt sesi yüksek sesli bir konseri andırıyordu.

Yüzünü buruşturarak gözlerini masaların olduğu yerden çekerek başka yere yöneltti. Tavana asılan tabelaları kısık ışıklarından neyin nerde olduğunu görmüştü. Cinayet odaları baş müfettişi evet bu yazı tam gideceği adresti.

Sarı saçlarını düzenli bir şekilde durması için sağ eliyle geriye doğru itti, hiç almak istemediği ama zorunda olduğu bu berbat kokuyu soluyup müdürün odasına ilerledi. İki hafta önce gönderdiği CV'si anca bugün kabul görebilmişti ama yine de seviniyordu.

Geldiği yer... Kore'nin en iyi departmanıydı. İçerisinde çokça ödül alan bir sürü polis, ajan ve en iyi komiserler, dedektifler vardı. Buranın ismi HellStation olarak geçiyordu halk arasında.

HellStation, suçluların korkulu rüyasıydı. Adalet bakanlığının sağlamadığı adaleti burası sağlıyordu diyebiliriz. Çünkü polisler ve burada çalışan her bir insan istisnasız her suçluya çok kötü davranıyordu. Onlara yaşamadıkları cehennemi sorgu odalarında yaşatmayı daha uygun görüyorlardı. Suçlu, suçludur.

HᴇʟʟSᴛᴀᴛɪᴏɴ § HʏᴜɴLɪx✔︎Where stories live. Discover now