15-

439 48 8
                                    

Bu bölüm düzenlenmiştir.

"Bu gece Taehyung için Zihnefend büyüsü yapacağız Jimin."

Jimin bunu duyduğundan beri yerinde duramıyordu, işe yarayacağına emindi ancak bir yandan da korkuyordu. Şimdi ise yatma saati geçmiş olmasına rağmen bekliyorlardı, cidden neyi bekliyorlardı ki? Başkan onlardı ve gece yakalanma riskleri yoktu. Jungkook odaya geldiğinde Jimin yatakta doğruldu. "Gidiyoruz sevgilim, hadi."

Elini uzattığında tutan sevgilisine gülümsedi ve önce odadan ardından ortak salondan çıktılar. Jungkook ve Jimin'in yanında fazla kişi olmayacaktı, arkadaşları ne kadar ısrar etmiş olsa da kalabalık dikkat çekerdi ve bunu hiç istemiyorlardı.

Bu yüzden Xiaojun, Hoseok ve Yoongi gelecekti sadece, Namjoon ve Seokjin ise koridorun başında bekliyorlardı. Büyük kapıyı yavaşça açtıklarında etrafı kolaçan ederek Taehyung'un sedyesinin önüne geldiler. Jungkook asasını çıkardığında kısa bir an duraksamıştı. Yapabilecek miydi? Sevgilisi anladığında yanına gelmiş ve elini sıkmıştı.

Xiaojun ve Hoseok bir adım arkada dururken Jungkook daha fazla beklemeden asasını kaldırdı. "Zihnefend!" Asasından çıkan ışık arkadakilerin gözlerini alırken Jungkook bir baskı hissetti, sanki bir yere doğru çekiliyor gibiydi.

Tam o an Taehyung'un zihnine girebilmişti, oldukça Karanlık görünüyordu ama yaklaşan adım seslerini duyabiliyordu. Biri konuşmaya başladığında bunun sevgilisi olduğunu fark etti sonrasında görüş alanına giren ikiliyle bu anın Taehyung bayılmadan önceki son an olduğunu anlamıştı. Doğru yoldaydı ve film izler gibi izliyordu anıyı, Jimin'in sessizlik büyüsü yaptırmasını ve yürümelerini.

En sonda sağa döndüklerinde bayılmalarını gördü, anı olmasına rağmen içinden geçen üzüntüye engel olamamıştı.

Taehyung'un bayılmadan hemen önce yaratığın yüzünü gördüğünü düşünmüştü ancak onun anıları da Jimin'in anıları gibiydi. Yine de aradıkları şey Hogwarts'ta duruyordu hiç değilse bunu öğrenmişlerdi, üstelik en başından beri yanlış yere bakıyorlardı. En başından beri Karagöl'ü arayarak hata yapmışlardı, tehlike okulun içindeydi.

Jungkook vakit kaybetmeden Quiescis büyüsünü tersini yapıp Taehyung'u uyandırdığında ikili revire döndü. Aynı anda açılan gözlerle birlikte arkadaşları heyecanlanırken Jimin çığlık atmak üzereydi. Heyecanla karışık endişeli bir sesle Jungkook'un dudaklarından dökülen cümle kafaları karıştırmıştı. "O şey buradaydı, başından beri yanıldık."

***

Jungkook Taehyung uyandığından beri her gün o karanlık koridora gidiyordu. Hızla geçen 3 koca gün içinde ne bir ipucu elde edebilmiş ne de öğrencilerin Karagöl'e sürüklendiğine şahit olmuşlardı. Nasıl bu kadar kör olabilirlerdi? En başından beri baktıkları yer yanlıştı, aradıkları şey Karagöl'ün yakınında bile değildi! Hogwarts içindeydi. Ama bir an için geriye bakıp düşündüğünde şatoyu aramamaları bile başlı başına bir hataydı çünkü Jimin ve Taehyung bilincini şatoda kaybetmişti, yaratığın hala koridorda olma düşüncesi bile akıllarından geçmemişti çünkü çıkan karmaşada gitmiş olacağını düşünmüşlerdi.

Aptallığına söylenirken kütüphaneye geldi Jungkook, öğrenciler hala başkanlara verilen görevi ve ikisinin bayılma nedenini bilmiyorlardı bu yüzden ellerinden geldiğince sessiz halletmeye çalışacaklardı, Jimin ve Dahyun'un kitaplar arasında boğulduğu masanın yanına geldiğinde sevgilisinin boynuna sarılmış ve burnunu boynuna bastırmıştı. "Jungkook böyle pat diye gelme demedim mi ben sana? Kalpten gideceğim bak bir gün."

Jungkook çocuk gibi omuz silkerek yanlarına oturduğunda kitaplara göz attı. "Bir saat görmeyince özledim beni suçlayamazsın sevgilim. Bir şeyler bulabildiniz mi?" Dahyun büyük kitabı gürültüyle kapatıp ikiliye döndü, yüzünde ne zaman sinirlense takındığı o ifade vardı ve belli ki o da bir şey bulamamıştı. "Tek bir cümle bile yok anlatılanlarla eşleşen, fantastik yaratıklarla ilgili sayısız kitap bitirdim üç günde ama bulamıyorum."

Obliviate | Jikook Where stories live. Discover now