yirmi yedi sinsi tavşan

150 36 5
                                    

Mara

İyi hissetmiyordum. Hele de bilinmeyenin bana yazdıklarını okuduğumdan beri hiç iyi hissetmiyordum. Bana neden korkak demişti ki? Peki gerçekten onun yaptığını korkaklık olarak mı görüyordum?

Hayır, o korkak falan değildi. Yaşadığım bunca şeyi bilen biri korkak olsaydı ben kendimi öldürmek istediğim zaman çekip giderdi.

Ben çok korkaktım.
Deli gibi korkuyordum.
Deli gibi.

Kütüphanede oturmuş, önümdeki kitaba değil yere bakıyordum ve içimden ağız dolusu bağırmak ve ağlamak geliyordu.

"Gözlerine yaş yakışmıyor. Sen hep gülmek zorundasın, Mara.."

Kafamı kaldırdığımda bana seslenen Yves'in gözlerini de yaşlı bulmayı hiç beklemiyordum.

"Sen neden ağlıyorsun?"

"Mara.." deyip sandalyede oturmamdan dolayı önümde diz çöktü. Böylelikle gözleri göz hizama yakın olmuştu.

"Sen yeter ki ağlama, ağlaman gerektiğinde senin yerine ağlarım ben. Sen sakın ağlama Mara."

Onu daha önce hiç böyle görmediğimden ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum.

Saçlarını okşadım ellerimle.

"Benim yerime ağlayamazsın, asla.." dedim ağlamaklı bir sesle. Kafasını kaldırıp gözlerime baktı. "Birlikte ağlarız."  

mezar mezar papatya | textingWhere stories live. Discover now