ÖSS-9

1.9K 113 44
                                    

Eğer sevda bu demekse
Ben vazgeçtim beni sevmeyin




5 ay önce

"Eğitiminin büyük bir kısmını yurt dışında tamamlamış. İngiltere, Hollanda ve Norveç'te okuduğu yazıyor."

Büyük bir özentiyle okuduğum cümleden sonra girdiğim siteden çıkıp başka bir siteye girdim. Burada ki bilgileri önceki girdiğim sitelerde ki bilgilerle karşılaştırarak farklı bir şey bulmaya çalışırken Deniz'in ağlamaklı sesi doldurmuştu kulaklarımı.

"Kendi markasını yaratmaya başladığında ise henüz 19 yaşındaymış. Adamın marka kurduğu yaşlarda marka kıyafet bile alamıyorum ben. Allah'ım bu ne rezil hayat?!"

"Kıskanma tatlım çalış senin de olur."

Derya törpü ile tırnaklarını törpülerken umursamazca kardeşine cevap verdiğinde Deniz önünde ki kapalı çikolata paketlerinden birini onun kafasına fırlattı.

Aha kardeş kavgası!

Şimdi Derya da ona bir şey fırlatacak sonra Deniz bunu tekrar edecekti.

Bu döngünün sonsuza dek, saç baş kavga edip yorulana kadar, devam edeceğini daha önceden tecrübe ettiğimden bilgisayarımı kapatarak ayağa kalktım.

"Kızlar bırakın tartışmayı da toparlanın gidelim. Yetişemeyeceğiz bak."

Kızlar da yetişememekten korktukları için seslerini kesip hızla toparlanmıştı ve koşturarak bizim binadan çıkıp hemen yanınızda ki ana binaya girmiştik.

Bugün önemli bir iş insanı konuşma yapmak için geliyordu. Konuşmasına katılmadan önce meraktan hakkında biraz araştırma yapmıştık ve çarşaf çarşaf başarı öyküleri okumuştuk.

Adam cidden mükemmeldi.

Konferans salonunun önüne geldiğimizde kapı girişinin boş olmasıyla anında modumuz düşmüştü. Bunun tek bir açıklaması vardı, herkes çoktan içeri girip yerleşmişti. Bize en arkadan bile olsa yer kalmış olması için dua ede ede içeri girdiğimizde karanlık salonun tamamında gözlerimi gezdirerek boşluk aradım.

Yok gibiydi!

"Kaçırdık mis gibi konuşmacıyı ya, aferin bize! Adamın hakkında araştırma yapmak çok mu gerekliydi? Zaten kendisi de aynı şeyleri anlatacaktı."

Nehir büyük bir sitemle Deniz ve bana bakarak kızdığında mahçupça son kez göz attım büyük salona. Bir kişilik bile yer varsa Nehir'i oraya gönderecektim çünkü en çok o istiyordu bu konuşmayı dinlemeyi. Biz girmesek de olurdu.

Gözlerim ilk koltukları geçip orta tarafları taramaya başladığında sağa sola sallanıp duran bir kol dikkatimi çekti. Gözlerimi iyice kısarak orda ne olduğunu anlamaya çalışırken çok geçmeden bu hareketi yapan kişinin Efdal olduğunu anlamıştım.

Onu fark ettiğimi anladığında ayağa kalkıp yan tarafını gösterdi.

Dört tane boş koltuğu.

Bize yer mi tutmuştu?

Bu kalabalığın içinde bunu nasıl becermişti ki?

"Oha! Seninki bize yer mi tutmuş? Koşun hadi birileri kapmadan."

Deniz büyük bir hevesle Efdal'in tuttuğu yere koşarken arkasından Nehir de onu takip etmişti. Derya ile ben ise hala kapının girişinde dikiliyorduk.

"Sen de gir hadi."

"Sen?"

"Ben gelmeyeceğim."

Ölünce Sevemezsem Seni  <𝓣𝓪𝓶𝓪𝓶𝓵𝓪𝓷𝓭ı>Where stories live. Discover now