8-

769 101 13
                                    


Bu bölüm düzenlenmiştir.

Jungkook Jimin'in kapısına vurup vurmamakta kararsız kalmıştı. Çünkü en son ona okkalı bir küfür ederek odadan çıkmıştı. Eh hak etmediğini söylemezdi Jungkook , o anlar aklına geldiğinde güldü. Jimin onu sürekli güldürüyordu. Jungkook bazı hareketleriyle insanları delirttiğini biliyordu ama yapacak bir şey yoktu, kendini bildi bileli insanları sinir eder ve onlara ukalaca davranırdı.

Tabii bu hayatının dışında tuttuğu insanlar için geçerliydi, yakın arkadaşları ve ailesine karşı küçük bir çocuk gibiydi, elbette onları da sinir edip atılırdı ama dışarıya karşı takındığı o donuk maskeyi  indiriyordu onların yanında. Ve bu listeye birde Jimin eklenecek gibiydi, onun yanındayken sürekli saçmalıyor ya da çocukça davranıyordu ama bunu hiç umursamadı çünkü gerçekten değer verdiği insanların yanında bu şekilde davranırdı.

İçten içe biliyordu zaten onun kalbindeki yerini, Jimin gülümsediğinde kalbindeki hızlanmadan ya da onu başkasının yanında gördüğünde içinde kaynayan sinirden biliyordu. Ama daha vakit vardı, hislerinden emin olmaktan çok Jimin'in ona karşı ne hissettiğini ya da hangi gözle baktığını bilmeliydi. Kafasını allak bullak eden düşünceleri zihninin en derin köşesine iterek kapıyı çaldığında içerden ses veren olmamıştı.

Nereye gitmiş olabilirdi ki? Birkaç kez daha tıklattıktan sonra kapıyı açan Jimin'in yüzüne bakakalmıştı Jungkook. Uykusundan uyandırdığını o an anladı, Min dağılmış saçları ve uykudan dolayı tamamen küçülmüş gözleri ile ona bakıyordu. Bu hali yanaklarını sıkarak sevmek istemesine yol açmıştı ama kendini frenledi, onun yerine her zaman takındığı alaycı ifade yer edindi yüzünde. Jimin nefes alıp gelecek olan cümleyi beklemeye başladı, mutlaka sinir edecek bir şey söyleyecekti. "Bakıyorum dinlenmeyi biraz fazla abartmışsın Park. Saat gece yarısı değil ve sen uyuyor musun?"

Hah! İşte yine başlamıştı. Jeon Jungkook Park Jimin'i sinir etmeden bir dakika durabilirse büyük bir olay olurdu zaten. Jimin artık alışmış gibi omuz silkerek kapıyı açık bırakmış ve odasına yürüyerek yatağına oturmuştu. Jungkook ise arkasından yürüyerek yanına geldi. Ne konuşacağını dahi bilmiyordu, ağzını açsa kesin bir şeyler saçmalardı ama biraz daha konuşmazsa Jimin ona dövecek gibi bakıyordu. "Ne oldu Jungkook? Ne istiyorsun?"

Jungkook dudak büzdü, alınmış gibi duruyordu. "Aşk olsun Jimin. Neden biraz kibar olmuyorsun ki? Bir şey demek istiyordum aslında bir konu hakkında yardım isteyecektim." dedi.

Jimin şok içinde gözlerini büyüttü. "Sen? Yardım? Benden istemek? Neymiş söyle hadi."

Jungkook bakışlarını etrafta gezdirmeye başladı. "Patronus büyüsü hakkında yardım istiyorum." dedi.

Jimin"İyi güzel ama Slytherinlerin Patronus büyüs-" Dediğinin sonradan farkına vararak sustu. Patronus büyüsü ruh emicilere karşı insanın iyi anılarını hatırlayarak oluşturduğu bir kalkan görevi görürdü. Duyduğu ve bildiği kadarıyla Slytherin olan insanların neredeyse hiçbirinin Patronus büyüsü yapacak kadar iyi anıları yoktu. Dudağını ısırıp Jungkook'un yüzüne baktığında buruk bir gülümsemeyle ona baktığını gördü. "Evet biliyorum, ben daha önce hiç denemedim ama denemek istiyorum ve yardımcı olsan güzel olurdu."

Jimin bir süre duraksadı, bu zor olacaktı ama gözlerinden ne kadar istediği belliydi. "Tamam...bende pek bilmiyorum ama deneyelim belki bende daha iyi yapabilirim."

Jungkook omzunu kapıya yaslayıp gülümsedi  saçını karıştırdı. "O zaman...müsait olduğunda diyelim. Nerede olsun?"

Jimin onayladı, "Ben sana söyleyeceğin gelmen gereken yeri." Dediğinde Jungkook geri geri yürümeye başlamıştı. "Tamam o halde iyi geceler ben gideyim."

Obliviate | Jikook Where stories live. Discover now