21-

313 43 12
                                    

Bu bölüm düzenlenmiştir.

Jungkook'un uyanmasıyla birlikte 6 Büyücü Turnuvası'nın ikinci görevi resmi olarak başlamıştı. Ancak şampiyonlara herhangi bir duyuru yapılmadı çünkü turnuva heyeti birinci görevdeki gibi bir ihmal sözü konusu olmaması için gerekli önlemleri almakla meşguldü. Bu iki günde Jimin ve Jungkook her zaman olduğu gibi birlikte zaman geçiyorlardı.

Gün batmaya yüz tutmuşken Hogwarts gölü kenarında oturuyorlardı, Jungkook ağaçların arkasından sızan güneş ışığını ve arkasında bıraktığı manzarayı izlerken Jimin dizlerine yatmış uyuyordu. Sevgilisinin saçlarını okşarken onu bu turnuvaya katılmak için ikna etmenin kötü bir fikir olduğunu düşünmeye başladı Jungkook.

Kendi için endişelenmiyordu asla, onu endişelendiren Jimin'e gelebilecek herhangi bir zarardı. Birinci görevde kendi dikkatsizliği yüzünden yeterince zarar görmüştü Jimin ama ona öylece bırak dese ortalığı yıkacağını da biliyordu.

Düşünceleri arasında kaybolmuş durumdayken yanağında hissettiği elle gözlerini açtı, Park Jimin gülümseyen yüzüyle ona bakıyordu. Sarı saçlarına vuran ışık onu adeta bir peri gibi göstermişti. Nefesinin kesildiğini hissetti Jungkook, ona ölene kadar bakabileceğini düşünüyordu.

Park Jimin onun sonsuzluğu gibiydi. "Ne düşünüyorsun Jeon, uzaklara dalmış gibisin."

Jimin elini yanağında dolaştırırken uykudan uyandığı için kısık çıkan sesiyle konuştuğunda Jungkook gülümsedi, elleri saçında dolaşırken eğildi ve burnuna ufak bir öpücük bıraktı. "Senin ne kadar mükemmel olduğunu düşünüyordum, gerçekten şaka olarak söylemiyorum aklımda seni herkesten saklamak falan vardı."

Jimin kocaman bir kahkaha attı, Jungkook'un bu şekilde konuştuğu zamanlarda bazen ne diyeceğini bilemiyordu ama çok hoşuna gittiğini inkar edemezdi. "Biliyorsun Jeon insanların üzerinde böyle etkilerim vardır. Ve sen sevgilim olduğun için sana daha fazla bakma fırsatı veriyorum, şanslısın." dediğinde ufak gözleri tamamen yok olana kadar güldü Jimin.

Jungkook o kadar büyülenmişti ki o an dediklerini duymadı bile. Bakışlarını bir saniye olsun ayırmadan sevgilisine bakmaya devam etti. Parmaklarını gözlerinde, burnunda, yanaklarında ve en son dudaklarında gezdirdi. Jimin uzanıp dudaklarına bir öpücük bıraktığında geri çekilmesine izin vermeden elini beline sarmış ve kendine çekerek öpmeye başlamıştı.

Jimin her öpüşmelerinde ilk kez öpüyor gibi heyecanlandığından elleri öylece havada duruyordu, sevgilisi tek elini alıp omzuna koyduğunda Jungkook'un forması Jimin'in narin elleri arasında sıkışmıştı. Nefes almak için kısa bir an geri çekildi Jimin. Sonrasında gözleri kapalı duram sevgilisine bakıp dudaklarına hafif öpücükler bıraktı, onunla vakit geçirmeyi her şeydem çok seviyordu ancak gitmeleri gerekti artık.

Hava kararmıştı ve bu akşam yemeğinde tüm okulların önünde ikinci görevleri açıklanacaktı. Ayağa kalktığında Jungkook bundan hoşlanmadığını açıkça belirten homurtular çıkarmış ve ayağa kalkmıştı. "Biraz daha kalamazdık sanki...neden bugün açıklıyorlarsa şu görevi."

Jimin elini tutmuş ve Jungkook'u şatoya adeta sürüklercesine götürüyordu. Dediğiyle kahkaha atıp arkasını dömdü, sevgilisinin somurtan suratına karşı havadan bir öpücük attı. "Katılalım diyen sendin sevgilim hadi, Yoongi ve diğerleri orada bak." Cümlesini bititir bitirmez hızla el salayan arkadaşlarına doğru yürümeye başladılar.

Okulda şampiyon seçilmeleri ve yaralanmalarına rağmen görevi birinci bitirmeleri öğrencileri hala etkiliyordu bu yüzdendi ki hepsinin bakışları ikisi nereye gitse oraya dönüyordu.

Obliviate | Jikook Where stories live. Discover now