25. Bölüm // Yıkık harabe yürekler... //

3.9K 204 15
                                    

25. Bölüm

    

Yetkin öfkeyle kapıyı açtığında karşısında bir zamanlar bakmaya doyamadığı kahveli gözleri bulmuştu. Bu sabah itibarıyla o kahveler artık ona nefreti, ihaneti ve acıyı hatırlatıyordu. Yaşadığı bir anlık şokla kapıda Eva'ya kitlenen Yetkin kendine geldiğinde hızla kapıyı kapattı. Artık o kumral teni, kahveli bakışları, üzgün bakışları görmek istemiyordu. Onun oynadığı masumluk rolüne inanmıyordu. Kapının arkasında durarak derin soluklar vermeye başlamıştı. 27 yaşının heybeti yaşadığı acıyla küçük bir çocuğa dönüşmüştü. Nasıl olurda sevdiği kadın ona bu ihaneti yaşatabilirdi ? Nasıl olurda yeniden güvenmeyi öğrenmişken en güvendiği kişi onu  güveniyle sarsmıştı? Soruları içini yakarken kapının şiddetle vurulması kendini dış dünyaya geri döndürmüştü.

'' Aç kapıyı Yetkin! Ne olur beni dinle...''

Eva'nın yalvaran sesini duymayı beklemeyen genç adam bir anlığına şaşırsada kendini hızla topladı. Öfkesi, nefreti ve gördükleri her şeyi açıklarken o kadını dinlemek bile istemiyordu. Onun söyleyecekleri koca bir yalandan öte olmayacaktı.

'' Defol git buradan! Artık sen ve aşkım bitti. Sen bitirdin her şeyi... Şimdi o acımasız kalbini ve masum rolünü al ve git! ''

Yetkin'in ağır sözleri kendi canıyla beraber Eva'yı yakarken en büyük darbeyi de acımasız sözler yaşatıyordu. Her şeyin bir oluru, bir çözümü olurdu ama kalbi yıkıp döken o sözlerin hiçbir ilacı olmazdı.

Eva, duyduklarıyla hıçkırıklarını tutamazken şiddetli bir ağlama krizi onu yakalamıştı. Sevdiği adamın sözleri ruhunu ve kalbini paramparça ederken o duyduklarına inanamıyordu. O bu sözleri ve bu durumu hak etmiyordu. Söyleyemediği sözler, engelleyemediği durumlar onu bu duruma iterken en suçsuzu da kendisiydi halbuki... Ama en büyük suçu işlemişçesine en ağır lafları o işitip en büyük acıya kendisi itiliyordu. Sevdiği adam onu dinlemeden büyük bir boşluğa atarak nefes almasını engelliyordu. Son bir dıranetiyle kapıya vurarak suçsuzluğunu haykırdı.

'' Yetkin, sevdiğim suçsuzum ve sen suçsuzluğumla suçluyorsun beni.. Ne olur inan bana! Ben değil ama sen bitiriyorsun aşkımızı, bizi! ''

Eva'nın içini yakan sözler gözyaşlarıyla da tenini yakıp kavururken artık o eskisi gibi olamayacağının da bilincindeydi..

Eva, hüsrana uğramış duygularıyla kapıdan uzaklaşırken hiç beklemediği şey gerçekleşmişti. Yetkin hızla kapıyı açıp kolundan sertçe tutarak onu içeriye sokmuştu. Tüm bunlar birkaç saniye içinde gerçekleşirken ne hissedeceğini ne yapacağını şaşırmıştı Eva...

Sevdiği adamın gözlerine bakmaya korkan Eva, o gözlerde de nefreti ve suçlamayı görmekten kaçıyordu. Yeterince ağır sözler ve suçlamalara maruz kalmıştı ama o bakışlardaki duygular onu daha çok yıkardı. Çünkü o bakışların asla yalanı olmazdı!

Yetkin, Eva'nın sözlerine daha fazla dayanamayarak kapıyı açarak onu içeri almıştı. Siniri ve acısı;  sevgisini, aşkını ve sevdiğinin bakışlarını umursamadan karşısındaki kadını yakıp yıkmaya yeminli gibiydi. Söylenmemiş sözler yalanıyla, öfkesiyle yıkıp dökmeye hazırlık yapıyordu.

'' Bana bak Eva, bana... Beni nasıl birine döndürdüğüne iyi bak! Karşısında o aşık, sevgisini koşulsuzca veren bir Yetkin yok artık! Sen beni, iyiliğimi, aşkımı öldürdün. Sen beni bu acımasız, öfkeli adama çevirdin. Hak ettim mi ha ? Ben senle güvenmeyi öğrenmişken bunu, bu durumu hak ettim mi, söyle bana! ''

Vazgeçebilir Misin ?Where stories live. Discover now