25-

311 43 8
                                    


Bu bölüm düzenlenmiştir.

Günler Jimin için bunaltıcı olmaya başlamıştı, 6 Büyücü Turnuvası ve olanları unutmaya çalışıyordu ancak tüm okul sürekli gündeme getirdiği için bu mümkün olmuyordu. Her gece vücudundaki yaraları görmek de üstüne tuz biber oluyordu. Geçen iki hafta içinde Jungkook onunla defalarca konuşmaya çalışmış ve Jimin onu her seferinde reddetmişti.

Arkadaşları Jungkook ile yavaş yavaş konuşmaya başlasada her zaman Jimin'in yanındalardı. Ne olursa olsun Jungkook'un böyle bir şey yaptığına inanamıyorlardı tıpkı Jimin gibi. Yine bir öğleden sonra başkanlar ortak salonunda Jimin Nayeon ile dönem sonu sınavlarına hazırlanırken Jungkook Yugyeom'u yanına alarak ortak salona gelmişti. Ancak amacı asla ders çalışmak değildi, bakışlarını bir kez bile Jimin'in yüzünden çekmeden onu izliyordu.

Jimin üzerindeki gözleri elbette hissediyordu ancak bakmamaya kararlıydı, onunla konuştuğu her günün gecesinde yatağında kıvrılıp dolu gözleriyle boş boş duvara bakıyordu, aklına dolan anılar bir türlü bırakmıyordu peşini. En sonunda dayanamadı ve elindeki iksir kitabını sertçe kapattı.

Nayeon'a bakarak kapıyı işaret etti, tek başına biraz hava almak iyi gelecekti. Arkadaşı ona hafif bir gülümseme verdi, odasına geçerken öfkeyle Jungkook'a baktı.

Ancak Jungkook onun bakışlarını ya da sinirini görecek durumda değildi, Jimin'in hemen arkasından gitmeye başladı. Bahçeye çıktıklarında Jimin takip edildiğinin farkındaydı, ormana doğru hızlı adımlarla yürüdü. Yeterince derinlere geldiğinde durdu, Jungkook aralarında biraz mesafe bırakarak arkasında durmuştu. Jimin gözlerini kapatıp derin nefes aldı,"Senden sadece bir şey istedim! Beni rahat bırakmak bu kadar mı zor?"

Jungkook sinirliden uzak daha çok kırgın çıkan bu sesle afalladığını hissetti, şu iki hafta onun için Jimin ile konuşmaya çalışmakla geçmişti evet ama genelde Jimin onunla konuşmuyor sadece boş gözlerle bakıyordu. Jungkook "Jimin ben-"

Sarı saçlı çocuk bir hışımla arkasını döndü, "Sen ne Jungkook! Sen ne? Yeter artık görmüyor musun senden uzak durmaya çalışıyorum. Bana iyi gelmediğini görmüyor musun!" Jimin'in sesi orman boyunca yankılandı. Jungkook gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, haklıydı hemde çok ama ondan uzak durma fikri tüm lanetlerden daha çok acı veriyor gibiydi.

"Bana kızgınsın biliyorum ama bir kez dinlesen beni?" dedi Jungkook. Jimin kahkaha attı, "Daha ne hissettiğimi bile bilmiyorsun Jungkook. Kırgınım ben sana, öyle kolay geçecek bir şey de değil bu." O sırada üzerindeki kazağı çıkarttı, vücudundaki yaralara bakmadan Jungkook'un yanına geldi.

Jungkook ilk kez görüyordu yaralarını, içinin yandığını hissetti gözlerini kaçırdı. Ama Jimin çenesinden tutarak bakmasını sağladı. "Seni ne zaman affedebilirim biliyor musun? Bu yaralar iyileştiğinde."

Ardından tek kelime etmesine izin vermeden yerdeki kazağını alarak okula döndü. Jungkook artık biliyordu asla affetmeyecekti onu. Bu zamana kadar bir umut vardı içinde ancak o da bugün sönmüştü. Bir süre ormanda öylece durdu, yavaş adımlarla geldiğinde yoldan okula dönerken aklında sadece Jimin vardı.

***

"Bundan emin misin Jimin? Bir kez daha düşünmeni istiyorum senden." Dumbledore gözlüklerinin üzerinden öğrencisine bakıyor ve verdiği kararı yeniden düşünmesini istiyordu. Ama Jimin hayatında hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştı, "Evet efendim, Ravenclaw takımındaki görevimden ayrılmak istiyorum, fikrimin değişeceğini de sanmıyorum. " dediğinde Dumbledore iç çekerek onayladı onu, elinden bir şey gelmiyordu, öğrencisinin bu ara zor bir dönem geçirdiğine yakından şahit olduğu için susmuştu.

Obliviate | Jikook Onde histórias criam vida. Descubra agora