26-

321 42 11
                                    

Bu bölüm düzenlenmiştir.

Jimin yatağında öylece yatıyordu, Jungkook ile konuşmasının üzerinden iki gün geçmişti. Bu sürede her saniye karşısına çıkan çocuk ona bir kez olsun görünmemişti. Böylesi daha iyiydi elbette ama Jimin ne kadar istemiyorum dese de onu görmeden yapamayacağını adı gibi biliyordu.
Saat öğlen olmasına rağmen odada bunalmış ve bu aralar gittiği tek yere gitmek için odasından çıkmıştı.

Jungkook dün gece aldığı kararla soluğu Yoongi'nin yanına geldi. Arkadaşı onu hala affetmiş sayılmazdı. Zindanlardaki odasına geldiğinde Yoongi hışımla ayağa kalktı. Jungkook'un yüzüne okkalı bir yumruk geçirdiğinde çocuk bunu beklemediği için yere düştü.

Kanayan dudağını umursamadan gözlerini kapatıp yerde yatmaya devam etti. Yoongi tam tepesinde dururken "KARŞILIK VER JUNGKOOK!" Diye gürledi.

Ama Jungkook sonuna kadar hak ettiğini düşünüyordu, gözlerini açmadan mırıldandı. "Akıt içindeki öfkeyi Yoon, karşılık vermeyeceğim bunları hak ettim ben."

Yoongi biraz sakinleştiğinde derin nefes alıp elini uzattı kalkması için. Jungkook kalktığında asasıyla bir buz torbası getirdi Yoongi.

Jungkook'un dudağına sertçe bastırıp tutmasını işaret ettiğinde Jungkook acıyan dudağıyla hafifçe inledi. Yoongi'nin yanındaki koltuğa oturduğunda arkadaşı derin nefes aldı. "O benim...kardeşim Jungkook
Bu okuldaki ilk arkadaşım, insanlar beni kişiliğim ve binam yüzünden dışlarken benimle arkadaş olan tek insan."

Arkadaşına baktı Yoongi, kafasını iki yana salladı. "Anlıyorsun değil mi? Bu yüzden fazla tepki verdim onun üzülmesine dayanamıyorum. Üzen kim olursa olsun kolay affedemiyorum."

Jungkook tek kelime etmeden onu dinledi, ne dese haklıydı. Affetmesi de haklıydı. Ağzını açtığı sırada Yoongi elini kaldırıp susturdu onu. "Ama sen de benim kardeşimsin. Bı yüzüne bu kadar kızdım zaten. Zor oldu ama affettim seni, gerçi benim değil onun affetmesi önemli ama...Her neyse."

Gergince gülümsedi ikisi de, Jungkook "Jimin'in hafızasından kendimi sileceğim." dediğinde Yoongi ayağa kalktı hızla. "SEN DELİRDİN Mİ? NASIL BÖYLE BİR ŞEY DÜŞÜNEBİLİRSİN?"

Jungkook kolundan tutup oturmasını sağladı, Yoongi derin nefesler almaya başladı. Jungkook'un bu konuyu konuşacağı tek insan oydu ve Yoongi de sonuna kadar karşı çıkıyordu.

Yoongi sakinleşemedi bir türlü, zindanlarda dört dönerken sinirle söyleniyordu, "Şuna bakın! Bay Jeon sevgilisinin hafızasından kendini silecekmiş! Aptal mısın sen Jungkook?" Jungkook ise ellerini başına sarmış öylece duruyordu, dakikalardır arkadaşının söylenmesini dinlemesi yetmişti artık. "Yoon! Beni dinler misin? Jimin son konuşmamızda aynen bunları söyledi bana hiç tanımamış olmayı isterdim dedi! Ne yapayım sen söyle? Her gün böyle olmaktansa en azından beni unutursa mutlu olur anlamıyor musun?"

Yoongi sinirle kahkaha attı, "Peki sen ne olacaksın? Tanrı aşkına senin duyguların gitmeyecek Jungkook Jimin seni unutacak sen değil." dediğinde Jungkook,

"Biliyorum Yoon, ama en azından...onca acıdan sonra ona biraz mutluluk vermeliyim o acı çekmeyi hak etmiyor beni anla lütfen, kendimi düşünmüyorum hepsini hak ettim." dedi tek seferde.

Yoongi bir süre düşündü, hak verdi arkadaşına, aynısını Hoseok yaşamış olsaydı ne yapacağını düşünerek iç çekti ve yanına oturdu. Elini omzuna koyup sıktı.

"Böyle diyorsan yapacak bir şeyim kalmıyor ama iyi düşün Jungkook olur mu? Lütfen." dedi, Jungkook kafa salladıktan sonra zindanlardan çıktı. Başkanlar yatakhanesine geldi, yan yana duran odalara kısa bir bakış attı.

Obliviate | Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin