MORİ x OKUYUCU

1.3K 64 149
                                    

Hiç Mori fotoğrafım yok... Bu yüzden medyadakiyle idare edin
Medya: Scumbag System/Mobei-Jun lsmsmsmsms Elsa hali slsmsmsmsmdm

Ahaha benim böyle bir kitabım varmış lsmsmsmsms

Ehem ehem iyi okumalar 😙

~~~~~~~
"Yine çok yardımcı oldun S/a-kun~"
"İşim sonuçta."

Her seferinde ben yapmaktan bıktım ama mafyaya bebek bakıcılığı için mi girdim ben!? Çatışma olacaktı adam öldürecektim şu halime bak şımarık bir kıza bakıcılık yapıyorum. Bu konuyu çok uzatmak istemiyorum benimde bir hayatım var sonuçta. "Ben artık gideyim Patron."

Selam verdikten sonra kapıya doğru ilerlemeye başladım, gidebilirsin demeden gitmem çok yanlıştı ama artık buraya öylece girip çıktığım için bu sorun olmuyordu. Ama hep görüşürüz, kendine iyi bak diyen Patron sessizce oturuyordu yerinde, ya yine bir halt dönüyordu yada bu işte başka bir şey vardı.

Ne kadar merak etsemde, canıma susamadım sormak istemiyorum.

Sonunda çıkmıştım, manzara ne kadar güzel olsada o boğucu hava da kalmak çok zor. Evime doğru yol alıyordum, güneş yavaş yavaş batmaya başlamıştı. Bu havayı seviyorum özellikle Yokohama'nın bu yerinde güneş bir ayrı güzel batıyor.

Hava hem sıcak hemde soğuktu, rüzgar tenimi yavaşça okşarken güneşin son ışınları yüzüme vuruyordu. İçime gelen bir ürperti ile titredim bu garip hissettiriyordu... sanki, sanki bir şeyi arkamda bırakmışım, bir şeyi unutmuş gibiydim. Ne kadar düşünürsem düşüneyim neyi unuttuğum aklıma gelmiyordu, gözümü kapattığım anda sadece Patronun o sessiz hali geliyordu. Sanki...onu tekrar görmek istiyordum.

Ne saçmalıyorum ben! Hava da iyice soğudu umarım hasta olmam.

Evimin kapısını görünce istemsizce gülümseyerek içeri girdim. O sıcaklık etrafımı sarınca daha da gülümsedim, kendi evin gibisi yok be.

Mafyaya geçen yıl katılmıştım, katılmam zorlu olsada bir şekilde hallolmuştu, düşük rütbeliydim ve benim rütbemde kimse Patronu göremezdi ama Patron beni özenle seçmiş gibi Elise'ye bakıcılık yapmamı istiyordu şimdiye kadar doğru dürüst bir çatışmaya bile girmemiştim.

*Ding Dong*
Yemek hazırlamak için mutfakta boş boş dolaba bakarken zil çalmıştı, hep 'Bu saatte gelen kim' demek istiyordum ama hep doğru dürüst saatte geliyorlar. Nolur yani gece 1 de 2 de gelseniz.

Bunları söylerken kapıya gidiyordum, delikten bakma gereği bile duymadan kapıyı açtım.
Keşke açmaz olaydım...
"Patron!! Burada ne işiniz var?" kapıda Liman Mafyası'nın Patronu vardı... Liman Mafyası'nın, Mafyası'nın, Lideri, benim, kapımın, önünde, bana, gülümseyerek, bakıyordu...

Günüm daha ne kadar garip olabilirdiki?

"S/a-kun, içeri geçebilir miyim?"
Kapının önünde taş kesilmiş duruyordum, içeriyi gösterip gülümseyen Patrona hala bakıyordum, sonunda kendime geldiğimde, hemen selam verdim ve kapının girişinden çekildim.

Gözlerimle içeriye giren Patronu izliyordum, evin içini tek tek inceleyip yorum yapıyordu. Bir Mafya üyesiydim, elbette zengindim ve güzel bir evim vardı.

"Güzel bir zevkin varmış S/a-kun." şimdi gidip egolanma zamanı, koskaca Patron zevkimi beğendi tabiki ego yapacağım. Tabi bunları bırak dıştan söylemeyi, teşekkür bile edemedim.

Patrondan biraz korktuğum söylenir ama asıl korktuğum şey yanlış bir şey söyleyip, cesedimin kanalizasyonda bulunmasıydı,belkide hiç bulunmayacaktı.

Patron koltuğa iyice oturup bana bakmaya başladı.
"Buraya gelsene, ayakta durma." acaba beni öldürmek için mi geldi, evimi falan bombalasaydın neden yordun kendini be Patron. Bir gün bu düşünceler içinde delireceğim sanırım ama o gün bugün değil. Patronun gösterdiği yere oturdum.

Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum ama ikimizde konuşamadık bir süre hadi ben ölmek istemediğim için konuşmadım ama o neden konuşmuyor?

"S/a-kun..." hadi bakalım ölümlerden ölüm beğenme vakti, yanmak çok acı, boğulmakda istemiyorum, sadece silah yeter mi? Neyseki Dazai'ye denk gelmedim yoksa ölmek istiyorum diye yalvarırdım. Ben silahı seçiyorum Patron.

Patron konuşsana, beklemek daha çok öldürüyor insanı.

"Sana bir şey soracağım."
"Emredersiniz."
"Rahat olabilirsin, beni şu anda bir Patron gibi düşünme." kolaysa gel yap. Ben genede tedbiri elden bırakmayayım ne olur ne olmaz. Bunun üzerine sadece başımı sallamakla yetindim.

"Bir ilişkin var mı?"...bi dk ne?

"Anlamadım Patron?"
"Sevdiğin veya sevgilin var mı diye soruyorum S/a-kun." hmm o zaman çok normal bir soru bu. Acaba ben şizofren miyim? Bunu şuan ciddi ciddi düşünüyorum. Yada rüya olma ihtimali de var. Kendime şu anda vursam ne kadar garip olur ki?

"Hayır yok Patr- yani..."
"Bana Ougai de sadece Ougai demen yeterli." bana direk ilk ismiyle hitap etmemi mi söylüyor... Bi dakika-

Bana birden yaklaşmış, koltukla arasına sıkıştırmıştı, ben daha tepki vermeden dudaklarını dudaklarıma kapadı. Başta tereddütlü gibi sadece öpüyordu, ben hareketin şokunda olduğum için hiçbir tepki verememiştim. Doğal olarakda reddememiştim, dudaklarını daha çok bastırdı ve daha ileri gidecekken hangi cesaretle bilinmez Patronu ittim.

"..." hala olayın şokundaydım, ne yapmaya çalıştığı neden yaptığı hiçbir şey anlamıyordum!

Üzerimden ittikten sonra korkudan hemen ayağa kalktım. Ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu,ve ne diyeceğim hakkında.

"S/a-kun benimle birlikte olur musun?" ne...nee...NEEE!? NASIL NEE?! Gözlerimi sanki daha mümkünmüş gibi sonuna kadar açtım. Her şeyi geçtim dedem yaşında adamsın... Abartıyorum B
iraz evet ama en az 40, ben ise hala 28'im 12 yaş?!

Aslında yaşlara pek takan bir insan değilim ama şu anda bunun imkansız olduğunu anlatacak bir sürü örnek topluyordum kafamda.

"Biliyorum S/a-kun, yaşları sorun edeceksin, patron işini sorun edeceksin, sevmediğini iddia edeceksin, bir sürü engel bulacaksın."  konuşurken ayağa kalktı, güneş çoktan saklanmıştı etraf kararmış, ayda bulutların arkasına saklanmıştı, ortalığı aydınlatan tek şey sokak lambalarıydı.

Ben hala ayakta dururken, biraz önce yaptığı hareketi değilde, söylediği kelimeleri düşünüyordum.

"Belkide her şey için bir çözüm yolu vardır. Sadece inanmak gerekir." ve kapıdan çıkıp gitti.

Tekrar koltuğa oturdum, olanları sindirmeye çalışıyordum, ne kadar düşünürsem düşüneyim, bir günde bunlar fazlaydı. Ne yapacaktım şu anda? Yarın, ertesi gün? Hep onu görecektim, Mafya'yı zaten bırakamazdım. Ya yarın gidip Elise'ye bakmak istemediğimi söyleyecektim ya da ilk seçeneği söylediğim için ölüm beğenmeme geri dönecektim.
...

"Sanırım bu daha çok yakışır." üstüme, siyah ince bir şey giydim. Yakışmıştı. Sanki biraz heyecanlıydım, biraz mı orasıda tartışılırdı ama...

Belki de gerçekten, bahane üretmek yerine inanmalıydım, bize bir şans vermeliydim.

Kapıyı mutlulukla açıp, her gün gittiğim yere başka düşüncelerle ilerlemeye başladım.

************
( ͡° ͜ʖ ͡°)mucuklandınız

Gelecek bölümde görüşürüz.

Ve bu bölümü yazarken aklımdan çıkmayan Nil ve Seçile teşekkür ederim.
i_osamu_dazai_i
nishinoyamu

Hangi karakteri yazmamı istersiniz?
(☞ ͡° ͜ʖ ͡°)☞

BSD Karakteri x OkuyucuWhere stories live. Discover now