ÖSS-5

2.3K 143 164
                                    


Umudun olurum
eğer bana inanırsan


Sağlık görevlileri Efdal'i sedyeye yatırıp ambulansa soktuklarında yerde ki eşyalarımızı toparlayıp bende bindim arkalarından.

"Ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı hanımefendi?"

"Ha-hasta o.  O hasta.  Ölecek. Ben-benim annesini aramam lazım. Benim yüzümden oldu. Çok yoruldu bugün, ondan oldu. Kurtarın onu lütfen."

"Tamam siz sakin olun. Biz elimizden geleni yapacağız."

Başımı salladıktan sonra titreyen ellerimle telefonumu alıp Nazende Hanım'ın numarasını tuşladım. İyi ki kafede bana numarasını vermişti yoksa şuan ne yapardım bilemiyorum.

"Arsen nasılsın canım? Efdal ile birliktesiniz değil mi?"

"E-Efdal."

"Arsen sen ağlıyor musun? Bir şey mi oldu oğluma? Arsen cevap ver oğlum iyi mi?"

"Bilmiyorum. Bilmiyorum ki. Hastaneye gidiyoruz. Onun bilinci kapalı ve burnu kanıyor."

"Oğlum! Hangi hastane?"

Ambulansın üzerinde yazan hastane ismini verdikten sonra telefonu kapatıp Efdal'in eline uzandım.

Buz gibiydi.

Birkaç gün önce bu manzarayı görsem belki sadece üzülür ve şifa dileyerek geçer giderdim ama şuan kendimi çok kötü hissediyordum. Benim yüzümden olduğu için suçluluk da duyuyor olabilirdim.

Görevlilerden biri kapıyı açtığında durduğumuzu fark edip hızla dışarı atladım ve kapıda bekleyen doktorların gelen ona müdahale edişine izin verdim. Att ve doktor kendi arkalarında anlamadığım şeyler konuşarak ilerlemeye başladığında ben de sedyenin arkasından koşturarak onları takip ettim ve müdahale odasının önünde kapıların yüzüme kapanmasıyla kalakaldım.

Artık yapabileceğim tek şey oturup bir haber beklemekti. Çok geçmeden duyduğum topuklu ayakkabı sesleri ise yalnız beklemeyeceğimin habercisiydi.

"Oğlum nerde Arsen?"

"İçeri aldılar."

"Bir şey dediler mi? Ne oldu birdenbire?"

"Biz lunaparktaydık. Sonra öksürmeye başladı ve burnundan kan geldi. Hemen ardından da bayıldı zaten. Biri ambulansı aramış apar topar buraya geldik. Başka da bir şey bilmiyorum."

Başım önde, parmaklarıma oynarken kendimi vazo kırdıktan sonra annesine hesap veren küçük çocuklar gibi hissetmiştim. Sessizce yiyeceğim azarı bekliyordum ama tahmin etmediğim bir şey oldu ve popomda terlik hissetmek yerine omzuma dolanmış bir çift kol hissettim.

Nazende Hanım bana sarılmıştı.

"Böyle mahzun mahzun durma Arsen. Seni suçlamayacağım. Efdal bugün evden çıkarken oldukça heyecanlı ve mutluydu. Sanırım hastalığını unutup kendine fazla yüklendi. Bir şey olmadığına eminim, birazdan kendine gelir."

Şuan şaşkınlıktan küçük dilimi yutmuş olabilirdim. Ben bana kızar sonra da ağlama krizine girer diye düşünürken kadın sakin sakin beni teselli ediyordu. Resmen rolleri karıştırmıştık biz.

Alo teyzecim.

İçerde yatan senin oğlun.

"Ona bir şey olmamıştır yani öyle mi?"

"Merak etme Arsen'cim. Efdal güçlü ve inatçı bir çocuktur. Sen daha iyi bilirsin."

Peşimde bıkmadan, usanmadan koşturuşunu ima ettiğinde bir saat sonra ilk defa yüzümde bir gülümseme oluştu ve kurumuş yaşlarla dolu yanaklarımı silerek daha iyi bir ruh haline büründüm.

Ölünce Sevemezsem Seni  <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>Where stories live. Discover now