ÖSS-3

2.7K 149 183
                                    

Sen yoksan
ölümden ne farkı var

Üzerime giydiğim günlük elbiseyi düzelttikten sonra otobüsten indim ve ağır adımlarla okula doğru yürümeye başladım. Efdal ile farklı fakültelerde olsak da şuan bizim binanın bahçesinde olduğuna emindim. Zaten her zaman girişte ve çıkışta beni beklerdi ama artık bu beklemelerinin haklı bir gerekçesi vardı.

Sevgilim olması gibi.

Bu yüzden adımlarımı her zamankinden daha yavaş atıyordum. Eskiden, ki eski dediğim bir gün önce, Efdal'i görmemek için adeta tazı gibi koşturarak yürüdüm ama artık onunla karşılaşmaya alışmak zorundaydım. Kartımı okutup kapıdan girdiğimde elimde tuttuğum telefonun titreyişini hissettim ve mesaj kutusuna girdim.

Derya: Kanka Efdal bahçenin en solunda ki bankta oturuyor

Deniz: Yanında kendi bölümünden birkaç arkadaşı da var

Nehir: Sen neredesin

Siz: Şimdi girdim.

Deniz: Kanka o arkadaşlarına döndüğü zaman mesaj atalım sağ tarafta ki kapıya doğru koş

Derya: Saçın açıksa yüzünü kapat kanka

İki dakika da aksiyon filmi firar senaryosu yazan arkadaşlarımla derince oflayarak telefonumu cebime tıkıştırdım. Efdal ile dakikalarca muhatap olmak zorunda kalmayayım diye beni o görmeden binaya sokmaya çalışıyorlardı. Bunu hep yaparlardı ama bu sefer böyle bir şeye gerek yoktu ki. Şimdi onlara mesajda yok ben öle dümdük geleceğim desem bir saat sorgulamaya başlarlardı. En iyisi yanlarına gittiğimde uygun bir dille açıklamaktı.

Bahsettikleri bankta Efdal ve arkadaşlarını gördüğümde birkaç saniye ne yapacağımı düşündüm.

Yanlarına mı gitseydim?

Ya da görmemiş gibi okula mı yürüseydim?

İki saniyede bir girişe bakıp beni kontrol eden Efdal sayesinde yakalanmadan okula girmem imkansızdı ama yanına gitmek de doğru olur mu bilemiyordum.

Sevgilisi değil miyim? Tabi ki de doğru olur.

Ama yanında arkadaşları var ve çekiniyorum.

Zaten dün de sarılmamızı sonlandırır sonlandırmaz yüzüne bile bakmadan koşarak kaçmıştım ofisten. Hem deli gibi utanmış hem de kendimi çok kötü hissetmiştim çünkü. Kötü hissetme sebebim onun duygularıyla oynuyor, onu kandırıyor oluşumdandı. O saf bir mutlulukla bana sımsıkı sarılıp omzumda şükürler ederek ağladığında yer yarılsa da içine girsem demiştim. Utanmamın ise iki sebebi vardı. Biri aylardır peşimde olan erkekle cesur bir konuşma yapıp bir de üzerine ona sarılıyor olmam yüzündendi. Diğeri ise bu sarılmadan keyif alışımdandı.

Ben kazık gibi olduğum yerde dikilip düşünürken Efdal beni fark etmiş ve kocaman bir sırıtmayla yanına gitmem için elini sallamaya başlamıştı.

Pekala şu saniyeden sonra gitmemek gibi bir şansım yoktu zaten.

İfadesiz bir yüzle yanlarına doğru yürümeye başladığımda, yaklaştıkça, aralarında konuştukları şeyi duymaya başlamıştım.

"Oğlum yine tersleyecek niye çağırdın?"

"Al ağzının payını otur aşağı gerizekalı."

"Efdal kendini daha ne kadar rezil edeceksin? Hiç mi gururun yok kardeşim?"

"Ya kıza da yazık. Durduk yere sinirlerini bozuyorsun. Dolaşma artık peşinde, seni çekmek zorunda mı o kız?"

Ölünce Sevemezsem Seni  <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>Where stories live. Discover now