Geçmiyor Hiç Gözlerimden Bir Hayal Burktum En Sol Yerimden

179 13 15
                                    

Yalan,çok basit oluşturulan,üzerine hayatlar kurulabilecek,tek bir sesle bile oluşturabilecek en masum görünen düşmanımızdır

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Yalan,çok basit oluşturulan,üzerine hayatlar kurulabilecek,tek bir sesle bile oluşturabilecek en masum görünen düşmanımızdır.Çok basit şeyler hakkında yalan söylenebilir.Yaşadığınız hayat,izlediğiniz filmler,okuduğunuz kitaplar hatta dinlediğiniz müzik hakkında bile yalan söyleyebilirsiniz.Olmak istediğiniz kişi olamadığınız için öyleymiş gibi yapmak istersiniz çünkü.Bir battaniye altında ağlamaktan gözleriniz şiştiği halde birkaç tıkla iki yüz farklı insana çok mutluymuş gibi bir fotoğrafınızı paylaşabilir, hiç bilginiz olmayan bir müzik grubunun sloganını atan tişörtler giyebilir -mış gibi yapabilirsiniz.

Ben yapmam.

Yalandan nefret ederim.Söylemiştim daha önce,öğleden sonra saat dört ile beş yalan saatimdir benim bu saatler dışında ağzımdan tek bir yalan kelime çıkmaz,beyaz yalanlar bile söylemem.Bu saat içerisinde en fazla Baekhyun'a yaktığı yemeğin tadının çok güzel olduğunu ya da Sehun'a kesinlikle bu ay kilo almadığını söylerim.Çoğu insan için bunlar ufak beyaz yalanlar olsa da ben bunları karşımdaki insanın kolayca fark edebileceği için söylerim.Yani kim yanmış bir yemeği kendi yapmış olsa bile yer ki? Bakıldığında ben yalan söylemiyorum,aslında sadece gerçeği gizleyip fark etmelerini bekliyorum.Beyaz,pembe,siyah,mavi..Bunlar yalanlar için uydurulmuş kılıflar.Ben kendimi hiçbir zaman bu kılıflara sokmadım,içimden ne geçiyorsa onu söyledim,yalanların renginin de olmadığını düşünüyorum zaten.

Kaldırım dibinde onca betona kafa tutup çiçek açan tohumun rengi olur sevgiyle büyütülen bir çocuğun çizdiği resimlerin rengi olur ama yalanların rengi olmaz.Yalan yalandır.Ağzınızdan çıktığı an bir kartopunun tepeden yuvarlanması gibi eklediğiniz her bir cümleyle büyür,büyür ve işler o kadar çığrından çıkar ki bu kartopunun içinden parçalayarak çıkabileceğiniz halde birkaç topcuk da siz eklemeye başlarsınız.Yalanlarınızla ördüğünüz küçük iglonuzda kendinizi o kadar güvende hissedersiniz ki bir daha oradan çıkmak ancak elleriniz gibi kalbiniz de buz tuttuğunda aklınıza gelir.Üzülerek söylemek istiyorum ki buz tutan bir kalbin geri dönüşü de pek mümkün değildir.

Kampüsün kafetaryasında etrafımızdaki kalabalık yeni dağılmışken karşımda duran iki bedene ve yanımda kıvranan bir diğer bedene gözüm değdiğinde aklımdan tam olarak bunlar geçiyor.Ne alaka bilmiyorum ama birden aklımda beliriyor bu fikirler,çok da önemsemiyorum.

Muhtemelen yaptığı şey için pişmanlık duyan Jongdae dudaklarını kemirip parmaklarının kenarlarını soyarken isminin Junmyeon olduğunu öğrendiğim kurye çocuk kollarındaki kedi tırmıklarına benzeyen yaralara üflüyor.Yanımda ise kızgın bir şekilde bu ikiliyi ayırmaya çalışırken aldığı çiziklere söven Chanyeol duruyor.

'Ya cidden sizin derdiniz ne? Ne demek kampüsün ortasında üstlü altlı boğuşmak?! Kafayı mı yediniz,atılmak mı istiyorsunuz!'

'O BAŞLATTI!' İkisinin aynı anda konuşmasıyla sırıtmama engel olamıyorum.

Take Yourself Home|KaiSooOnde histórias criam vida. Descubra agora